Hüseyin Su: Yazarın başka yazardan etkilenmesi kusur değildir
Usta öykücü Hüseyin Su, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen “Öykümüzün Hikâyesi” seminer dizisinde edebiyatımızda öykücülüğümüzün sınırlarını belirleyen ve 50’li yıllara taşıyan öykücüleri anlattı. Öykücülerimizin yabancı edebiyatçılardan etkilendiğinin altını çizen Hüseyin Su, başka yazarlardan etkilenmenin bir yazar için kusur değil, erdem olduğunu söyledi.
Bir önceki seminerinde edebiyatımızda son yüz yıldaki Türk öykücülüğüne biçim, şekil veren öykücülerin adlarını zikreden Hüseyin Su, 30 Ocak’ta gerçekleşen seminerinde Türk öyküsünü 50’li yıllara taşıyan Ömer Seyfettin, Memduh Şevket Esendal, Sabahattin Ali, Sait Faik Abasıyanık’ın öykü anlayışlarını anlattı. Ömer Seyfettin, Memduh Şevket Esendal, Sabahattin Ali, Sait Faik Abasıyanık’ın başka alanlarda eserler de veren fakat asıl kimliklerinin öykücü oluşlarıyla öne çıktığının altını çizen Hüseyin Su, bu dört yazarın Çehov ve Maupassant’tan etkilendiğini söyledi. Etkilenmek bir kusur değil, erdemdir “Modern öykü tarihimiz 1850’lerde başlıyor. Rus Çehov ve Fransız Maupassant’ın bizim edebiyatımızdaki öykü tarzlarını belirleyen etkileri vardır. Çehov durum, yani kesit öyküsü yazan bir öykücüdür. Dünya edebiyatında öykü türünün önemli belirleyici bir üstadıdır. Maupassant ise olay, vaka öyküsü yazar. Bir de o yıllarda bu isimlerle çağdaş olan Poe vardır. Amerikan öykücüsüdür aynı zamanda şairdir. Şiir üzerine poetika olarak yazdığı yazı aynı zamanda öykü için de değerlendirilir. Bu isimlerin dört öykücümüz üzerinde önemli etkileri vardır. Onların öyküleri de ya Çehov ya da Maupassant tarzıdır. Modern öykümüz o günlerde yeni kurulduğu için öyküyü yabancı dil üzerinden tanırlar. Edebiyatta başka yazarlardan etkilenmek bir kusur değil, bir erdemdir. Çünkü etkilenmek demek, bir yazarın iyi edebiyatı izliyor ve tanıyor olduğunu gösterir. Bir yazar her şeye kendi düzeyinden bakmak yerine bir üst düzeyi yakalamak için bakıyorsa etkilenmesi doğaldır ve bir ayıp değildir. Bugün öykümüzün sınırlarını çizen dört önemli insanın bu isimlerin tarzlarından etkilendiğini söylemek onlar için bir kusur değildir.” Dört öykücümüzün öykü çizgilerini bütün detaylarıyla anlatan Hüseyin Su; Ömer Seyfettin’in toplumsal ve siyasal çürümeyi anlatmak için mizahi bir dil kullanarak çizdiği “züppe” tipinin sosyolojik araştırmalara neden olduğunu söyledi. Yazarın Gizli Mabed öyküsünü ise şöyle yorumladı: “Gizli Mabed öyküsü Ömer Seyfettin’in Batı’nın Doğu’yu bir türlü anlayamadığını ya da yanlış anladığını anlatır. Doğu’nun inançlarında, kültür hayat kodlarında çok önemli mistik güçleri bulunduğunu söyleyerek, Batı’nın çok materyalist ve realist bir noktadan baktığı için bizim kültürümüzün mistik kodlarını çözemediğini, anlayamadığını dile getirir.” Hüseyin Su; 27 Şubat Cuma günü gerçekleşecek seminerinde “Toplumcu-Siyasal Öykü Anlayışı”nı anlatacak.