ORD. PROF. DR. HİLMİ ZİYA ÜLKEN DOĞUMUNUN 122. YILINDA ZKS'DE BİR PANELLE ANILDI
Felsefenin yanında sosyoloji ve bilhassa düşünce tarihimiz alanında yaptığı çalışmalar bugün hâlâ önemini koruyan, yol gösteren; Türkiye’de bir düşünce hayatı, bir felsefe geleneği kurulmasına ömrünü adamış, büyük bir bilim insanı Ord. Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken doğumunun 122. yılında Zeytinburnu Kültür Sanat'ta bir panelle anıldı.
20 Ekim Cuma akşamı yapılan panel, Prof. Dr. Enes Kabakcı’nın moderatörlüğü ile saat 19.30’da başladı. Panelin diğer panelistleri ise Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, Prof. Dr. İsmail Coşkun, Prof. Dr. Yücel Bulut ve Prof. Dr. Ali Utku idi.
KATEGORİZE EDİLEMEYECEK KADAR ÇOK YÖNLÜ BİR DÜŞÜNÜR
Prof. Dr. Enes Kabakcı, panelin açılış konuşmasında Hilmi Ziya Ülken’i şu sözlerle anlattı; “Altını çizmek isteyeceğim giriş mahiyetindeki birinci husus, Hilmi Ziya Ülken’in kategorize edilemeyecek kadar çok yönlü bir düşünür olması. Herhalde Hilmi Ziya’yı az çok bilen, tanıyan herkesin katılacağı bir değerlendirme bu. Çok yönlü bir düşünür. Polifonik, çok sesli, çok yönlü bir düşünür. Hem entelektüel, bilimsel bakımdan yani ele almış olduğu temalar, konular, bu temaları interdisipliner bir yaklaşımla, perspektifle ele alması bakımından çok yönlü ve kategorize edilemeyen, herhangi bir kategoriye yerleştirilemeyen bir kişi. Hem de düşünsel serüveni, ideolojik, politik duruşu itibariyle de kategorize edilmesi çok güç bir düşünür diye ben düşünüyorum doğrusu.”
KATEGORİZE EDİLEMEMESİ OLAĞANÜSTÜ ÖNEMLİ BİR ŞEY
Enes Kabakcı, açılış konuşmasının ardından panelde ilk sözü Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı’ya verdi. Kurtuluş Kayalı, konuşmasında Hilmi Ziya Ülken’in kategorize edilemezliği ve çok yönlülüğü hakkında konuştu. Kayalı, Hilmi Ziya Ülken hakkında şunları söyledi; “Kategorize edilememesi olağanüstü önemli bir şey. Birisi de çok yönlülüğü. Zaten oraya baktığımız zaman, orayı değerlendirdiğimiz zaman Hilmi Ziya’yı, Hilmi Ziya bir şekilde 1960’lı yılların sosyal bilimler akademisyenlerinin ilgilendikleri konuyla da ilgileniyor. Yani 1960’lı yıllar akademisyenleri Türkiye’ye biraz daha dönük akademisyenler. Hakeza 1980’den sonraki akademisyenler teorik olarak Batılı modernlere daha açık akademisyenler. Bunu, Hilmi Ziya, sadece 1960’lı yıllarda değil 1930’lu yıllardan itibaren bunu bir şekilde formüle etmeye çalışıyor. Burada bir temel farkı daha var Hilmi Ziya’nın. Türkiye’de 60’lı yılların, özellikle 80’li yılların, 40’lı yılların akademisyenleri gibi dış ülke deneyimi o kadar fazla değil. Yani şimdi dış ülke deneyimi fazla olan akademisyenlerin çok net bir biçimde, teorik meselelere daha bir ilgili oldukları ve fakat Türkiye’ye dair, Türkiye’ye teğet geçmeyen tarzda metin yazmaktan uzak oldukları gündemde çok net bir biçimde.”
BEŞERÎ BİLİMLER İÇERİSİNDE DOKUNMADIĞI ALAN YOK
Kurtuluş Kayalı’nın ardından söz alan Prof. Dr. Yücel Bulut, “Benim için de Hilmi Ziya Ülken’in hani ilk özelliği olarak ya da özelliklerinden bir tanesi olarak üretkenliği geliyor. Gerçekten de hakkında yazmadığı sosyal bilimsel disiplin yok ya da beşeri bilimler içerisinde dokunmadığı, ilişkili olmadığı alan yok. Kitaplarının, makalelerinin sayısı haddinden fazla. Çok zengin, çok üretken bir isim. Fakat değerlendirilmesi de bir hayli zor o bakımdan. Ki o dönemin düşünürlerini de değerlendirirken bu günden baktığımızda, bugünkü sosyal bilimciler olarak ya da bugünkü okurlar olarak problemin bir boyutu da araştırmacıdan kaynaklanıyor gibime geliyor, çünkü gerçekten düşünce dünyalarına girmek hayli zor.” sözleri ile Hilmi Ziya Ülken’in üretkenliğine vurgu yaptı.
O, TECRÜBENİN BİZZAT KENDİSİ
Prof. Dr. İsmail Coşkun ise Hilmi Ziya Ülken’le alakalı duygu ve düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: “Hilmi Ziya Ülken’in Türkiye sorunlarıyla bilim düzeyinde ilişki kurması, siyasetle ilişki kurmasındaki mesafesi biraz bugün için yahut da bir üniversite, bölüm, akademi, akademinin yeniden üretiminde bizim için dönüp tekrardan ilişki kurmamız gereken bir isim. O, tecrübenin bizzat kendisi. Metinlerde tartışma biçimleri vesaire… Yani üniversite, eğitimdir, öğretimdir, araştırmadır, bilgi üretimidir, insan yetiştirmedir. Hilmi Ziya Ülken, gerçekten o dönemde dar kadro imkânları içerisinde yoğun bir ders yüküyle eğitim öğretim faaliyetine sürekli bir insan yetiştirme çabası içerisinde. Gerçekten bir bilim adamının olması gereken hususiyetleri, özellikleri, kendisinde taşımış bir isim.”
FEVKALADE İLGİNÇ BİR TECESSÜS
Panelin son konuşmacısı Prof. Dr. Ali Utku oldu. Ali Utku, Hilmi Ziya Ülken’le alakalı düşüncelerini; “Hilmi Ziya Ülken’i karakterize etmek bakımından hem kendisi hem de başkaları konusunda çokça endişeli yani kendi düşüncesi hakkında. Bu da sadece Türkiye’de neyin düşünüldüğü ile alakalı değil, özellikle Batı’da olmak üzere dünya genelinde neyin düşünüldüğüyle alakalı. Yani hepsini yakından takip etmeye çalışıyor, fevkalade ilginç bir tecessüs. Batı’da en yeni olan ne, hakikaten vefatına kadar hep en yeni olanı kucaklamaya çalışan bir gayretle karşı karşıyayız.” sözleri ile ifade etti.
Panel, izleyicilerden gelen soruların panelistler tarafından yanıtlanması ile son buldu.