ZKS’DE GERÇEKLEŞEN, SAMED KARAGÖZ’ÜN SUNDUĞU 100 YÜZE İMZA VE SÖYLEŞİ PROGRAMINA PROF. DR. İLHAMİ YURDAKUL KONUK OLDU
23 Mart'ta ZKS’de gerçekleşen 100 Yüze İmza ve Söyleşi programına Prof. Dr. İlhami Yurdakul konuk oldu. Samed Karagöz’ün sunduğu söyleşide Yurdakul’un “Bir Harf Bir Medeniyet: Mim” isimli kitabı üzerine konuşuldu.
Prof. Dr. İlhami Yurdakul, eserinin yazılma süreci ile ilgili bilgi verdi:
“İSAM’ın elli bin makalelik bir veri tabanı var. Bu veri tabanı fevkalade önemli ve bu veri tabanında alanınızla ilgili makale için kelime arayabiliyorsunuz. Bu kitabın yazılmasında önemli bir kolaylıktı. Onun dışında ben bütün tarihi sözlükleri taradım. Arşivde ne kadar fon varsa hepsini taradım. Divan Edebiyatı’ndan metinler okudum. Hasılı, sosyal bilimlere dair ne varsa hepsine baktım ve tabii ki çok mim buldum. Yüzlerce mim buldum ama en zor tarafı bu mim’leri nasıl bir formatta bir araya getireceğim, nasıl bir başlık altında toplayacağım ve bu topladığım mim’ler üzerinden nasıl bir medeniyet okuması yapacağımdı. En zor kısmı buydu, bayağı zorlandım. Çünkü birbirine benzemez onlarca mim var.”
Matbaanın icadının kritik bir dönüm noktası olduğuna dikkat çeken Yurdakul, matbaanın bilginin önündeki zincirleri kırdığını söyledi:
“Matbaa, bilginin önündeki zincirleri kırdı. Avrupa’daki Rönesans, Reform, Aydınlanma, Amerika’nın Keşfi… Bunların tamamının bu bilgiyle ve matbaayla ilişkili olduğunu düşünüyorum ve bunu çok önemsiyorum. Matbaanın icadından önce Roma Cermen İmparatoru’nun kütüphanesinde yaklaşık 900 kitap vardı. Endülüs Emevi Halifesinin kütüphanesinde ise 400.000 kitap vardı. Yani matbaanın icadından önce İslam toplum ve devletlerinin kütüphanelerindeki kitap sayısı Batı dünyasındaki bütün devletlerin kütüphanelerindeki kitaplardan daha çoktu. Ancak Gutenberg’in hareketli tuşları bulmasıyla birlikte seri üretimi yapılan ilk madde kitap oldu ve bilginin önündeki zincirler kırıldı. Fakat Osmanlı bundan habersiz miydi? 16. Yüzyılda Peçevi diye bir tarihçimiz diyor ki: Gutenberg hareketli tuşları bulmuş, bir kitabın elle yazılmasında harcadığın vakitte 1000 kitap basabiliyorsun. Demek ki Osmanlı bu teknolojiyi biliyor ve ona dair bir fikri var. Üstelik hem Yahudilerin hem Rumların hem de Ermenilerin 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar yaklaşık 30 tane matbaaları var. Dolayısıyla Osmanlı, Batı Dünyasındaki teknolojik gelişmeleri takip ediyor, onları alıyor ama matbaa konusunda biraz çekingen davranıyor. O kadar istekli davranmıyor.”
Prof. Dr. İlhami Yurdakul, kültür ve medeniyete dair bir bilince sahip olmanın önemine dikkat çekti:
“Kendi medeniyetimize, kültürümüze dair maddi kültür varlıklarını koruyup kollamamız lazım. Aşkımızı kalbimize yazmamız lazım. Ama biz aşkımızı bin yıllık, iki bin yıllık tarihi eserlere sembol olarak yazıyoruz. Dolayısıyla demek ki biz liselerimizde, üniversitelerimizde tarih okuturken böyle bir kültür, böyle bir şuur verme noktasında eksiklik yaşıyoruz. Bütün hikâyemiz savaş tarihi değil. Tabii ki savaş tarihi önemli. Ama kültür, medeniyet, zihniyet çalışmaları fevkalade önemli. Bugün, sanatınız kültürünüz, edebiyatınız, yüksek zevklere dair kültür değerleriniz var ve siz onları koruyorsanız var olacaksınız ve mührünüzü bu memlekete vuracaksınız. Ama siz bunları koruyamazsanız var olabilirsiniz ama kendi kültür ve değerlerinizle değil. Başka kültür ve değerlerin etkisinde kalarak varlığınızı sürdürebilirsiniz.”