Zeytinburnu Kültür Sanat’ta Âşık Yunus Konuşuldu
Vefatının 700. yılı dolayısıyla UNESCO’nun Yunus Emre’yi anma yılı, Cumhurbaşkanlığı’nın da 2021’i Yunus Emre ve Türkçe Yılı ilan etmesi üzerine Zeytinburnu Kültür Sanat’ta bir program gerçekleştirildi.
Bünyamin Yılmaz’ın sunduğu Konuşmalar söyleşisinin 16 Mart’taki konuğu ülkemizde Yunus Emre deyince, akla gelen ilk isimlerden olan Mustafa Tatcı idi. 36 yıldır Yunus Emre üzerine çalışmalarına ve araştırmalarına devam ettiğini belirten Tatcı halk şairinin nasıl anlaşılması ve anlatılması gerektiğinden bahsetti.
Yunus Emre’yi Anlama, Anlatma, Dünyayla Tanıştırma Zamanı
Mustafa Tatcı, bu yılın değerlendirilmesinin önemli olduğunu, ülkemizde ve uluslararası platformda Yunus Emre’nin tanıtılması ve anlatılması için çalışmaların yapılması gerektiğini zikretti. “Yunus Emre üzerine yapılan çalışmalar Cumhuriyet ile birlikte ciddi bir ivme kazandı. Biz Yunus’la ya da diğer kıymetli isimlerimizle ve eserlerimizle dünyada yokuz, tanınmıyoruz. Entelektüel ve ilmi enerjimizi klasik eserlerimizi tercüme etme yönünde harcamalıyız. Kültür; tercüme eserlerle, bestelerle bir yerden başka bir yere taşınır. Yunus’un şiirlerinin bestelerini yapmalı, çocuklar için animasyonlarını çekmeliyiz. Yunus’tan gelen dilin de peşine düşmeliyiz. Bu yüzden 7’den 70’e herkese hitap edecek, Yunus’u tanıtacak ürünler üretmeliyiz. Günün şartlarına uygun olarak kültür nasıl taşınacaksa onun yolunu bulmalıyız. Ama sadece Yunus’ta kalmamalıyız.”
Tatcı, “Yunus ne demek istiyor?” sorusunun cevabını bulmak, anlamak istiyorsak şiirlerinin arka planına bakmamız gerektiğini söyledi. “Yunus’un sözlerindeki manayı anlamamız lazım.
Bir kuş olup uçmak gerek
Deryaya dalmak gerek
Yunus’un bu satırlarında anlaşılmayacak kelime yok. Ama bildiğimiz kuştan, denizden bahsetmiyor. Mecazların ötesinde bir gerçekliğe, seyrüsülûğa işaret ediyor. Bu kelimelerin anlamları gerçek dünyadan alınmış değil, bu dünya onların manasını karşılamıyor. Rüya dili bu, âlemlerin tam ortasından konuşuyor Yunus. Hem bizim anlayacağımız gibi kafayla hem de gönül ehlinin anlayabileceği gibi gönülle dile getirilmiş kavramlarla hakikati hissettiriyor. Deniz vahdet’i, kuş mana yolcusunu temsil eder. Uçmak da sülûktur. Yunus’taki bu gibi ifadeleri açıklamak için çalışmamız lazım.”
Yunus Emre’nin İnsanlığa Mirası
Yunus Emre Divanı’nı hazırlamanın zor olduğunu zikreden Tatcı, bunun nedenlerinden bahsetti. “Yunus’un divanı şifahi kaynaklar aracılığıyla günümüze ulaşmıştır. Zamanında şiirleri ezberleyenler farklı şekillerde dizeleri akılda tutmuş ve öyle yazıya geçirmişler. Kelimelerin anlamları başka mahiyetlere bürünmüş. Dedelerden “söze bak” diye öğrendik. Yunus’un sözlerinin aslını bulmak ve onları anlamak önemli.
Bu bizden önce gelenler manayı pinhân eylediler
Ben anadan doğmuş gibi geldim ki uryân eyleyem
Bizden önce gelenler manayı gizlemişlerdir, ben ise hakikati apaçık söyledim diyor Yunus. Bu satırlar Yunus’un önemini, hakikat ilminin temsilcisi olduğunu gösteriyor. Her dönemde ledün ilmi yani hakikat ilmi vardır. Dervişler de kendi dilleriyle bu hakikat ilmini anlatırlar. İnsanı yeniden inşa etmek, onu zamandan kurtarıp şimdiye getirmek, insanlığın fikirlerini, hayallerini ve rüyalarını geliştirmek, insanlığı düştüğü yerden alıp kaldırmak, onu Hakk’a ve hakikate hazırlamak, kulluk bilinciyle donatıp Allah’a layık hale getirmek; işte Yunus’un yaptığı budur.”
Her Dönemde Bir Başka Yunus
Tatcı, Yunus Emre’nin her dönemde görülebileceğini belirtti. “Her dönemin Yunus’ları vardır. Allah dostları her zaman vardır yazıyor Kur’an-ı Kerim’de. Günümüzde heybesiyle ve cübbesiyle değil, kravatı, gömleği ile aramızda dolaşıyor olabilir. Yunus’u içselleştirmezsek bize hiçbir faydası olmaz. Yunus gibi yaşasa insan, o Yunus değildir artık yeni bir Yunus’tur. Kişi nevi şahsına münhasırdır. Cenab-ı Hakk’ta tekrar yoktur. Zaman farkından başka farkımız yok, hepimiz aynı nurun malzemeleriyiz. Dağdaki de taştaki de Hakk’tandır. İsmâil Hakkı Bursevî diyor ki: Yunus önceki gelenlerin sonuncusu, sonraki gelenlerin ilkidir. Yunus çok önemli şeyler yaptı insanlık için. Yunus insanlığı düştüğü yerden kaldırdı, benlik çukurundan kurtardı. Varlığının, hakikatinin ve İslam’ın aslından uzaklaşan insanlığın kendine gelmesi için bütün değerleri yeniden yorumladı. Her arif gibi o da bazı yanlışları yerinden söküp yerine yepyeni değerler koydu, kendimize gelmemiz için gönüllerimizi sarstı.”