Özburun: Zekât ve sadaka kültürü sosyal bilimler için bir mucizedir.
Sosyolog-yazar Yusuf Özkan Özburun; Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinde verdiği Kırkambar Kitap Okumaları seminerinde Nisan ayında Seyyid Hüseyin Nasrın İslam ve Bilim eserini tanıttı. Kitapta yer alan İslami bilimler üzerine bilgiler veren Özburun; geçmişte bilime büyük katkı sağlayan İslam toplumlarının günümüzde bilimsel çalışmalardan uzak kalmasının sebebi olarak dogmacı din anlayışına sahip Batı toplumlarının dinden uzaklaşarak, İslam toplumlarının ise dine yaklaşarak bilimde yükseliş gösterirler diyerek ifade etti.
Tahran doğumlu ve İran geleneksel kültürüne hâkim olmasının yanı sıra batı kültürüne de hakim olan bir yazar olarak çağdaşlarından ayrılan Seyyid Hüseyin Nasr’ın İslam ve Bilim adlı eserinin yazarın dahil olduğu gelenek ekolünü yansıttığını ifade eden Özburun; “Nasr’ın gelenek ekolü dediğimiz şeyden örf ve adetleri anlamamalıyız. Onun dâhil olduğu ekol, İslam’ın 600’lü yıllarda ortaya çıkmış bir din olmadığını savunur. Yani Seyyid Hüseyin Nasr’a göre İslam evrensel bir hakikattir. Yeryüzünde neresinde olursa olsun, var olan bütün güzellik, doğruluk, hikmet, irfan ne varsa hepsi İslam’dan gelir. İslam’ın bütün ilimlerin kaynağı olduğunu savunur. Nerede ortaya çıkarsa çıksın, hakikate, fıtrata uygun bir bilim varsa hepsi İslam’dır der.” diyerek yazarın İslam ve bilim arasında kurduğu hakikat ilişkisine değindi.
Eserde kâinatın, kozmosun işlenişinin ayrıntılarıyla ele alındığını, bitkilerin incelenmesinden, cebir bilimlerine kadar bütün akli faaliyetlerin bin yıldır var olduğunun anlatıldığını söyleyen Özburun; “Kitap bize İslamiyet’ten sonra bu bilimlerden nasıl istifade edildiğini anlatıyor. Hz. Peygamber’in irtihalinden sonra Müslümanlar arasında bir kargaşa meydana gelmiştir. Bunun sebebi kabileciliktir. Hz. Peygamberimiz yaşamı boyunca üç şeyle mücadele etmiştir. Birincisi akide, ikincisi kabile, üçüncüsü ise ganimedir. Akide hususunda şirk inancını tevhide dönüştürmeyi başarmıştır. İkinci mesele olan kabilecilik ise, cahiliye döneminde bitmek bilmeyen savaşlara sebep olan en büyük bir problemdi. Birçok kabile, kabilecilik yüzünden sürekli savaş halindeydiler. Hz. Peygamber kabilecilikle mücadele etti ve kabilecilik anlayışı yerine ümmet bilincini getirdi. Veda hutbesinde söylediği “Arabın Aceme, Acemin Araba bir üstünlüğü yoktur.” sözünün manası budur. Üçüncü mesele olan ganime ise yağmacılıktır. Kabileler birbirleriyle yağmacılık yapabilmek için savaşıyorlardı. Gücü elinde bulunduran yağma yapıyordu. Hz. Peygamber bunun öne geçmek için zekât ve sadaka kültürünü yerleştirdi.” diyerek, Müslümanlar arasında yaygın olan zekât ve sadaka yani paylaşma kültürünün sosyal bilimler açısından bir mucize olduğunu belirtti.
Dinleyicilerden birinin günümüzde Müslüman toplumların bilimsel çalışmalarda neden ön planda olmadığı sorusuna ise; “Batı toplumları dinden uzaklaştıkça, İslam toplumları dine yaklaştıkça yükselmişlerdir. Geçmişimize bakınca bunu görebiliyoruz.” sözleriyle cevap verdi. Yusuf Özkan Özburun, hakikatten uzaklaşan bilimlerin, insanların temel problemlerine tam manası ile çare olmadığına da değindi.
Seyyid Hüseyin Nasr’ın Türkçeye çevrilmiş yaklaşık otuz civarı eserinin bulunduğunu söyleyen Özburun, yazarın İslam ve Bilim adlı eserini okumanın bugün müze malzemesi gibi anlatılan şeyler haline dönüşen İslami bilimlerin anlaşılması bakımından önemli bir yeri olduğunu ifade etti.
Yusuf Özkan Özburun, 20 Mayıs’ta Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek seminerinde Prof. Dr. Ebu Zahra’nın İtikadi, Siyasi ve Fıkhi Mezhepler Tarihi kitabını anlatacak.