Prof. Dr. İsmail Coşkun: Batı Gücü, Doğu Toplumu Merkeze Alır
Prof. Dr. İsmail Coşkun Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi`nde "Devlet-Toplum İlişkileri" başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi. Konuşmasına Doğu ve Batı coğrafyasında kurulan devlet modelleriyle başlayan Coşkun`un bir ders niteliğinde geçen söyleşisi, konuya oldukça ilgi gösteren dinleyicilerin sorularını cevaplamasıyla son buldu.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Coşkun; Zeytinburnu Belediyesi`nin düzenlediği bir etkinlikle okuyucularıyla buluştu. Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi`nde her ay okuyucularıyla buluşacağını ifade eden Coşkun`un ilk konusu; "Devlet-Toplum İlişkileri" oldu.
Konuşmasına öncelikle Doğu coğrafyasını anlatarak başlayan Prof. Dr. İsmail Coşkun; "Anadolu coğrafyası tarihi boyunca Doğu ve Batı istikametine doğru; hem kuzeye, hem güneye doğru çok hareketli bir coğrafyadır. Bu coğrafyadan ya çok büyük güçler çıkmıştır, ya da birbiriyle çatışan topluluklara sahne olmuştur." diyerek sözlerini sürdürdü.
Anadoluda tarih boyunca kurulan Hitit, Asur, Pers medeniyetlerine de değinen Coşkun; "Anadolu`da her zaman büyük medeniyetler yeşermiştir. Mesela; Kayseri`nin Asur döneminde kurulmuş bir ticaret kolonisi olduğu pek bilinmez. Selçuklu, Bizans, Osmanlı devletleri bu coğrafyada kurulmuştur. Osmanlı dünya tarihinin gördüğü en büyük ve güçlü devlet olmuştur." dedi.
Devlet kavramının Anadolu coğrafyasında önemli bir konu olduğunu belirten Coşkun; " Erken Cumhuriyet Dönemi`nde devlet-toplum ilişkilerinde toplum üzerine hem siyasi, hem iktisadi, hem sosyolojik, hem de ideolojik anlamda bir negatif enerji yüklenmiştir. Meşrutiyetin getirdiği krizle toplum hassaslaşmış; devlet algısı sorunlu bir hale dönüşmüştür.Biz üretiyoruz, parsayı patronlar alıyor, devlette onlara sahip çıkıyor gibi bir algı oluşmuş ve bu da anarşi dediğimiz hadiselere sebep olmuştur." dedi.
"Devlet bizatihi kötü bir kavram değildir. Devletçilik başka bir şey, bu coğrafyadaki devletin önemi başka bir şeydir." diyerek konuşmasını sürdüren Coşkun; "Tarih boyunca uygarlığın başlamasıyla devlet kurumlaşmaları başlamıştır. Devlet; ilgi çekici bir şekilde ilk iş olarak toplumun güvenliği, huzuru, refahı ve adaleti için çalışmaya başlamıştır. İster Orta Asya, Bilge Kaan`a bakın; yoksulu doyurdum, çıplağı giydirdim demektedir. Doğu`da kurulan devletler daima toplumu merkeze almıştır." dedi.
"Doğu`da bir bireyin herhangi bir gurubun, kişinin aleyhine hareket etmesini engelleyecek şekilde var olan devlet biçimi, Batı`da Yunan`dan itibaren istismar yüklüdür. Batı`daki devletlerin yapısına baktığımızda ölümüne sınıf hakimiyeti ve şiddet kullanımı olduğunu görüyoruz. İnsan insanın kurdudur sözü batı menşeili bir sözdür. Orada devlet; küçük bir grubun siteye dönüşmesidir. İlk örgütlenme site örgütlenmesidir. Ortaya çıkan bir sınıf vardır ve onlar güç sahibidir. Ticareti yönetenler Batı`da sınıf toplumları oluşturmuştur. Doğu`da olduğu gibi sosyal adalet kavramları yoktur. Sınıf temelinde ortaya çıkan meşrutiyetin gücünü kullanırlar." diyen Prof. Dr. İsmail Coşkun Doğu ve Batı coğrafyaları arasındaki devlet kavramı arasındaki farklılıkları dinleyicilerine aktardı.
Doğu toplumundaki devlet anlayışıyla ilgili örnekler veren Coşkun; "Bizde devlet Batı`nın tersidir. Bunun farkını görmek ve korumak gerekiyor. Doğu`da toplumun aleyhine dönüşecek herşey engellenir, dengelenir. Misal; bir padişahın iktidarla kazandığı zenginlik onun yaptırdığı cami, köprü, hayrat gibi eserlerle topluma döner. Sahip olduğu zengiliğin halka dönmesi konusunda hassas hareket ederler." diyerek konuşmasını sonlandırdı
Şubat ayında da "Devlet" konusuna devam edeceğini ifade eden Prof. Dr. İsmail Coşkun, söyleşi sonunda dinleyicilerinin sorularını cevaplandırdı; onlarla sohbet etti.