ZKS’DE, ALEVİ-BEKTÂŞİLİK’İN FİKİR VE İSİM ÖNCÜLERİNDEN HÜNKÂR HACI BEKTAŞ VELİ, VEFATININ 750. YILI DOLAYISIYLA ANILDI
Seyyid, mutasavvıf, âlim ve İslam filozofu, Alevi-Bektâşilik’in fikir ve isim öncülerinden Hünkâr Hacı Bektaş Veli, vefatının 750. yılı dolayısıyla 7 Aralık’ta Zeytinburnu Kültür Sanat’ta anıldı. Metin Tarhan’ın yönettiği anma programına; Prof. Dr. Ali Yaman ve Prof. Dr. Armağan Coşkun konuşmacı olarak katıldı.
Metin Tarhan, anma programında ilk sözü Prof. Dr. Ali Yaman verdi. Yaman, Hünkâr Hacı Bektaş Veli öğretisi hakkında temel bilgiler aktardı. “Tarihi olaylar ve şahsiyetler çeşitli akım ve yorum farklılıklarının oyun alanı olarak görülür. Bu durumdan Ahmet Yesevî, Hünkâr Hacı Bektaş Veli gibi şahsiyetler de nasiplerini alır. Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi, Yesevilik Hünkâr Hacı Bektaş Veli ve Alevilik-Bektaşilik gibi konular ideolojik, mezhebi bakış açısından kurtulmadığı ve objektif bir bakış geliştirilemediği sürece anlaşılamaz. Ahmet Yesevî’nin Anadolu’daki erenler üzerindeki nüfuzu, Alevi-Bektaşi menakıbnamelerinde açıkça ifade edilir. Hünkâr, yüzyıllardır Anadolu ve Balkanlar’da yaşayan Alevi-Bektaşi toplulukların piridir, serçeşmesidir. Tarihimizde Horasan Erenleri, Rum Abdalları gibi değişik adlarla anılan ve birçoğunun kökeni Yesevilik, Vefailik, Babailik, Haydarilik, Horasan Melametliği gibi akımlara mensup erenlerdendir. Hacı Bektaş Veli’nin de dâhil olduğu bu Türkmen babaları, Hallac-ı Mansur’un cezbeyi ve Hakk aşkını esas alan halk İslam’ının taşıyıcılarıdır.”
Ali Yaman, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin şahsi duruşundan ve temel referanslarından bahsetti. “Hünkâr; Şah-ı Merdanın, Ehl-i Beyt yolunun talibidir; Pir-i Türkistan Hace Ahmet Yesevi’nin ve Baba İlyas-ı Horasani’nin halifesidir; Rum abdallarının, gazilerinin, XIV. yüzyılda kurulan Yeniçeri Ocağının, Kızılbaş-Alevi-Bektaşilerin piridir; Anadolu ve Balkanlar’ın büyük mutasavvıfıdır. Hünkâr’ın metinlerinde ve vurguladığı şeyler arasında; insana saygı-hoşgörü-çoğulculuk, şekli değil insanın özü, emeğe saygı, kadına saygı, doğa ve canlılara saygı vardır.”
Prof. Dr. Armağan Coşkun ise Anadolu Aleviliğinde âşıklık geleneği üzerine bir sunum yaptı. “Kültür, sanat, müzik ve âşıklar bu konunun temelidir. Anadolu insanının yaşadığı serüvenin izlerini keşfedebilmek için müziği kullanmak gerekli, bunun yapılabilmesi için de âşıkların izi sürülmelidir. Âşıklar, her türlü olaya dair tepkilerini, dönemlerinin ruhunu yansıtarak sözlü kültürle aktarmışlardır. Anadolu’da Alevi âşıkları bu bakımdan önemlidir Onlar Hakk âşıkları olarak Allah’ı, Hz. Muhammed’i, Hz. Ali’yi temelde tema olarak işlemişlerdir ve ışığında aydınlandıkları Hacı Bektaş Veli baş olmak üzere yol ulularına seslenmişlerdir. Alevi-Bektaş kültürü günümüze sözlü kaynaklar vesilesiyle ulaşmıştır. Bunlar günümüze tarihsel, toplumsal ve kültürel bellekler vasıtasıyla gelmiştir. Halkın duygusuna tercüman olan âşıklar, ozanlar, şiir, türkü, bağlama Alevi-Bektaş geleneğinde de çok önemlidir. Anadolu Aleviliği müziğinin icra ortamları ise; dinî ve dinî erkân dışı ortamlardır. Dinî ortam; cem aşığı ya da cem zakirinin yapıldığı yerlerdir. Din dışı ortamlar ise radyo ve televizyon gibi mecralarda yapılan müzikleri kapsar. Anadolu Alevilik kültürünün sonraki kuşaklara aktarılmasında dede ve ocak olgusu ardından cem ve sazıyla sözüyle aşığın yer aldığı görülür. Günümüzde cem âşıklığı/zakirliği iki şekilde devam eder: birincisi; geleneksel çizgisinden kopmamış köy/ilçe ve kısmen şehirde devam eden cem âşıklığı/zâkirliği, ikincisi ise köyden kente göçün sonucu kente ve kapalılıktan açığa taşınan cem âşıklığı/zâkirliğidir. Cem âşığını tanımlarsak; bağlı olduğu yörenin kültürel yapısı, sözlü kültür ortamında yetişip tasavvuf kültürünü ocaklar, cemler ve Hacı Bektaş Veli’den alıp âşık tarzı şiir geleneğinin dini yönünü Anadolu Alevi cemlerinde 12 hizmetten biri olarak, bir erkândan diğer erkâna geçiş sağlayan hizmetlere uygun deyişler, nefesler ve kendi deyişler ile nefeslerini söyleyerek cemin akışını ve düzenini sağlayan kişi diyebiliriz.”
Anma programının ardından İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu “Bektaşî Nefesleri” başlıklı bir konser verdi.