Sibel Eraslan: "Yaptığımız savunmalarda karşımızdaki de hayat bulmalı."
Star gazetesi yazarı Sibel Eraslan, Zeytinburnu Belediyesinin düzenlediği Gündeme Bakış söyleşisinin konuğu oldu. Arzu Tozarın sunumuyla gerçekleşen programda, okurları Sibel Eraslanı soru yağmuruna tuttu.
Arzu Tozar’ın dinleyicilere “Sizin gündeminizdeki konular üzerinden Sibel Eraslan’la sohbet etmek istiyorum.” sözleriyle başlayan söyleşi, dinleyicilerin sorularıyla devam etti.
Bir dinleyicinin “Sizin yazdığınız kitapları okuduğumda bugünkü Müslüman kadınlara bir örnek teşkil ettiğini hissettim.” sözleri üzerine Eraslan; “ Ben Üsküdar Kız Lisesi’nde okudum. Sonra İstanbul Hukuk Fakültesi’nde okudum. Her şeyden haberdar, mesuliyet sahibi güçlü kadınlar arasında büyüdüm. Fakat bize kadınlar tarihi açısından verilmiş çok kayda değer örnekler yoktu. Batı’daki kadından başka tarih yoktu elimizde. Osmanlı Sarayında Kadın Sultanlar diye bir çalışma yaptım. Bunun sebebi hep erkekler üzerinden yürümüş bir tarih algısı vardı. Fakat şanlı Osmanlı Tarihi içerisinde çok da ifadesini bulamamış bir kadınlar tarihi vardı. Orhan Gazi’nin hemen yanındaki Nilüfer Hatun’dan başlayıp, Hürrem Sultan’a kadar hepsini yazdım. Balkanlardan Arafat Tepesi’ne kadın sultanların yaptığı hayratlarla karşılaştım. Bugün dizilerde gösterildiği gibi sarayda entrika peşinde koşan kadınlar değildirler. Hürrem Sultan Arafat’taki suyolunu yaptırmıştır. Çölün ortasında su hayat demektir. Tarih toptan kötü bir şey değil. Tarihi insanlar da bizler gibi. Hataları da var, sevapları da. Osmanlı kadın izlerini izlemek bana bu dünyadan çok güzel insanlar geçtiğini öğretti. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi İstanbul bir kadınlar saltanatıdır aslında. Baktığınızda bütün Osmanlı hinterlandında valide sultanların bir himmeti ve hizmeti vardır. Bugün de kadınlarımız yardım dernekleri kuruyor, bir kermes düzenliyor, Suriye’ye battaniye gönderiyor. Bu bizi valide sultanların ihya ve ikram geleneğine bir şekilde bağlıyor. Bu bizim hepimizi Hz. Fatma’ya ve Hz. Hatice’ye bağlar. Bize okullarda ne yazık ki hala Batı’lı kadınları öğretiyorlar.” dedi.
Arzu Tozar’ın son günlerde ülkemizde yaşanan barış süreciyle ilgili düşüncelerini sorması üzerine Eraslan “Ülkemizdeki toplumsal barış noktasında bir toparlayıcılık olacaksa bu irfani ve hikmetli davet Müslümanlardan çıkacak. Bizim dinimiz slm kökündendir. İslam, yani selam. Selam ise barış demektir. İbn-i Batuta “Müslümanlar için selam çok önemlidir. Benden dolayı selamettesin. Benden dolayı barış içindesin. Benden sana bir zarar gelmez, senden de bana bir zarar gelmesin demektir.” der. Müşirikler Peygamber Efendimiz’in anlattığını inanmasalar bile ona El Emin diye hitap ederlerdi. Evimizde, ailemizde, komşumuzda, ülkemizde veya dünyadaki selamet noktasında olsun bizim her şeyde ölçümüz selamdır. Düşmanımız bile bize güven duymalı.” dedi.
Fransız psikolog Muhyiddin Şekür’den duyduğu “ Müslüman Allah’ın yarattıklarıyla selamet, barış içinde olandır. Müslüman odur ki Allah’ın yarattıklarıyla huzur içinde yaşar.” sözlerini dinleyicilerine aktaran Eraslan, “Şekür’ün bu sözünü duyunca bana çok ağır geldi. Hemen kendi nefsime baktım. İçinde bulunduğum dava, mesleğim gereği hep bir savunma halindeyim. Fakat bu savunma dilini biz aynı zamanda hayata dair bir savunmaya dönüştürmek durumundayız. Öyle ki, yaptığınız savunmadan hayat bulsun karşımızdaki. Sezai Karakoç, Taha seni öldürmeye gelen sende hayat bulsun diyor ya, bir şeyleri savunurken ölçümüz bu şekilde hareket etmek olmalı.”dedi.
Sibel Eraslan söyleşi sonunda okurlarıyla fotoğraf çektirdi, kitaplarını imzaladı.