Gönül Paçacı ve OMAR Türk Müziği İcra Heyeti, Murat D. Çekin’in Müzikli Söyleşi Programına Konuk Oldu
3 Haziran’da ZKS’de gerçekleşen Müzikli söyleşi programına, İstanbul Üniversitesi Osmanlı Dönemi Müziği Uygulama ve Araştırma Merkezi (OMAR) Müdiresi Gönül Paçacı ve OMAR Türk Müziği İcra Heyeti misafir oldular. Programda dilin, kavramların ve algıların sürekli değiştiği, yerli müziğimizin Batı kültürü ve müziğinin etkisi altında uzunca zamandır farklı ifade biçimleri kazandığı bir zeminde, nazarî ve icraya yönelik köklü müzik geleneğimizin ne derece anlaşılabilir olduğu üzerine bir sohbet gerçekleşti. Program esnasında OMAR Türk Müziği İcra Heyeti izleyiciler için eserler sundu.
Osmanlı Dönemi Müziği
Gönül Paçacı, “Osmanlı dönemi müziği” tanımının öneminden bahsederek konuşmasına başladı. “Osmanlı dönemi müziği demeyi tercih ediyoruz çünkü dönem müziği anlayışı önemlidir. Bizim müziğimiz şifahi bir müzik olduğu için geniş bir alanı var. Osmanlı döneminde müzik konusunda bir netleşme görüyoruz. Dilinde, musiki formlarında, teknik özellikleri var. Makam, usul gibi alanlarda kendi şahsiyetini oluşturan bir toplam aslında Osmanlı dönemi müziği. Müzik kaynakları açısından hem Osmanlı’yı beslemiş olan hem de imparatorluk tanımına oturtan Osmanlı tebaasının farklı etnik gruplarının müzikleri de bu toplamın içinde yer alıyor. Bunların ciddi bir entelektüel katkı olduğunu söyleyebiliriz. Osmanlı müziğinin genel özelliği şifahi kaynaklı olması ama bunun yanında tarihsel kaynakları, notaya geçme çabaları ve daha pek çok nokta ile önümüzde devasa bir araştırma alanı olarak duruyor. Bu müziğin değişime açık bir tarafı da var. Yazılı hale gelse bile değişmeye devam eden bir müzik. Bizim muğlâk olarak gördüğümüz ve üzerine gidilmemiş birçok noktada yeni şeyler keşfetmemiz çok mümkün.”
Osmanlı dönemi müziği ile sonraki dönem müziği arasındaki mesafenin nedenlerinden bahseden Paçacı, başka kaynaklardan etkilenildiğinin ve yeni müzik türlerinin doğduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. “Geleneksel kültürde birey öndedir. Ama hiçbir zaman birey kendini öne çıkarmaz. Doğu kültürü ve müphemlik tutumlarının avantajını Osmanlı dönemi müziğinde görüyoruz. Belli duyarlılıkları kaybetmemek lazım. Bir müziği has haliyle, başkalaşmadan, bir takım insanların karşısında iken onu izleyen gözleri açık tutmamız lazım. Geleneği tekrarlamamak, yeniden üretmek de gerekli bir taraftan. Müzik dinamik bir yapıya sahip ve onu bugüne uyarlamanın yollarını bilmemiz gerekiyor. Müziğin hassas ayarları, dili çok önemli. Çünkü müzik toplumda karşılığını dil ile buluyor. Ana dilinizle müziğinizi konuşursanız her şey mümkün ama şahsiyetinizi kaybetmemek, başkasının kıyafetini giymemek lazım. Köklerinden kopmamak çok önemli. Bir dönemin amaç olarak gördüğü çok seslilik meselesi var. Hâlbuki çok seslilik beste yapma biçimidir. Bir şeyleri başka şeylere evirmek bestekârın emeğine saygısızlıktır.”
Müzikte Zenginlik
Gönül Paçacı müziğin bir zenginlik olduğunu söyledi. “Her şeyden önce müziğe hâkim olmak lazım. Güfteyi anlamak önemli ama müziğin ne söylediğini anlamak gerekiyor. Dile, dilin arkasındaki mazmunları bilmek önemlidir. Bestekâr iyi bir beste yapmıştır ama bunun da üzerine bina inşa etmiş oluyor aslında. Müzik de bu yapıyı kullanan bir üst dil konumuna geliyor. Notayı okursanız eseri doğru seslendirebilirsiniz ama sadece nazariyat bilmek yetmiyor. Perde kavramı, eserlerin ruhu, yazıldığı ve icra edildiği dönemler, yazarların üslupları, bütün bunlar bir araya geldiğinde müzik bambaşka bir şey söylüyor. Müziğin arkasındaki kültürü, beslendiği ortamları, sanatçının geldiği silsileyi bilirseniz müzik size çok daha başka bir şey hissettirecektir.”