Silvan Alpoğuz: Senaryo yazmak hız kazandırdı
Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi Sanat Yönetmeni Aykut Ertuğrul'un hazırlayıp sunduğu 100 Yüze İmza ve Söyleşi programının konukları "babam, krizler ve sen" ile Silvan Alpoğuz ve "Durun Yanlış Anladınız" adlı öykü kitabıyla Bülent Ayyıldız'dı.
Mesleği senaristlik olan Silvan Alpoğuz, Aykut Ertuğrul'un senaryo matematiği ile roman matematiği arasındaki farklar ve senarist olmasının bu anlamda roman yazımını nasıl etkilediğine dair sorularına şöyle cevap verdi: "Dizi senaryosunda belli bir matematik ve sipariş var. Yazman gereken belli bir süre var ve daha çok olay örgüsü üzerinde yaklaşık 70 sayfa doldurman gerekiyor. Romanda ilk etapta özgürlük açısından fark var. Anlatmak istediğin hikayeyi istediğin yerden tam istediğin gibi anlatabilirsin. Dizi senaryolarında istediğin hikayeleri zaten anlatamıyorsun. Belli başlı türler var polisiye, aşk, ağa dizileri gibi. Dolayısıyla kurmak istediğin çatı, anlatmak istediğin hikayelerde ne kadar özgün olmaya çalışırsan çalış Türkiye'de henüz bu mümkün olmadı. Romanda en azından seni sınırlandıran bir yapımcı yok. Senaristliğin roman yazarken ilk göze çarpan etkisi hız. Bir haftada 70 sayfa yetiştirmek için o hızı yakaladığından dolayı romanı da biraz daha hızlı yazabildim." Romanında okul ve adalet konularına, insan arasındaki eşitsizliğe odaklandığını söyleyen Alpoğuz, "Roman 2001 krizinden önce başlıyor ve çekirdek bir ailede geçiyor. Başkarakterin sadece okulla değil o dönem bilhassa düzenin kendisiyle bir problemi var. Düzenin, insanları sindirdiğini, herkesi birbirine benzetmeye çalıştığını düşünüyor. Kahramanın yaşantısından, kafaya taktığı sorulardan anlıyoruz bunu." şeklinde konuştu. Postmodern öykülerden oluşan "Durun Yanlış Anladınız" kitabıyla 100 Yüze İmza ve Söyleşi programına katılan Bülent Ayyıldız, "Madem insan problemli o zaman biçim de problemli olacak ki derdimi daha iyi anlatayım şeklinde düşünerek bu türe kaydım." diye konuştu. GELENEĞİ BUGÜNE NASIL UYARLARIM Çoğu yazar gibi yazmaya şiirle başladığını söyleyen Bülent Ayyıldız ise Amerikan Dili ve Edebiyatı okurken öyküye yöneldiğini ifade etti. "Okumalarıma Türk edebiyatından başlasaydım yazmaya cesaret edemezdim" diyen Ayyıldız, yazarların yapmaması gereken ne varsa yaptığından bahsetti. Aykut Ertuğrul'un "Bülent Ayyıldız öyküsündeki temel mesele nedir? Biçimsel oyunlar, postmodern numaralar diyebilir miyiz?" sorusuna "Merkezde postmodern ve biçimle oynama meselesi var. Sosyal yapı olarak günümüzdeki insanın açmazları klasik mânâdaki tahkiye yöntemiyle anlatılabilir gibi gelmedi. Madem insan problemli o zaman biçim de problemli olacak ki derdimi daha iyi anlatayım şeklinde düşünerek bu türe kaydım. Bir de tabi akademik kaygılar var; postmodernizm Türkiye'de ucundan geldi, geçti gibi. 1990'larda Orhan Pamuk, Bilge Karasu ile birlikte böyle bir çıkış oldu fakat sonra sanki yankı bulamadı gibi geliyor bana. Üzerine çok eğilinmedi diye düşünüyorum. O yüzden buradan gidebilirim diye düşündüm." diye cevap verdi. Ayyıldız sözlerine şöyle devam etti: "Klasik ve gelenekle moderni birleştirme çabası da var işin içerisinde. Klasik ve tahkiye ile başlayıp yine olayı oyuna döktüğüm bölümler de oldu. Dini kıssalar, hikayeler, destanlar var bunları tekrar nasıl anlatabiliriz şeklinde düşününce bu çıktı. Yoksa ben öyle bir şey yapacağım ki modern ile gelenekseli harmanlayacağım diye bir çıkış noktası yok. Yazarken günümüze nasıl uyarlayabilirim endişesi diyebiliriz belki ona." Silvan Alpoğuz ve Bülent Ayyıldız, söyleşi sonrası okurlarına kitaplarını imzaladı.