Zeytinburnu Kültür Sanat’ta, Yusuf Turan Günaydın ve Dursun Ali Tökel Divan Edebiyatının Bugüne Yansıyan Problemlerini Konuştu
Zeytinburnu Kültür Sanat’ta düzenlenen, Yusuf Turan Günaydın’ın sunduğu Kitaphane Söyleşilerinin konuğu Doç. Dr. Dursun Ali Tökel’di. 24 Mart tarihinde gerçekleşen programda Tökel, divan eserlerinin neşri, edebiyatımız ve kültürümüze katkıları hakkında bilgi verdi.
Divan Edebiyatı Eserlerinin Neşrinde Yaşanan Zorluklar
Dursun Ali Tökel, Divan neşrinin Türkiye’de tekabül ettiği anlam ve günümüzdeki sorunlarını açıklayarak söyleşiye başladı. “Divan edebiyatının hayattan kopuk olduğunun düşüncesi, saray edebiyatı algısının yapılması, bu edebiyatın biraz küçümsenmesi, alan hakkındaki eserler üzerine çalışmayı engellemiştir. Harf inkılabı yapıldı, bu divan metinlerini etkileyen önemli bir problem. Harf inkılabından sonra divan metinlerini okumak için artık büyük bir uzmanlık gerekiyor. Bir başka sorun daha var. Bazı divanlarımızın nüshaları Türkiye’de değil. Samanlıkta iğne arar gibi nerede olduklarını araştırıyoruz. Bazı eserlerin tam nüshaları nerede var sorusunun cevabını bilmediğimiz için hala arayış içerisindeyiz.”
Osmanlı’nın entelektüel birikime önem veren bir yapısı olduğunu belirten Tökel, bu birikime kaynak eserler yazan isimleri tespit etmenin zor olduğunu söyledi. “Divan edebiyatı şairleri dediğimiz isimleri tespit etmemiz çok zor. Çünkü Osmanlı’nın geri çekildiği topraklarda şu an 50’nin üstünde devlet var. Bir de erken Osmanlı dönemlerinde yazılı eserlerin maliyeti çok yüksek. Divan edebiyatı çalışmalarımızın önündeki en büyük engellerden biri de Türkçe. Arapça ve Farsçadan geçen kelimeler olduğu gibi aktarılabiliyor Türkçeye. Ama Osmanlıca da kimi zaman bir harfin işaret ettiği karşılığı tespit etmek zor olabiliyor. Bunun nedeni de Latin karakterli harflerde Osmanlıca harflerin tam karşılığının olmamasından kaynaklanıyor.”
Türkiye’de Metin Neşri
Dursun Ali Tökel, Türkiye’de divan edebiyatı alanındaki akademik çalışmaları metin neşrinin beslediğini zikretti. “Bizde metin neşri ön plana çıkarken Arap devletlerinde de tahkik belirginleşmiştir. Yaptığımız iş birbirine benziyor. Osmanlı’nın son döneminde matbu bazı eserlerden müteşekkil neşirler var. Divan metinlerinde nokta, virgül yok. Bu yüzden onlarla mesai geçirirken çok dikkatli çalışmak gerekiyor. Divan metinlerinin özellikleri günümüzdeki matbu eserlerden çok farklı, bunun farkında olmalıyız. Onlar üzerine çalışacağımızda noktalama, vezin, kafiye gibi klasik formlar hakkında bilgi sahibi olmamız gerekiyor.”
Türkiye’de divan metinlerinin okuyucuda karşılık bulduğu için çok neşredildiğini ifade eden Tökel, bu metinlerin yayımlanmasıyla birlikte kültür dünyamıza yaptığı katkılardan bahsetti. “Divan yazarları eserlerini hazine olarak görüyor. Hazinenin içine girildiğinde elde edilen kıymetli madenler size maddi ve manevi imkân sunar, bu eserler de öyledir. İçlerinde her konu hakkında bir ifade ile karşılaşmak mümkündür. Ama biz hala bir şairimizin eserlerini bir arada görmüş değiliz. Divanları olan yazarlar eserlerini kendileri mi bir araya getirdi? Bu sorunun cevabını bilmiyoruz. Ayrıca divan yazarlarının divan anlayışı ile bizim divan anlayışımız farklı, eserler üzerinde çalışırken bunu fark edebiliyoruz.” Tökel, bu noktada divan yayını yapanların hamlelerinin önemli olduğunu belirtti. “Türkiye’de bu alanda piyasaya sunulan yayınlar biraz karmaşa içinde. Divan edebiyatı eserleri basmak isteyen her kurum kendi ideolojisi ya da öncelik verdiği şairlerin divanlarını yayımlıyor. Öncelikle kurumsal bir neşir politikası geliştirmemiz lazım. Divanlar; şiir, edebiyat, sanat tarihimizin, kültürümüzün, geçmişimizin, inançlarımızın düşüncelerimizin aktarıldığı yegâne metinlerdir. Bütün kültürümüzü yansıtır. Türk yemek tarihini yazmak için divanlara bakman gerekir. Ben divan şiirinde ekonomiyi yazdım. Paranın değerinin düşürülmesi, kıtlık gibi konular üzerine o kadar çok kaside var ki. Divan edebiyatına horlayıcı gözle bakarsanız, ondan nasıl istifade edeceğinizi bilemezsiniz.”
Tökel, “Sanat Dediğimiz Şey Bir Milletin Bilinçaltını Yansıtır.”
Sanatın önemli olduğunu söyleyen Tökel, konuyu şu ifadelerle genişletti. “Sanat birçok şeyi içselleştirir. Çocuğumuzu nasıl eğiteceğimiz hakkında bile fikir verebilir. Osmanlı döneminde çocuk eğitiminin başladığını görmek için divan edebiyatı eserlerine bakarsanız bilgi edinebilirsiniz. Bir şeyi yok saydığınız zaman bütün bir hafızayı yok ettiğiniz için size sunacağı katkıları görmeniz mümkün değildir. Hazineye girer gibi divan eserinin içine girmek lazım. Bu yüzden divanlarımızın tek muhatabının edebiyatçılar olmaması gerek. Divanlar üzerine disiplinler arası çalışma yapmak önemli.”