BİZE ŞAİRDEN BAHSET PROGRAMININ MART AYI KONUĞU MEHMET CAN DOĞAN OLDU
Zeynep Arkan’ın sunumuyla gerçekleşen “Bize Şairden Bahset” programı bu sezon da şiirseverleri şairlerle buluşturmaya devam ediyor. 10 Mart Cuma akşamı gerçekleşen sezonun beşinci programında konuk, şair Mehmet Can Doğan’dı.
‘KUŞKUNUN CİNİ ŞİŞEDEN ÇIKTI’
Mehmet Can Doğan, İkinci Yeni aşıldı mı sorusu ve İkinci Yeni’nin Türk şiirindeki yeri ile ilgili şunları söyledi: “Aşılmıyor. Bunlar birikim. Çünkü İkinci Yeni olmasaydı bizler olmazdık. Siz de bu şiiri yazamazdınız ben de bu şiiri yazamazdım. Onlar bize içkinleşiyor. Yani aşma diye bir niyetimiz yok, onlarla büyüyoruz, onlarla besleniyoruz. Onların üzerinden gidiyoruz. İkinci Yeni bir şey gibiydi; maden suları vardır ya, kapağı açılınca artık o açılmıştır. Ve bekledikçe onun gazı da kaçar. O tadı vermez. İkinci Yeni o şeyi açtı, ya da bu Fransız yeni romancıları şey derdi; ‘Kuşkunun cini şişeden çıktı.’ derlerdi. İkinci Yeni bizde şiirde bunu yaptı. Hikâye ve romanda da bunu yaptı. Oradan aldılar onlar. Yani diyeceğim o ki, açtığı şey neydi? Bireyi açtı. Bireyi ortaya getirince İkinci Yeni’ye kadar böyle bir algı yoktu. Garip’te bile yoktu.”
TÜRK ŞİİRİNİN SON OZANIYDI
Programın ikinci bölümünde Fazıl Hüsnü Dağlarca hakkında konuşan Mehmet Can Doğan, “Türk şiirinin son ozanıydı diyorum ben ama ‘ozan’ı tırnak içine alıyorum. Evet, ozandı o. Ozanın özelliği nedir? İşte öteden beri şiir tarihine bakıldığında her şeye şiir söyleyebilir. Öyleydi. Dağlarca’nın çizgisine baktığınızda işte ilk çıkış anında Kültür Haftası dergisi henüz çıkmamıştı ama Peyami Safa bir gazetede yazıyor, Dağlarca ona defterini götürüyor. Daha hiçbir şiiri yayınlanmamış. Herhalde şunun için götürüyor, Cahit Sıtkı Tarancı’nın görünmesinde Peyami Safa’nın çok önemli bir etkisi vardır. O duyurmuştur Cahit Sıtkı’yı. Herhalde onu da gözetiyor. Asker tabii Dağlarca o zaman. O da defterini götürüyor, Peyami Safa yok o anda gazetede. Yusuf Ziya Ortaç’tı galiba aynı gazetedeler, o varmış. Peyami Safa’yı görmeye geldim, diyor. Ne yapacaksınız Peyami Bey’i? İşte bir defterim var, şiir defterim, onu verecektim, diyor. Şimdi yok, bırakın da ben veririm, diyor. Çıktıktan sonra merak ettim diyor Yusuf Ziya Ortaç, ne bu diye. Ve okuyor, çok ilgisini çekiyor. Peyami Safa’dan önce o, köşesinde yazıyor Dağlarca’yı.” sözleri ile Dağlarca’nın şiire başlama serüvenini anlattı.
MEHMET CAN DOĞAN KİMDİR?
Mehmet Can Doğan (1969, Aksaray). Türk Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. Ankara HBV Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışıyor.
Edip Cansever’in “kitaplarına giremeyen şiirler”ini “Öncesi de Kalır” (2009), Turgut Uyar’ın “kitaplarına girmemiş şiirler”ini “Yitiksiz” (2010), Oktay Rifat’ın “dışarıda kalan şiirler”ini “Bu Dünya Herkese Güzel” (2016), Cemal Nadir’in portre çizgi ve yazılarını “Fotoğraf Tahlilleri” (2019), 1930’ların sonlarındaki “Şiir ölüyor mu?” sorulu anket ve yankılarını “Şiir Ölüyor mu?” (2019) adıyla topladı ve “Yedi Meş’ale”yi (2012) Latin alfabesiyle “Küçük Prens”i (2015) Arap alfabesiyle yayına hazırladı. Nurullah Ataç’tan “Keziban’a Mektuplar” (2020), “Ne Yalan Söyleyeyim-Salon Dergilerindeki Yazılar” (2022) ve Sadeddin Nüzhet Ergun’dan “Edebiyat ve Edebiyat Tarihi Özü” (2018) ile “Pir Sultan Abdal” (2020) yayına hazırladığı diğer kitaplar.
“Beş Şair Beş Poetika” adlı çalışmasıyla 1993 Milliyet Edebiyat Ödülü’nü, Camekân adlı kitabıyla 2018 Attilâ İlhan Edebiyat Ödülleri Şiir Ödülü’nü, Türkiye Yazarlar Birliği 2018 10. Edebiyat Mevsimi Şiir Büyük Ödülü’nü ve 2022 Necip Fazıl Kısakürek Şiir Ödülü’nü alan Mehmet Can Doğan, özellikle şiir alanındaki araştırma, inceleme, eleştiri çalışmalarıyla da günümüzün önde gelen edebiyat adamlarından biridir.