SERDAR TUNCER'LE ZEYTİNBURNU'NDA RAMAZAN PROGRAMININ İLK KONUĞU MEHMET EMİN AY OLDU
Serdar Tuncer’le Zeytinburnu’nda Ramazan programının ilk konuğu Prof. Dr. Mehmet Emin Ay oldu. 24 Mart Cuma akşamı gerçekleşen programda Tuncer, Mehmet Emin Ay ile Ramazan üzerine bir sohbet gerçekleştirdi.
BU RAMAZAN’A HÜZÜNLÜ GİRİYORUZ
Serdar Tuncer’in yaptığı açılış konuşmasının ardından sahneye çıkan Zeytinburnu Belediye Başkanı Sayın Ömer Arısoy, kısa bir hoş geldin konuşması yaptı. Konuşmasında “Hepinizin bildiği gibi bu Ramazan’a hüzünlü giriyoruz aslında. Hep Ramazan neşvesinden bahsederdik ama bu yıl Ramazan millet olarak hepimiz için hüzünlü. Malumualiniz 6 Şubat’taki büyük felakette birçok insanımızı kaybettik, onlara Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. Ben bugün deprem bölgesinden Zeytinburnu’na geldim. Biliyorsunuz biz Gaziantep Nurdağı ile eşleştik. Cumhurbakanımız’ın liderliğinde bütün Türkiye millet olarak yaraları sarmak için çalışıyor. Biz de Zeytinburnu olarak, büyük Zeytinburnu ailesini temsilen Nurdağı’nda bu yaraları sarma faaliyetinin bir ucundan tutmak üzere sizleri temsilen oradayız. Bir kalıcı aş evimiz Ramazan ayında da iftarda açık olacak. Dün akşam Nurdağı’lı 600’e yakın depremzede ile orada çalışan gönüllülerle birlikte iftar ettik.”
O MİHRAP BAŞKA BİR MANEVİ DESTEKLE SİZİ OKUTUYOR
Serdar Tuncer’in, Ayasofya’da baş imam olmanın nasıl bir his olduğunu sorması üzerine Mehmet Emin Ay, “Mihrabında Fatih Sultan Mehmet Han’ın, Akşemseddin’lerin, daha ismini sayamayacağımız nice muhterem imam, hatip olarak görev yapan hocalarımızın, her bir… Bendeniz bir eğitimci olarak, eğitim tarihi okuturuz, Osmanlı Dönemi’nde Ayasofya müderrisliği, her bir müderrisin gönlündeki en zirve mekanmış. Çünkü oranın müderrisi olmak, orada görev yapıyor olmak, mertebe olarak en yüksek mertebe. Dolayısıyla bu mertebeye nail olan Allah’ın sevgili kulları, hakkını vermeye çalışan insanlar, onların geride bıraktıkları bir hatıra var, bir esinti var. Siz o atmosfere girmiş oluyorsunuz. Yani bundan, sözüme itimat buyurunuz, Bursa’dan gelirken bazen rahatsız oluyorum, sesim yorgun oluyor, bunu bizzat üzerimde yaşıyorum ama o mihrap başka bir manevi destekle sizi okutuyor.” sözlerini söyledi.
ORUCUN İNSANA KAZANDIRDIĞI EN ÖNEMLİ MERTEBE TAKVA MERTEBESİDİR
Ramazan’ın kıymeti ve Peygamber Efendimiz’in Ramazan’ı nasıl geçirdiği üzerinde devam eden sohbette Mehmet Emin Ay şunları söyledi: “Aleyhi salat’u vesselam Efendimiz, o kadar güzel, muhteşem hadis-i şerifleri var ki biz onlarla bir günümüzü ihya etsek ve her günümüzü onlarla devam ettirsek, adeta şuna benzetebiliriz: Gün be gün, sayılı günler olarak peş peşe Rabbimiz getirmiş bu bir aylık orucu, yani bakıldığı zaman aslında bir ay süresince insanın her gün iftar-sahur maratonunu yaşaması kolay değildir. Lakin Rabbimiz gerçekten kolaylaştırıyor bunu, biz yaşımız boyunca, bizden öncekilerden de duyduğumuz şekliyle Mevlamız oruçta bir kolaylık veriyor. Yani bu herkesçe kabul edilen bir durum. Ama bu günbegün peş peşe devam eden durum, aynen şuna benzetilebilir: Yani vücudumuzda inatçı bir mikrop var ve doktor dedi ki, şimdi dedi, mutlaka artık bu antibiyotiği kullanmamız gerekiyor ama rica ediyorum, lütfen saatlerine dikkat ederek kullanalım. Bu saatlerine dikkat ederek kullanmayı o kadar önemser ki biz de artık onu gözümüz gibi koruyarak, muhafaza ederek almaya çalışırız. Her gün alınan antibiyotikteki o etkin madde bizim vücudumuzdaki mikrobu alt etmeye, bir gün sonra, bir başka gün sonra peş peşe daha güçlü bir hâle getirir ve Allah’ın izni ile şifaya kavuşuruz. Neden? Bu devamlılıktan dolayı. Onun için yani bir iki gün takva üzere oruç tutup, ondan sonraki günlere böyle ruhsatla, şununla, bununla geçiştirdiğimiz zaman, o mikroba antibiyotik tesir etmediği gibi, orucumuzu da aç bıraktığımız için bizim de elimizden tutacak mecali kalmaz. Halbuki orucun insana kazandırdığı en önemli haslet, mertebe takva mertebesidir.”