Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezinde musiki ve medeniyet eksenli Sohbet Muhabbet programının ilki önceki akşam gerçekleştirildi. Savaş Barkçın ve Celâleddin Çelik’in usta tanbur sanatçısı Necdet Yaşar’ı yad ettiği Sohbet Muhabbet, sezon boyunca her ayın son çarşambası devam edecek.
TRT’de Gelenekten Geleceğe adlı program ile hatırı sayılır bir seyirci kitlesi tarafından ilgiyle takip edilen Savaş Barkçın ve Celâleddin Çelik, Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezinde her ay sohbet ve muhabbet için sanatseverlerle bir araya gelecek. Ekim ayı programında önceki gün vefat eden üstad tanburi Necdet Yaşar’ı yâd eden Barkçın ve Çelik Türk musikisi üstadlarının sadece icra ettikleri müziklerle değil kişilikleri, medeniyet ve sanat konusundaki birikimleri ile de örnek şahsiyetler olduğuna dikkat çektiler. Celâleddin Çelik, “Necdet Yaşar’ın bazı özellikleri bütün müzik camiası tarafından bilinir. Bunlardan en önemlileri disiplini ve ciddiyetidir. Onun sanat disiplini her konuda örnek alınacak kıymettedir. Sanatı dünyanın neresinde, hangi saatte, hangi mekanda yaparsa yapsın her mızrabına aynı özeni gösterir derecede titizdi. Yakınındakiler bilir konser olduğu gün Necdet amca su dahi içmez. Kimseyle pek konuşmaz, yemekten içmekten uzak durur konsere odaklı gün geçirir.” diye konuştu. Niyazi Sayın ve Necdet Yaşar’ın birlikte Tanburi Cemil plaklarını dinleyip sonra o çağrışım ile karşılıklı taksim icra ettiklerini anlatan Savaş Barkçın oradan çok güzel bir form ortaya çıktığını ve gelenek oluştuğunu kaydetti. Barkçın sözlerine şöyle devam etti: “Gelenek geçmişte kaldı bugün yenisi yapılamaz değil. Taksim denilen şeyi iki, üç hatta dört saza çıkarabilen insanlar bu hocalarımız ve bu yönde de büyük katkısı oldu Necdet Yaşar’ın”. Celâleddin Çelik ise Barkçın’a ilave olarak “Açtıkları en ilginç kapılardan biri de karşılıklı taksimle beraber onun bir adım ötesi üst üste taksim. İkisi aynı anda çalıyorlar. Taksim tamamen doğaçlama, emprovize yapılan bir şey. Niyazi Sayın ve Necdet Yaşar aynı anda taksim yapıyorlar. İkisi aynı dilde ama farklı melodiler çalıyorlar. Müthiş bir ahenk” şeklinde konuştu. HAK EHLİ SABIR EHLİDİR Zikretmenin faniler için var etme anlamı taşıdığını hatırlatan Barkçın, “Dilini güzele alıştır ki sen de güzelleş. Bu gibi zatları anmak çok önemli. Bunlar evliya olmak zorunda değil. Siyasi büyükler, ciltler dolusu kitaplar yazmış insanlar olmak zorunda da değil. Nağmeler de eserdir. Biz o kadar maddeye takılmışız ki büyük medeniyet eseri olarak genellikle Mimar Sinan’ın Selimiye, Süleymaniye’sini söylüyoruz. Itri’yi örnek veren yok. Itri’nin tekbiri 500 yıldır ayakta duruyor. Süleymaniye ayakta duruyor muhteşem. Tekbir ayakta durmuyor mu? Ama o elle tutulur, gözle görülür olmadığı için hiç aklımıza gelmiyor. Veya Hafız Post’un bir bestesi 450 yıl. Meragi 700 yıl. Bunlar az şeyler mi? O yüzden musiki de bir abidedir, sizi vareden, kökünüzü gösteren bir unsurdur. Kökünüzün orada olduğunu biliyorsunuz çünkü kalbiniz bağlı. Necdet Yaşar, Cinuçen Tanrıkorur ve Niyazi Sayın gibi ustaların karakter özelliklerinden sözeden Savaş Barkçın, “Hak ehli her zaman sabır ehlidir. Allahü Teala sabredenlerle beraberdir. Belaya sabır değil hakkı ikame ederken karşılaşacağınız sorunlar karşısında Hak’tan sapmamak. Sabır insanı yolda tutan şeydir. En kıymetli ve bizim en az bildiğimiz şey sabır. Allah’ın da insana hastalıkla, imtihanla öğretmeye çalıştığı şey sabır. Sabreden adam hakkı her şart altında müdafaa eder, kimseden korkmayan ve kendi de güzelleşendir. Bu insanların özelliği o. Şunun bunun için, menfaat için hırçınlık yapmayan hak için hırçınlık yapan adamlar” diye konuştu. Barkçin sözlerine şöyle devam etti: “Hakka talip olan her zaman galip olur. Neye talip olduğuna dikkat et. Ne iş yaparsak yolumuzu doğru seçmemiz lazım. Bilsek de bilmesek de bu gibi insanlardaki ahlak ışıltıları nebevi ahlaktan gelen şeylerdir. Toplumumuzda, okuyan okumayan herkeste bu vardı ancak ne yazık ki kaybettik.”