ZEYTİNBURNU KİTAPÇISI BULUŞMALARI'NIN ARALIK AYI KONUĞU MİMAR SİNAN GENİM OLDU
Zeytinburnu Kitapçısı Buluşmaları’nın aralık ayı konuğu Sinan Genim oldu. Zeytinburnu Kültür Sanat’ın organize ettiği program Merkezefendi’deki Zeytinburnu Kitapçısı’nda gerçekleşti.
Merve Akbaş’ın sunumuyla 28 Aralık Perşembe akşamı gerçekleşen programda “Mekânsal Hafıza ve İstanbul” kitabı ekseninde konuşuldu. Sinan Genim’le yapılan söyleşinin konuları arasında mimarimiz, İstanbul, İstanbul mimarisi, restorasyon ve İstanbulluluk yer aldı.
ESAS OLAN YAPININ İÇİNDE HAYAT OLMASI
Söyleşinin başında Mimar Sinan Genim, restorasyon kavramının manasını şu sözlerle ifade etti: “Restorasyon mimari bir terim olmaktan çok edebî bir terimdir. İngiltere’de 1600’lü yılların sonlarına doğru Cromwell, kralı devirir, kafasını da keserler ve cumhuriyet ilan edilir. Çok kısa sürer. İki üç sene sonra, çok az kişi bilir bunu, daha sonra kraliyet rejimi tekrar yerine oturur ve kral seçilir. Restorasyon o sırada ortaya çıkar. Restorasyon aslına iade etmek veya geçmişe iade etmek demektir. Edebi olarak geçmişi, krallık rejimini idame ettirmesi, devam ettirmesi, krallık rejiminin tekrar, eskiden olduğu gibi devam etmesi için çıkan, edebiyatta hem şehirle hem şarkılarla hem metinlerle desteklenen bir terimdir. Daha sonra bu restorasyona geçer. Nedir esas olan? Yapının içinde hayat olması. Hayat olmayan hiçbir şeyin kıymeti yok. Bütün her şey, içinde bulunduğumuz mekân dahil bu kitaplar, bu aydınlatma, bu çekilenler insan için. İnsan varsa bu yaptığımızın değeri var. İnsandan soyutladığınız zaman ne yapacaksınız bunları yapıp? Yapılar da öyledir.”
MİMARLIK BİR ORKESTRA ŞEFLİĞİDİR
Mimar Sinan Genim, mimarlıkla ilgili: “Bir şeyler yapacaksanız, her yaptığınız doğru olabilir mi? Mümkün olduğu kadar doğruyu yapmaya çalışacaksınız. Eğer bu konuda bilginiz yoksa bilgili, güvendiğiniz bir insana danışacaksınız. Bir ekip işidir, bakın mimarlık bir orkestra şefliğidir. Orkestra şefliğinden çok daha zor bir iştir. Çünkü orkestrada kemancı, keman eğitimi almıştır ve olayı bilir, nasıl çalınacağını, ne yapacağını. Kontrbastır, piyanodur, arkada trombondur, öbür tarafta zildir… O zili bir buçuk saat bütün konser boyunca bir kere çalar. Ama ne bir saniye önce ne bir saniye sonra. Bütün dinlediğiniz mahvolur. Bunların hepsi eğitimli adamlar.” sözleri ile mimarlığın zorluklarına değindi.
Programın son kısmında ise Sinan Genim, İstanbulluluğun kaybolmaya başlamasından bahsetti ve buna sahip çıkılması gerektiğini belirtti. Mimar Genim, “Başka İstanbul yok!” diyerek sözlerini bitirdi.
M. SİNAN GENİM KİMDİR?
1945 yılında Kuzguncuk’ta doğdu. 1963 yılında Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdi. Kuzguncuk Kültür Derneği’nin kuruluş aşamasında bulundu, tiyatro çalıştı, liseden sonra bir dönem Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne devam etti ama ayrılığa dayanamayıp İstanbul’a döndü.
Mimarlık serüveni DGSA Mimarlık Yüksek Okulu’na girmesiyle başladı, 1969 yılında "mimar" olarak mezun oldu. Yakın çevresinden tanıdığı, Münevver ve Nurullah Berk’in kızı Renan ile [Berk] evlendi. Bu evlilikten 1969 yılında Gülter Esra, 1977 yılında ise Münevver Azra ismini verdikleri kızları oldu.
Mimarlık yaşamına öğrenciliğinde 1967 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Saraylar Dairesi’nde mimar olarak başlarken Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı gibi yapıların restorasyon proje ve uygulamalarında deneyimini arttırmakla kalmamış, 1971-1974 yılları arasında mezun olduğu Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Yüksek Okulu’nda Mimarlık Tarihi ve Rölöve asistanlığı yaparken İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi [DMMA] Mimarlık Bölümü Rölöve ve Restorasyon Ana Bilim Dalı’nda yüksek mimarlık eğitimini 1975 yılında tamamlayıp kısa dönem askerlik görevini yaptı.
Bu arada Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un teşvikiyle 1974-1981 yılları arasında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Estetik ve Sanat Tarihi Kürsüsü’nde asistanlık yaptı ve Türk-İslâm Sanatı Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Oktay Aslanapa ile doktora çalışmasına başladı, 1980’de "Fethinden Lâle Devri’ne Kadar İstanbul’un İskânı, İskân Özellikleri ve Mesken Tipleri" konulu teziyle "Edebiyat Doktoru" [Ph. D.] ünvanını aldı.
Üniversitedeki akademik çalışmalarını 1976-1991 yılları arasında Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Rölöve ve Restorasyon Ana Bilim Dalı öğretim üyeliği ile alanında "öğreticilik" çabalarıyla sürdürdü ve 1991-2007 yılları arasında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Ana Bilim Dalı öğretim üyeliği ile devam ettirdi.
Cumhuriyet Türkiyesi’nin en önemli mimar ve mimarlık hocalarından Prof. Sedad Hakkı Eldem’in bürosuyla başlayan uygulamacılığını zaman zaman proje birlikteliği yaptığı İlban Öz, Alparslan Figen, Erkut Yener, Tamay Sütmen gibi isimlerle sürdürürken 1980 yılında Yenilem Proje ve Danışmanlık Ticaret A.Ş.’yi kurdu, daha sonra bir süre Kemal İpek ile ortak çalıştı, 1985 yılında itibaren de müstakil çalışmayı yeğledi.
1988-1992 yıllarında İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyeliği yaptı. 1997-2007 yılları arasında Yönetim Kurulu başkanlığını üstlenmiş olduğu Türkiye Anıt Çevre Turizm Değerlerini Koruma Vakfı [TAÇ Vakfı] kuruluşundan beri [1976] konunun yakın izleyicisi oldu, yeniden yapılanması ve güçlenmesinde büyük çaba gösterdi. 1985’ten beri Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’nın da [TKHV] aktif üyeleri arasında olup Yönetim Kurulu başkan yardımcısıdır. 1994’ten beri Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı [TEGV] Mütevelli Heyeti üyesidir. 2003 yılından beri de İstanbul Serbest Mimarlar Derneği [İSMD] kurucuları arasında yer aldı, ilk dönemde iki yıl için başkan vekilliği görevini üstlendi.
Aktif politikayı da düzeyli biçimde denemeyi başarmış, 1989 seçimlerinden günümüze kadar Beşiktaş Belediye Meclisi üyeliği, 1994-1999 arasında da İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyeliği yaptı. 1999-2004 yılları arasında Beşiktaş Belediyesi meclis başkanlığı yaptı.
Sosyal aktiviteleri yirmi bir dernek-oda-kurum üyeliği yanında, çeşitli çevrelerle ilişkilerini dostluk içinde sürdüren Sinan, altmış yedi adet makale-tanıtma-bildirisi, düzenlediği on iki sergi ve gerek tasarım gerekse özenle üzerinde yoğunlaştığı restorasyon proje ve uygulamaları ile çevresinin önem ve değer verdiği dost canlısı bir kişi olarak tanınmaktadır. 1994 yılında IV. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri, Yapı Dalı "Koruma Sanatı" Ödülü; Antalya Kaleiçi’nde Bir Ev [Sevgi ve Erdoğan Gönül Evi] proje ve uygulamasına verildi. 2007 yılında Antik Dekor Dergisi, "100. Sayı Kültür ve Sanat Ödülleri"nden "Mimarlık" kategorisinde ödüle layık görüldü. 2014 yılında Baksı Müzesi ile Avrupa Konseyi Müze ödülünü aldı. 2015 yılında AKS, Antalya Kültür ve Sanat Merkezi ile Sign of the City Awards'da, En İyi Sosyo-Kültürel Yapı, Devam eden Proje, ödülünü aldı. 2016 yılında AKS, Antalya Kültür ve Sanat Merkezi ile ATSO özel ödülünü aldı. 2018 yılında Narmanlı Han ile Sign of the City Awards'da, Kültürel Mirası Koruma ve Yaşatma ödülünü aldı.