ZEYTİNBURNU'NDA RAMAZAN ETKİNLİKLERİ KAPSAMINDA SERDAR TUNCER'İN KONUĞU NECMETTİN NURSAÇAN OLDU
Zeytinburnu’nda Ramazan etkinlikleri tüm hızıyla devam ediyor!
Zeytinburnu’nda Ramazan etkinlikleri, çocuk programları, söyleşi ve tasavvuf konserleri ile devam ediyor. Programının 23 Mart akşamı konuğu Necmettin Nursaçan oldu. Serdar Tuncer’in sunumuyla başlayan programda Necmettin Nursaçan ile Ramazan üzerine bir sohbet gerçekleştirildi.
Serdar Tuncer’in açılış konuşmasından sonra yaptığı davet üzerine sahneye Zeytinburnu Belediye Başkanı Sayın Ömer Arısoy çıktı. Ömer Arısoy, kısa bir konuşma ile izleyicilere selamladı.
SADECE FİLİSTİN’LE YETİNMEYECEKLER
Ardından sahneye bu kez gecenin konuğu Necmettin Nursaçan çıktı. Serdar Tuncer’in sunumuyla başlayan söyleşide Necmettin Nursaçan, hatıralarıyla birlikte Ramazan’a ve Müslümanlığa dair bir sohbet gerçekleştirdi. Söyleşide, Gazze’de yaşananlara da değinen Nursaçan: “Bunların niyeti oldukça kötü. Sadece Filistin’le yetinmeyecekler. Arz-ı Mev’ud diye kendi kendilerine yalan uyduruyorlar. Gözleri bizde. Bakın yani şimdi, o kardeşlerimizi, o Filistinlileri hakikaten tebrik etmek, onlara dua etmek lazım. Sırf kendileri için değil aynı zamanda bizim için… Mescid-i Aksa, ya bizim ilk kıblemizdir. Peygamberimizin (s.a.v.) hatırası var. Ashab-ı Kiram’ın hatırası var. Mehmetciğin hatırası var. Atalarımızın hatırası var.” sözlerini söyledi.
AĞLAMAMIN SEBEBİ BUDUR
Necmettin Nursaçan konuşmasında tanık olduğu şöyle bir hikâyeyi de anlattı; “Alanya’da bir hemşehrim, esnaf, Alanya’nın orman köylülerinden biri geliyor, diyor ki ‘bizim orada ceylan var, gelin de ceylan avı yapalım.’ Üç esnaf gittik, ormanların arasında dolaşıyoruz, gece tavşan, ceylan birini avlayamadık. Gece geç vakit oldu, dönelim arkadaş ya bu avlanma işinden vazgeçelim. Bu sefer köylü de utanır gibi oldu. Hem davet ettim hem de bir şey avlayamadık. Arkadaşlar müsaade ederseniz şuradan bir keçi satın alayım, onun butlarıyla evinize varın da hanımlarınıza karşı eli boş varmayasınız. Ya hu gecenin altında sen keçiyi nereden bulacaksın arkadaş? Ya hu siz acele etmeyin, bu köyde her evde keçi olur, ben kimseyi rahatsız etmem, ışığı yanan bir evin ziline… Hah şu evin ışığı yanıyor. Zile basıyor, adam çıkıyor. Arkadaş, keçin var mı? Var. Satar mısın? Satarım. Kaça? Şu paraya. Biz kesemeyiz, sen kesme işini de yapar mısın? Yaparım. Getiriyor adam keçiyi, kesmeye başlıyor ya, hıçkırık da başlıyor. E bunlar da taş kalpli değil ya, niye ağlıyorsun arkadaş? Yani parayı mı az buldun, keçiyi mi çok severdin. Ya ne keçi sevmesi ne parayı az bulma… Ağlamamın sebebi şu: Benim oğlum, önümüzdeki sabah asker ocağına gidecek. Oğlanın cebine harçlık koyamadım. Borç aradım, bulamadım. Bu keçiyi dün pazara çıkardım, ucuzunda pahalısında değilim. Ne verseler vereceğim. Bana necisin diyen olmadı. Sabah yaklaşıyor, oğlan gidecek ama cebinde harçlık yok. Benim de gücüm duaya yetiyor, ağlayarak dua ediyordum. ‘Ya Rabbi, oğlumun yanında beni mahcup etme, şu oğlanı harçlıksız gönderttirme, bir çare Ya Rabbi, bir kapı aç Ya Rabbi… Allah geceleyin sizi Alanya’dan kaldırdı, ceylan avı bahanesiyle gecenin altında benim kapıma getirdi. İşte bu ağlamamın sebebi budur.”