USTASIYLA MUHABBET PROGRAMININ KASIM AYI KONUĞU TAHA KILINÇ OLDU
Zeytinburnu Kültür Sanat’ta Gazeteci Yazar Nuriye Çakmak Çelik’in sunumuyla her ay değerli isimlerle hayat hikâyelerinin, meslek tecrübelerinin konuşulduğu Ustasıyla Muhabbet’in kasım ayı konuğu Taha Kılınç oldu.
‘ORTA DOĞU UZMANI OLMAK İÇİN HANGİ ADIMLARI ATMALIYIM?’
Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinde yapılan Ustasıyla Muhabbet programı 15 Kasım akşamı saat 19.30’da başladı. Nuriye Çakmak Çelik, programda Taha Kılınç’la hayat hikâyesinden hareketle dünyaya, ülkemize ve yaşadığımız zamanlara dair bir söyleşi gerçekleştirdi. Kılınç; “Bana şey diyorlar; ‘Kariyer planın ne?’ mesela ‘Abi bugünlere nasıl geldin?’ Nereye geldim bilmiyorum ama, benim diyorum, hakikaten bunu samimi olarak söylüyorum, mesela bana soruyorlar; ‘Orta Doğu uzmanı olmak için hangi adımları atmalıyım?’ Vallahi diyorum hiçbir fikrim yok. Çünkü, insan mesela bazen hayatta bir adım atar, konjonktürel dediğimiz dış şartlar ya da işte Allah’ın takdiri o dönem için başka türlü tecelli eder. İnsan, adımı atar, sonucu gelmez. Yani şu anda piyasada konuşan herkes alanında hakikaten uzman mı, değil. Hakikaten konuşması gereken herkes konuşuyor mu ya da konuşan herkes hak ediyor mu, değil. Bir sürü de insan var, ben bunlarla da görüşüyorum, gerçekten seslerini herkesin duyması gereken birçok insan da var ki farklı vesileler, farklı sebepler tecelli etmediği için seslerini duyuramıyorlar.” sözleri ile kariyer planlaması hakkında fikirlerini ifade etti.
KURA’N COĞRAFYASI EŞİTTİR ORTA DOĞU
Taha Kılınç, Orta Doğu kavramına dair ise şu değerlendirmeleri yaptı; “Kuran-ı Kerim’i 1997 yazında ilk defa okuduğumda ki işte sonrasında diğer kaynaklar siyer, tefsir kaynakları da üstüne eklendikçe, okumaları hâlâ sürdürmeye çalışıyorum, arkadaşlarla çeşitli okuma gruplarımız var, orada benim fark ettiğim bir şey oldu, Orta Doğu dendiği zaman işte kuzeyinde Anadolu’nun bir kısmı, güneyinde Hint Okyanusu’na kadar bugünkü Arabistan’ın güneyi Umman, Yemen, doğusunda Mezopotamya dediğimiz Irak ve Fırat Dicle Havzası, batısında da Nil nehri sınır olmak üzere Mısır’ın doğusuyla beraber bugünkü merkez coğrafya. Kuran-ı Kerim’in anlatmış olduğu öykü, yani 600 sayfa boyunca Rabbimiz’in kıyamete kadar bütün insanların kafa yorması için önümüze koymuş olduğu kıssalar silsilesi bu coğrafya içinde gerçekleşmiş. Yani bugün işte bizim Orta Doğu bataklığı, Orta Doğu çukuru, Orta Doğu cehennemi, nereden düştük buraya falan gibi insanların sürekli böyle olumsuz sıfatlarla andıkları, aslında Kur’an-ı Kerim’de Fatiha suresinden Nâs suresine kadar Kur’an-ı Kerim’i dikkatli bir şekilde okuyan birisi acaba bu kıssalar nerede yaşanmış, önüne bir harita açsa, bu haritayı böyle elinde bir kalemle bütün koordinatları birleştirerek bir daire ya da dikdörtgen içine alsa bugün modern literatürde Middle East dedikleri Batılıların yani Orta Doğu kavramının fiziksel olarak kapladığı alanın aynısı olduğunu görecekler. Şimdi, Kur’an-ı Kerim’in anlattığı kıssaya bakın mesela, kıssalara, işte daha doğuda mesela Mezopotamya’dan daha doğusu yoktur. Kuzeyde, işte hem Urfa, Harran hem Antakya, Habibü’n Neccar kıssasını hatırlayın, Anadolu’nun bir kısmı olmak üzere daha kuzeyi yoktur. Mısır’a, işte Hz. Yusuf, İsrailoğulları kıssalarının hepsini düşünün, Mısır’dan daha batısı yoktur. Aynı şekilde, bugünkü Yemen ve Umman toprakları, Hadramut aynı şekilde, Hz. Hud’un yaşadığı bölgedir zaten, daha güneyi de yoktur. Yani Kura’n-ı Kerim’in çizmiş olduğu peygamberler coğrafyası, bu dar bir alanı kapsayan ve bugün Batılıların yüzlerce yıllık tecrübeden sonra Orta Doğu olarak isimlendirip, tamamen bu coğrafya diğer her yerden farklıdır diyerek sınırlarını keskinleştirdiği alanın aynısı. Şimdi böyle bakınca, o zaman aklı başında bir Müslümanın Orta Doğu coğrafyasını, adı Orta Doğu olmuş ama siz onu merkez coğrafya olarak düşünebilirsiniz, peygamberler coğrafyası olarak düşünebilirsiniz, Kura’n’ın coğrafyası olarak düşünebilirsiniz. Kura’n coğrafyası eşittir Orta Doğu’dur, tamamen. Onun yanına, işte olumsuz bir sıfat getirilmesi ya da o olumsuz sıfatı getirmenin şöyle bir şeyi de var, insan zihnen uzaklaşınca oradan, coğrafyadan kendinizi uzak tutuyorsunuz. Coğrafyadan kendinizi uzak tuttuğunuzda coğrafyadaki kötülüklerin kaynağından uzak tutuyorsunuz, özeleştiriden kendinizi kurtarıyorsunuz. Coğrafyadaki kötülüklerin sizi ilgilendirmediğini düşündüğünüz için, coğrafyanın kendini iyileştirmesi için bir şey yapmamaya başlıyorsunuz. Ama en sonunda sizin de ifade ettiğiniz gibi öyle ya da böyle ne yaparsak yapalım coğrafya bizi dört koldan içine çekiyor.”
Program, seyircilerden gelen soruların yanıtlanması ile son buldu.
TAHA KILINÇ KİMDİR?
1980 Anamur (Mersin) doğumlu. Kartal Anadolu İmam-Hatip Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. 2011-2016 arasında Sabah gazetesinde çalıştı. Ortadoğu ve İslâm dünyası, Kılınç'ın hem çalışma sahası, hem de kendisini en huzurlu hissettiği coğrafya. Yayımlanmış 16 kitabı olan Taha Kılınç evli, 3 çocuk babası.