"BAŞKA KELİMELERLE HÜSAMETTİN ARSLAN: HATIRALAR VE DÜŞÜNCELER" PANELİ ZKSM'DE YAPILDI
Hem çevirileri hem de telif eserleri ile Türkiye’de sosyal bilimlere ve sosyal bilimler yayıncılığına eşsiz katkılar sunan Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, Zeytinburnu Kültür Sanat’ta düzenlenen bir panelle anıldı.
7 Ocak Cumartesi akşamı yapılan panel, eski millî eğitim bakanlarımızdan Prof. Dr. Nabi Avcı’nın moderatörlüğü ile saat 19.30’da başladı. Panelin diğer konuşmacıları ise Ekrem Ayyıldız, Prof. Dr. Bengül Güngörmez, Prof. Dr. Bünyamin Bezci ve Dr. Murat Yılmaz idi.
BELİRLİ BİR YELPAZENİN BELİRLİ BİR KISMINI İÇEREN BİR YAYINCILIK VARDI
Panelde ilk olarak yayıncılık macerasında Hüsamettin Arslan ile birlikte yürüyen Ekrem Ayyıldız söz aldı. Hüsamettin Arslan ile birlikte yayıncılık yaptıkları dönemin yayın atmosferi ve hangi alanlarda yayın yaptıkları hakkında konuşan Ayyıldız şunları söyledi: “Türkiye’de felsefe yayıncılığı, bilhassa muhafazakar kesimde ihmal edilmiş bir şeydi. Yani yok muydu, vardı ama daha sınırlı, belirli bir yelpazenin belirli bir kısmını içeren bir yayıncılık vardı. Mesela bir Topçu’nun Hareket Yayınlarını hatırlıyorum. Başka birkaç şey daha var ama özellikle çağdaş felsefedeki, 21. yüzyıldaki gelişmeleri takip edebilecek, bunlara Türkiye’de hakim, Batı’nın hakim paradigma tezini, hocanın da çok üzerinde durduğu, bizim de Tanzimat’tan beri içinde bulunduğumuz modernite süreci itibari ile, ister sol ister sağ her zaman Türkiye’deki fikrî hareketleri etkilemiş olan bir modernite süreci, buna dönük eleştirel metinlere bilhassa, alternatif metinleri gündeme getirmek açısından bu yayıncılık önemliydi. Hocanın yayıncılığında, hızlı bir şekilde toparlarsak, genel hatlarıyla, felsefenin temel klasikleri tabi başta olmak üzere, imkân nispetinde, bunların önemli bir kısmı Türkçede var zaten, kazandırılmıştı geçmişten günümüze, ama 20. yüzyılda özellikle hermeneutik, dil felsefesi, bilim felsefesi ve bilim sosyolojisi, bilgi ve iktidar meseleleri ile bağlantılı olmak üzere post modern ve post yapısalcı düşünürlerin metinleri ve bunlar üzerine çalışmalar, estetik, edebiyat teorisi gibi alanlarda, tarih hatta yeri geldikçe, bu alanlarda neşriyat yaptık beraber.”
HÜSAMETTİN HOCA DİĞER HOCALARDAN FARKLI DERS ANLATIRDI
Panelin ikinci konuşmasını Prof. Dr. Bengül Güngörmez yaptı. Hüsamettin Arslan’ın öğrencisi olan Bengül Güngörmez, Arslan’ın nasıl bir hoca olduğunu, diğer hocalardan farklı olan yanlarını anlattı. Prof. Dr. Güngörmez: “Hüsamettin Hoca, diğer hocalardan farklı ders anlatırdı çünkü mesela diğer hocaların derslerinde hoca bir yönelimden veya bir duruştan aslında anlatıyor ama o duruşu hiç eleştirmezdi. Veya o duruşun farkına bile varmamıştı hoca. Diyelim ki pozitivist gelenekten ders anlatıyor ama onun pozitivist gelenek olduğunu hoca bilmiyordu mesela, anlatan hocalar. Ama Hüsamettin Hoca mesela ders anlatırken bir konumda anlatıyor ve bu konumu da bize söylüyordu. Veya bu konumu da eleştiriyordu. Mesela pozitivist gelenek, rasyonalist gelenek, aydınlanmacı gelenek, ondan sonra bilim geleneği, bilimist gelenek… Bir sürü farklı gelenekten söz ederek bize bunları anlatıyordu.” sözleri ile Hüsamettin Arslan’ın ders anlatma yöntemine değindi.
ÖĞRENCİLERİYLE ÇOK MESAFESİZDİ
Üçüncü konuşmacı Prof. Dr. Bünyamin Bezci oldu. Bezci: “Akademiyi hiç sevmedi hoca ama hocalığı çok sevdi. Diğer taraftan hep entelektüel olmayı hayal etti. Yani düşündüğü şey aslında kendisinin bir nevi, bir entelektüel olarak konumlandırılmasıydı. Bu nedenle herhalde sosyologların kitabında yer almamaktan çok gocunmamıştır. Onlarla bir şekilde savaşıyordu zaten. Yani kendisini öyle konumlandırıyordu. Evet, öğrencileriyle gerçekten mesafesizdi. Çok önyargısızdı öğrencilerine karşı, öyle bir tarafı vardı. Mesela Hüsamettin Hoca normal şartlarda tarafı çok belli olan bir adamdır. Yani nerede durduğu, ne söylediği her şey çok bellidir. Ama öğrencileriyle ilişkisi söz konusu olduğu zaman, Bengül Hoca’nın söylediği gibi gerçekten, mesafesiz, ön yargısız ve iyi niyetliydi.” sözleriyle bir Hüsamettin Arslan portresi çizmeye çalıştı.
O SOSYOLOJİ DERSİNDEN ÇOK ETKİLENİYOR
Panelin son konuşmacısı Dr. Murat Yılmaz oldu. Yılmaz, yıllarca birlikte çalıştığı Hüsamettin Arslan’ın tarih eğitiminden sosyoloji araştırmalarına geçişini şu sözlerle anlattı: “Kendisi, tarih eğitiminden gelen, tarih yüksek lisansı yaparken de, bunu Vedat Bilgin Hoca anlatmıştı, bir bilim sosyolojisi dersine gidiyor Vedat Hoca ile beraber. O sosyoloji dersinden çok etkileniyor ve sonra bir dönem ona devam ediyor. Bu etkinin neticesinde asıl mücadelenin, asıl bu tahakkümün sarsılabileceği yerin burası olduğuna kanaat getiriyor ve sorunsalını, meselesini, çalışmalarını bu misyon üzerine kuruyor. Buradaki o pozitivist, tarihî maddecilik dışındaki farklı bakış açılarını; işte yorumsamacılığı, hermeneutiği, farklı bilim yöntemlerini gündeme getirerek bu bilimin içerisindeki ihtilafları, bilim adamlarının içindeki ihtilafları, burada tek, hiyerarşik bir düzen olmayacağını, olamayacağını anlatmaya gayret ediyor.”
MERAK ETTİĞİM BİRÇOK SORUNUN CEVABINI BUGÜN BURADA ALDIM
Panelin son kısmında moderatör Prof. Dr. Nabi Avcı söz aldı. Prof. Dr. Nabi Avcı, “Ben çok istifade ettim bu panelden. Çok şey öğrendim. Çünkü benim Hüsamettin Bey’le öyle çok yakın bir münasebetim olmadı maalesef. Yüz yüze karşılaşmalarımız belki bir elin parmaklarını bile geçmeyebilir muhtelif ortamlarda. Dolayısıyla en anlamlı buluşmamız da yine başkanımızın delaletiyle hastanede o yatıyordu, doktorlar uyandıralım mı dediler, hayır uyandırmayın, biz böyle konuşalım dedik, o görüşmemizdir. Ama benim de merak ettiğim pek çok sorunun cevabını bugün burada aldım.” sözleriyle panele dair düşüncelerini ve Hüsamettin Arslan’la olan ilişkilerini anlattı.
Panel, Prof. Dr. Nabi Avcı’nın konuşması ile son buldu.