Allah' a ulaştıran yedi vadi bu kitapta
Şair-Yazar Yusuf Özkan Özburun, Kırkambar Kitap Okumaları söyleşi dizisinde her ay bir alimin bir eserini tanıtmaya ve okuyucuların ufkunu genişletmeye devam ediyor. Kasım ayı programında Feridüddin Attar’ın Mantık Al-Tayr kitabını tanıtan Özburun; tasavvuf ekolunün mühim eserlerinden olan kitabı okuyacaklara, kitabın omurgasını oluşturan yedi vadinin önemini belirtti ve bu yedi vadinin manaları bilmeden kitabın anlaşılamayacağını söyledi.
Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde her ay kimi zaman akıl, kimi zaman irfanın ağır bastığı kitapları tanıtan Yusuf Özkan Özburun, bu ayki söyleşisinde Fedidüddin Attar’ın Türkçeye Kuşların Dili olarak çevrilen Mantık Al-Tayr eserini ele aldı. Dinleyicilerine mantık kavramını anlatarak söyleşisine başlayan Özburun, daha sonra kitapta bahsi geçen yedi vadi üzerine dinleyicilerine bir ufuk turu gerçekleştirdi. “Kitapta yer alan yedi vadi sırasıyla istek, aşk, marifet, istiğna, tevhid, hayret ve fakr-u fena vadisidir. Kitapta yüzlerce kuş Hüthüt önderliğinde padişaha ulaşmak için yola çıkıyor ve bu yedi vadiyi aşan ancak 30 kuş oluyor. Simurg 30 kuş demektir. Attar burada mecazi olarak kuşları kullanıyor fakat siz okurken insanları okuyacaksınız.” “İstek vadisi, yola çıkmanın ilk şartıdır, neye talip olduğunu bilerek aşılır. Aşk vadisi; himmet, gayret ve şevkten oluşan büyük bir tutkuya sahip olarak aşılır. Marifet vadisi; yolda kendini bilerek, kendinden hareketle eşyayı tanıyarak, neye hizmet ettiklerini bilerek Allah’ın hudutlarını idrak ederek kendi haddini bilme noktasına gelince aşılır.. İstiğna Vadisi ise Allah’tan başkasından bir şey istemeyerek, O’ndan başkasına muhtaç olmadığını bilerek aşılır. Tevhid Vadisi; Çokluktan vahdete yürüyerek yani birliği seyrederek, insanın baktığı her şeyde Allah’ı görmesiyle aşılır. Tevhid Vadisi’nden geçen, Hayret Vadisi’ne ulaşır. Buradaki hayret şaşkınlık değil, Allah’ın yarattıklarına, kendisine olan hayranlıktır. En sonunda ise Fakr-u Fena Vadisi’ne varılır. Bütün vadilerden geçen insan her şeyi Allah’la bütünleştirmeye başlar. Her şeyde Allah’ı görür. Bu kendi benliğini ortadan kaldırmaya varır. Kitabın sonunda kuşlar Simurg olarak tecellide aynada kendilerini görüyorlar. Burada vahdet-i vücud meselesine derin atıflar var.” Kitabın son bölümünde yer alan vahdet-i vücud düşüncesinin altını çizen Özburun, okuyucularına İmam Rabbani’nin vahdet-i vücud konusunu tartıştığını ve vahdet-i şuhud fikrini öne sürdüğünü hatırlattı ve dinleyicilerine kitabın diğer bir önemli özelliğinden şu sözlerle bahsetti: “Kitabın sayfalarında, kuşların her birinin yol boyunca kendilerine göre ürettiği mazeretler, Hüthüt’ün hepsine mantıklı açıklamalar yaparak bıkmadan usanmadan yedi vadiyi aşıp, yolun sonuna ulaştırma gayreti size insanoğlunun ne kadar mazeretçi olduğunu gösterecek. Sadece bu açıdan bile muhakkak okunması gereken bir eserdir.”