Müslümanlar içinde fikre tahammül yoktur
Şair İsmail Kılıçarslan ve şair Mehmet Çelik, her ay Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde İslam Şairleri’ni anlatmaya devam ediyor. Sohbetleriyle okurlarının büyük ilgisini çeken şairler, 11 Aralık Perşembe günü gerçekleşen söyleşide Mantıkut Tayr, Ersarname, İlahiname gibi büyük eserlerin müellifi Feridüddin Attar’ı ve tasavvufun geliştirdiği üst dili konuştular.
Şeriati ve Mevdudi şair oldu da biz mi anlatmadık? Özellikle genç okuyucuların ilgiyle takip ettiği İslam Şairleri söyleşisi Kılıçarslan’ın “İlk derste Peygamber şairleriyle başladık. Sonraki derste erken dönem tasavvuf şiirini konuştuk. Bugün de sembolik ya da alegorik bir dili olan Attar’ı konuşacağız.’ sözleriyle başladı. Kılıçarslan daha sonra her programda yaptığı üzere Attar’ın şiiri ve dili üzerine konuşması için sözü Mehmet Çelik’e verdi. Mehmet Çelik, İslam Şairleri’ni anlatmalarına zaman zaman “Ali Şeriati ve Mevdudi’yi niye anlatmıyorsunuz?” şeklinde gelen eleştiriler olduğunu belirterek konuşmasına başladı ve “Ben Ali Şeriati’yi aslından okumuş biriyim. Böyle eleştirilerle karşılaşınca, kardeşim Şeriati ve Mevdudi şair oldu da biz mi anlatmadık diye cevap veriyorum.” sözleriyle açıklık getirdi. “Attar’ı değerli kılan şey şairliğinin yanındaki bilgeliğidir. Mantıkut Tayr yani Kuşların Dili zahirin değil, batının dilini bilmektir. Bu eser tasavvufun oluşturduğu üst dilin bir tezahürüdür. Çok ağır ve derinlikli meseleleri anlatabilmek ve söyleyebilmek için, aynı zamanda başınızı belaya sokmamak için gündelik dilin dışında bir dil geliştirmek gerekir.” diyen Mehmet Çelik, konuya fikir hürriyetine değinerek devam etti. Müslümanlar içinde fikre tahammül yoktur “Eserin yazıldığı dönemde olduğu gibi bugün hala fikir hürriyeti yoktur. Müslümanlar içinde fikre tahammül yoktur. Kimsenin bir başkasının imanını ölçmek gibi bir haddi olmadığı halde birbirimizi çok kolay tekfir edebiliyoruz. Hâlbuki imanımetre hala icad edilmemiştir.” Attar’ın Kuşların Dili’nde Simurg’a ulaşmak için yola çıkan fakat yolculukta mazeretler üreten kuşlardan örnekler veren Mehmet Çelik, kitapta geçen kaz hikâyesini şöyle izah etti. “Kuşlardan hepsinin farklı adları ve hepsinin farklı mazeretleri var. Bülbül de, keklik de mazeretler üretiyor. Mesela kaz ‘Ben bütün gün suyun içindeyim, zaten abdest alıyorum. Simurg’a gitsem ne olacak?’ diyor. Burada kaz, abdestin ne manaya geldiğini bilmeyen, abdestin sadece vücudunu temizlediğini düşünen kaba saba ham softalardır.” Kılıçarslan ve Çelik, yine Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek Ocak ayı söyleşilerinde Türkçeyi muazzam bir şiir dili haline getirmiş Yunus Emre’yi anlatacaklar.