Abdülbaki Nâsır Dede ve Acem Bûselik Mevlevî Âyin-i Şerîfi - 23 Şubat 2021
Murat D. Çekin 23 Şubat 1821’de Vefat Eden Abdülbaki Nâsır Dede’nin 200. Vefat Yılı Dolayısıyla Meydan Musiki Topluluğu ile Bir Program Gerçekleştirdi
Programda öncelikle Abdülbaki Nâsır Dede anıldı, sonrasında da günümüze intikal etmiş Acem Bûselik Mevlevî Âyin-i Şerîfi icra edildi.
Murat D. Çekin, güfte mecmuaları konusunda doktora çalışması yapan konuğu Harun Korkmaz’dan Mevlevilikteki dede kavramını açıklamasını istedi.
Harun Korkmaz dede kavramının tasavvuf terminolojisine ait olduğunu Mevlevilik ve Bektaşilikte de kullanıldığını belirtti. Dede; Mevlevilikte binbir günlük süreyi kapsayan çileyi tamamlayarak Mevlevi dervişinin elde ettiği bir unvan. Abdülbaki Nâsır Dede Yenikapı Mevlevihanesinde doğmuş, orada yetişmiş ve şeyh sülalesinden geldiği için dergâhın şeyhi olmuş ve efendi unvanı almıştır. Mevlevihanelerde şeyh olan dedelere efendi denir. Aynı zamanda postnişin oldukları için de efendi unvanı kullanılır. Abdülbaki Nâsır Dede hem efendi hem de dededir.
Abdülbaki Nâsır Dede 1765’de Zeytinburnu sınırları içinde bulunan Yenikapı Mevlevihanesinde dünyaya geldi. Bu Mevlevihane öteden beri tekke musikîsinin merkezlerinden biri olması dolayısıyla Dede zengin musikî ortamı içinde büyüdü ve genç yaşlarından itibaren de özellikle neyzenliği üzerinden tanınırlık seviyesine ulaştı. Kendisi musikînin sadece icra değil, bestekârlık ve nazariyat tarafıyla da ilgilendi. Sultan Selim’e ithaf ettiği Tedkîk u Tahkîk eserinde dönemindeki makamları ve onların perdelerini, usullerini anlattı. İsfahan Âyin-i Şerîfi ve Acem Bûselik Mevlevî Âyin-i Şerîfi ilk akla gelen eserleri. Bunlar dışında kendisinin bulduğu makamlar da mevcut. İsfahan Âyin-i Şerîfi’nin kaybolduğu bilinir. Acem Bûselik Mevlevî Âyin-i Şerîfi bütün Mevlevilerin en renkli en seçkin örneklerinden birisi olarak mevcudiyetini devam ettirdi ve günümüze geldi dedi Korkmaz.
Harun Korkmaz “Acem Bûselik Mevlevî Âyin-i Şerîfi Benim Tespit Edebildiğim Kadarıyla 1950’lerde Kani Karaca, Sadettin Heper, Ulvi Ergüner, Niyazi Sayın, Mesut Cemil ve Cevdet Çağla Refakatlerinde İstanbul Radyosunda Kaydedildi”
Murat D. Çekin konuğuna Abdülbaki Nâsır Dede’nin müzik tarihi açısından öneminin nereden kaynaklandığını sordu.
Korkmaz, Dede’nin öneminin hem Acem Bûselik Mevlevî Âyin-i Şerîfi hem de Tedkîk u Tahkîk eserini Sultan Selim’e sunmuş olmasından kaynaklandığını söyledi.Tedkîk u Tahkîk musikî geleneğini içinde barındırmakla birlikte pek çok yeni bilgiyi de içermektedir. Bugün musikîdeki tekâmülü görmek, bazı makamların seyrini ve tarifini öğrenebilmek için bu esere bakılır. Hangi makamı kim icat etmiş, ne zaman ortaya çıkmış gibi bazı bilgileri de bize veren önemli bir eserdir. Acem Bûselik Mevlevî Âyin-i Şerîfi ise elli ayin içinde parlayan yıldızlardandır.
“Osmanlıdan Günümüze Kaybolanlar ve Notasıyla İntikal Etmeyenler Hariç Elli Ayin Günümüze İntikal Etti”
Murat D. Çekin konuğuna elli ayinin makam dağılımının ne şekilde olduğunu sordu. Ayrıca hem muhteva hem de müzik formu olarak ayinden bahsetmesini istedi.
Harun Korkmaz bestelenen bir makamda genellikle bir ayin daha bestelenmediğini söyledi. Ama bunun istisnaları vardır. Hicaz makamında üç tane ayin-i şerif bestelenmiştir.
Ayini, kökleri eski sufi geleneğine dayanan bir ritüel formu olarak kabul edebiliriz dedi Korkmaz. Ayin-i şeriflerin ortaya çıkışı ise 16. yüzyıla dayanmaktadır. Biçim olarak bu dönemde görülür ve zamanla ritim, form kısımlarında düzenlemeler yapılır ve ritüel haline gelir.17. yüzyılda da bilinen formuna ulaşmıştır. Tabi ki süreç içerisinde değişiklik ve gelişmeler olmuştur.
Murat D. Çekin, Harun Korkmaz’dan İstanbul’daki önemli Mevlevihaneleri zikretmesini istedi.
Korkmaz önemli beş Mevlevihane olduğunu ve ilk belirtilmesi gerekenin Yenikapı Mevlevihanesi olduğunu söyledi. İkinci olarak Galata Mevlevihanesi, sonrasında Kasımpaşa Mevlevihanesi, akabinde Üsküdar Mevlevihanesi ve son olarak da Beşiktaş Mevlevihanesini sıraladı. Beşiktaş Mevlevihanesi bazı kaynaklarda Yahya Efendi Mevlevihanesi olarak da kaydedilmiştir. Bu Mevlevihane Çırağan Sarayı yapılınca önce Maçka’ya daha sonra da Bahariye Mevlevihanesine taşınmıştır.
Murat D. Çekin ayinlerdeki güfte seçiminin nasıl olduğunu sordu.
Korkmaz, şiirlerinin farklı vezinlerde yazılması dolayısıyla güftelerin genellikle Divan-ı Kebir’den seçildiğini belirtti. Çünkü bu eser pek çok vezin ve usul değişikliklerine de zemin sağlamaktadır. Hz. Mevlana dışında başka tasavvuf büyüklerinin eserleri, Mevlevi geleneğinden gelen zatların şiirlerinden de naatlara rastlamak mümkün. Kimi zaman Mesnevi’den seçilen güftelerle karşılaşılır.
Murat D. Çekin, Kani Karaca’dan intikal eden Acem Bûselik Mevlevî Âyin-i Şerîfi ve başka kayıtlar da var fakat Meydan Musiki Topluluğu olarak siz bunu tekrar icra ettiniz. Bunun öneminden biraz bahseder misiniz diye sordu.
Korkmaz, Meydan Musiki Topluluğu olarak her yıl 23 Şubat’ta Acem Bûselik Mevlevî Âyin-i Şerîfi’ni Yenikapı Mevlevihanesinde icra ettiklerini, Rauf Yekta Bey nezaretinde hazırlanan notaları esas aldıklarını belirtti. Güftedeki bazı aksaklıkları ve başka teknik sıkıntıları düzeltmek zorunda kaldıklarını bunları da Divan-ı Kebir başta olmak üzere ilgili kaynaklara başvurarak giderdiklerini ekledi.