Zeytinburnu Kültür Sanat Etkinlik Takvimi: 17-23 Ocak 2022
Zeytinburnu Kültür Sanat’ta yine kültür hayatımızda önemli başlıkların açılacağı bir hafta bizleri bekliyor. Sezon boyunca düzenli olarak devam eden söyleşi ve seminerlerin yanı sıra, Zeytinburnu Kültür Sanat, sergi, sinema, tiyatro, çocuk tiyatrosu ve konser kategorilerinde de nitelikli sanatçı ve eserleri, sanatseverlerle buluşturmaya devam ediyor.
SİNEMA: Orman Çetesi
Gösterim Tarihleri: 17-18-19-20 Ocak
Gösterim Saatleri: 13.30-16.00-19.00
Bir kaplan tarafından yetiştirilen penguen Maurice, penguenden çok kaplan gibi davranır. Kaplandan aldığı eğitimle Kung Fu ustası haline gelen Maurice, daha önce annesinin yaptığı gibi ormanın adaletle yönetilmesi gerektiğini düşünür. Bu arada Koala Igor, Babun bebekleriyle birlikte ormanı yok etmeyi planlar. Maurice ve ormanda yaşayan diğer hayvanlara da ormanı koruma görevi düşer.
SÖYLEŞİ: 100 Yüze İmza ve Söyleşi
18 Ocak Salı // 19.00
Sunan: Samed Karagöz
Konuk: Mustafa Kara
Zeytinburnu Kültür Sanat, sizleri Türkiye’nin en önemli şair ve yazarlarıyla buluşturmaya devam ediyor. “100 Yüze İmza ve Söyleşi” programının ocak ayındaki konuğu yazar Prof. Dr. Mustafa Kara olacak. Yazarın, Anadolu Erenlerinden Hacı Bektaş Veli ve Bektaşilik isimli kitabından hareketle gerçekleştirilecek söyleşiye davetlisiniz.
SÖYLEŞİ: Kent ve Mekân Konuşmaları
19 Ocak Çarşamba // 19.00
Sunan: Doç. Dr. Murat Şentürk
Konuk: Prof. Dr. Gülden Erkut
Gün geçtikçe daha fazla sorunla gündeme gelen kenti ve kentteki gündelik hayatı düşünmeye, anlamaya, yaşamaya ve hissetmeye ihtiyaç duyduğumuz aşikâr. “Kent ve Mekân Konuşmaları” söyleşisi, kentsel yaşamın doğasını, kentsel toplumu, mimariyi, mekânı, gündelik hayatı, kırkent etkileşimlerini vb. birçok konuyu tarihsel ve toplumsal bir perspektifle ele almayı hedefliyor. Doç. Dr. Murat Şentürk’ün sunduğu, kent üzerine araştıran, yazan, düşünen, üreten değerli konuklarla kentte yaşamın konuşulduğu söyleşinin ocak ayı konuğu Prof. Dr. Gülden Erkut olacak.
SERGİ: "FORMREFORM" İsmet Yedikardeş Retrospektif Sergisi
Açılış Tarihi: 20 Ocak Perşembe // 19.00
Yer: Kazlıçeşme Sanat
Sergi Süresi: 20 Ocak-6 Mart 2022
Küratör: Mehmet Lütfi Şen
Form ve Reform
Yaratıcı bir insanın sanata adanmış ömrü, mensup olduğu medeniyetin ve insanlığın geleceğine ışık tutar. Sanatçılar, coğrafyalarının üst değerleridir. Gerçek sanat eseri etkisini ve kalıcılığını, sonraki zamanlara taşındıkça gösterir. Anadolu’da neşet etmiş kadim medeniyetlerin neredeyse hepsinde toprakla insan ilişkisi başat bir nirengi noktasıdır. Özellikle Selçuklu ve devamında Osmanlı Medeniyetinde “biz insanı kuru balçıktan yarattık” ayeti gereği hayatın en temel referansı; topraktan gelme, toprağa dönme yani hayatla ölümün iç içeliğidir. Bu felsefe Ahlat’ta İstanbul’a uzanan şehirlerde, toprağa verilen insanların üç boyutlu anıtlarında ifadesini bulur. Yaşam toprakla nasıl teşekkül ettiyse beraberinde gelişen pek çok üretim nesnesinin de ana öznesi yine topraktır. Çömlekçiler, su ve toprağı karıştırarak ilk çanaklarını; ustalar, su ve toprağı karıştırarak tuğlalarını; sanatçılar, su ve toprağı karıştırarak ilk eserlerini yapmışlardır. Şüphesiz çamura şekil verme bu yanıyla insanın öğrendiği ilk sanatlardandır.
Sanatçı İsmet Yedikardeş’e ve eserlerine bakarken üst paragraftaki perspektifi kılavuz edinmenin doğru olacağı düşünüyorum. Plastik sanatlar alanında seramik, heykel, resim başta olmak üzere sayısız eseri bulunan sanatçının çalışmalarında ana eksenlerinden biri, insanlığın duvarlara çizdiği ilk mağara resimlerinden yola çıkarak yarattığı çağdaş yorumlardır. Bu ana eksen; ilk etapta seramik çalışmalarını daha sonra da resimlerinin çerçevesini belirliyor. Yedikardeş’in toprakla ilişkisi çocuk yaşlarda, babasının çömlekhânesinde başlıyor. Burada edindiği engin tecrübe ve pratiklik, kendi sanat yaşamında öncü bir rol oynuyor. Çocukluk döneminde çamurla kurduğu kadim ilişkiyi zanaattan sanata taşıyan, okuduğu destanları çağdaş seramik heykellere dönüştüren bir sanatçıdır İsmet Yedikardeş. Bu durum, üniversite yıllarında Almanya Stuttgart Akademisinde aldığı ve birincilikle bitirdiği seramik heykel eğitimi ile bir üst seviyeye ulaşıyor. Yedikardeş, farklı uğraş alanlarını vücuda getirdiği sanat eserleri ile ilişkilendirebilen güçlü bir yöne sahip. Öyle ki deri üzerine yaptığı çalışmalar onun resminin omurgasını oluşturuyor. Yedikardeş’in yol haritasını, Malik Aksel’in deyimiyle “Muhiti iyi tanımak” yani içinden geldiği medeniyeti yeniden yorumlaması ve geleceğe taşıma gayreti çiziyor. Bu sanat yolunun tabii sonucu; bir vefa örneği olarak Mardin şehir resimleri ve Sultanlar serisinde tamamlanıyor.
Yedikardeş Retrospektifi hazırlıklarına iki yıl önce başladık. FORMREFORM kapsamında sanatseverler, sanatçının daha önce hiç sergilenmemiş art serilerini ve Almanya dönemini de kapsayan ilk eserlerini görme imkânı bulacaklar. Pandemi şartları sebebiyle sergi hazırlıklarının meşakkatli bir mesai süreci oldu. Buna rağmen dostum İsmet Yedikardeş ile çalışmalara devam ederek sergiyi ve bu retrospektif katalogu hazırladık, kendisine müteşekkirim. Ayrıca Yedikardeş’in sanatını kavramamızda bize rehber olan yazılarıyla kataloga katkı sağlayan Prof. Dr. Metin Sözen hocamızı ve artık fiziken aramızda olmayan Prof. Dr. Kaya Özsezgin’i saygıyla anmak istiyorum. Yedikardeş’in retrospektif sergisi için kaleme aldığı, sanat geçmişine dair pek çok detayı içeren kritik yazısı için sevgili Samed Karagöz’e, projenin sanat dünyasıyla buluşmasının imkânlarını oluşturan Sayın Ömer Arısoy’a ve emeği geçen tüm dostlarıma gönülden teşekkür ederim.
Mehmet Lütfi Şen
Küratör
***
İsmet Yedikardeş Hakkında
1947'de Mardin'de doğan İsmet Yedikardeş ilk, orta ve lise eğitimini Mardin'de tamamladı. İlk olarak Sakarya İlköğretim Okuluna kaydoldu. İsmet Yedikardeş'in doğuştan gelen resim yeteneğini buradaki ilkokul öğretmeni keşfetti. Yaptığı bir sonbahar resmine hayran olan ilkokul öğretmeni ona "Sen ressam olacaksın" diyerek isabetli ve teşvik edici bir öngörüde bulunmuş oldu. İlkokuldan itibaren baba mesleği olan çömlek atölyesinde öğrenim hayatı boyunca çalışarak ileride zirveye çıkacak olan seramik-heykel kabiliyetini geliştirdi.
Çocukluğundan beri tarih ve arkeolojiye meraklı olan Yedikardeş, çalıştığı çömlek atölyesinde tarih kitaplarında gördüğü eski heykel ve figürleri çalıştı. Bu çalışmaları, onun tarih öncesi döneme olan ilgisini arttırdı. Resim, heykel, çömlek ve tiyatroyla iç içe geçen ilk, orta ve lise eğitiminden sonra İstanbul'da okumak isteyen ve İ.Ü. Arkeoloji bölümüne giren Yedikardeş, dönemin siyasi istikrarsızlık ve öğrenci olayları nedeniyle ancak bir süre okula devam edebildi. Ardından Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisindeki bir Alman hocanın tavsiyesi ile Almanya'ya gitmeye karar verdi. 1972’de Stuttgart Güzel Sanatlar Akademisine, Prof. U. Gunther'in başkanı olduğu Seramik ve Heykel Bölümüne girdi. Bu bölümü 1977'de bitirdi. Almanya'daki eğitimi süresince seramik, resim, heykel çalışmalarına aralıksız devam etti. Almanya'daki çalışmalarını 5 karma ve 4 kişisel sergiyle sanatseverlerle paylaştı.
İlk insanların mağara resimlerinden esinlendiği çalışmalar ve Almanya'da sergilediği seramik eserler bu dönemin ürünleridir. 1979’da 2. İstanbul Sanat Bayramı kapsamında İstanbul Resim ve Heykel Müzesinde Alman sanatçılarla birlikte karma bir sergiye katıldı. Çeşitli konulardaki resim ve seramik çalışmalarının yanı sıra on yıldır Mardin kent dokusunu ve Mardin kültürünü merkez alan resim çalışmaları ile Mardin mimarisini, taş işleme sanatını, kent doku ve kültürünü sanatı aracılığı ile özellikle genç nesillere tanıtmaya çalışan Yedikardeş, evrensel düzeyde Mardin'e dikkat ve ilgi çekmeye çalışmaktadır. Resimlerinde özellikle son elli yılda yaşanan kültür erozyonundan payını alan Mardin'i, mevcut haliyle değil, bozulmadan önceki asli halini dikkate alarak kendine özgü tasavvur ve sanat gücüyle tuvale aktaran İsmet Yedikardeş, özelde Mardin'e, genelde ülkemize ve evrensel düzeyde de dünya kültürüne olan borcunu ödemektedir. Bugüne kadar Almanya’dan ABD’ye birçok ülkede çalıştaylar, karma sergiler ve kişisel sergiler açan sanatçı, çalışmalarını İstanbul’da kendi atölyesinde sürdürmektedir.
SİNEMA: Kirpi Latte ve Büyülü Taş
Gösterim Tarihleri: 21-22-23 Ocak
Gösterim Saatleri: 13.30-16.00-19.00
Prenses olan Latte, meraklı olduğu kadar sevimli ve yaramaz bir kirpidir. Hiçbir şeyden korkmayan Latte, bu yüzden başını sürekli derde sokar. Bir gün Latte ve dostları ciddi bir sorunla karşı karşıya kalır. Yaşadıkları yerde kuraklık baş gösterir ve su kuyusu neredeyse kurumak üzeredir. Kuyunun yeniden dolabilmesi için de ormanda bulunan büyülü su taşının getirilmesi gerekir. Latte, yaşadıkları yeri korumak için en yakın arkadaşı Sincap ile birlikte ormana gitmeye karar verir. Büyülü taşı bulmak için yola koyulan Latte ve Sincap kendilerini büyük bir maceranın içinde bulur.
SEMPOZYUM: Ahmet Hamdi Tanpınar Sempozyumu
Açılış: 21 Ocak Cuma // 14.30
Sempozyum Tarihi: 21-22 Ocak
Türkiye’nin çeşitli yerlerinden akademisyenler ve araştırmacıların katılacağı sempozyumda, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yaşam öyküsü, ilmi kişiliği, entelektüel birikimi, eserleri; edebiyat, sanat, mimarlık gibi çeşitli veçhelerden sunulacak. Sempozyum boyunca akademi ve entelektüel dünyamızdan 28 kıymetli isim, Ahmet Hamdi Tanpınar'a dair duygu ve düşüncelerini, onun sosyal, entelektüel ve akademik fikirlerini altı oturumda dile getirecek.
21 Ocak Cuma günü, saat 14.30’da sempozyumun açılışı yapılacak. Saat 15.00’te başlayacak açılış oturumu Prof. Dr. M. Fatih Andı'nın başkanlığında gerçekleşecek. Oturum konuşmacıları Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, Dr. M. Kayahan Özgül, Prof. Dr. Uğur Tanyeli, Doç. Dr. Turgay Anar; Tanpınar'ın çevresiyle olan ilişkilerini, edebiyat tarihi üzerine olan bakış açısını, şehir kültürü hakkındaki fikirlerini değerlendirecekler. Sempozyumun ikinci oturumunda Beşir Ayvazoğlu araştırmacıları yönlendirmek üzere oturum başkanlığı görevini üstlenecek. Tanpınar'ın öykülerini ve romanlarını nasıl kurguladığı, kahramanlarını yerleştirdiği mekân ve zaman varoluşçuluk ile birlikte dile gelecek. Bu hususları; Prof. Dr. Abdullah Harmancı, Prof. Dr. Seval Şahin, Prof. Dr. Ahmet Sarı ve Muhammet Salman gündeme getirecekler.
Sempozyumun ikinci günü 22 Ocak Cumartesi’de dört oturum gerçekleşecek. Doç. Dr. Turgay Anar’ın başkanlık yapacağı saat 10.00'da başlayacak üçüncü oturumda; Prof. Dr. Hamdi Genç, Prof. Dr. Ali Utku, Ömer Hatunoğlu ve İbrahim Öztürkçü; Tanpınar'ın iktisat, oksidentalizm, kültürel bellek ve iç insan üzerine değerlendirmelerini içeren sunumlar yapacaklar. Dr. Çimen Günay Erkol'un başkanlık yapacağı dördüncü oturumda Tanpınar'ın eserleri, eserlerindeki kadına olan bakış açısı ile toprak, bitkiler ve kökler hakkındaki fikirleri değerlendirilecek. Prof. Dr. Halim Kara, Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk, Dr. Zeynep Kevser Şerefoğlu Danış, Doç. Dr. Fatih Altuğ tebliğlerini sunmak üzere bu oturumda yer alacak.
Sempozyumun beşinci oturumunda Tanpınar, musiki anlayışı, hakkında çıkan yeni arşiv bilgileri, Türk romanı hakkındaki fikirleri ve klasik şiir eleştirisi bağlamlarında değerlendirilecek. Dr. Zeynep Kevser Şerefoğlu Danış'ın başkanlığında gerçekleşecek bu oturumda, Prof. Dr. Cem Behar, Prof. Dr. Handan İnci, Prof. Dr. Mehmet Narlı, Doç. Dr. Berat Açıl söz alacak. Son oturum Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu'nun başkanlığında, Ömer Erdem, Hayriye Ünal, Habil Sağlam ve Prof. Dr. Ertan Örgen'in katılımlarıyla yapılacak. Tebliğciler, Tanpınar'ın şiiri ve poetik anlayışı ile şiirlerinde geçen temalar üzerinde duracaklardır.
NAĞMEDAR: Anadolu’dan Türkü Esintileri
15 Ocak Cumartesi // 14.30
Zeytinburnu'nda, geleneksel Türk müziği icracıları ve sevenlerinin düzenli olarak bir araya geldikleri Nağmedar, bu hafta da özel bir dinleti ile müzikseverleri davet ediyor. “Anadolu’dan Türkü Esintileri” konserini icra edecek sanatçıların isimleri ise şu şekilde: solist Hakan Yaşar, bağlamada Emre Akbaş, kavalda Burak Çağatay Didin.
ÇOCUK TİYATROSU: Kırmızı Başlıklı Kız
Gösterim Tarihi: 23 Ocak Pazar
Gösterim Saatleri: 13.00- 15.00
Kırmızı Başlıklı Kız’ın annesi, hasta olduğu için ninesine bir yemek sepeti hazırlar ve kızından bu sepeti ona götürmesini ister. Kırmızı Başlıklı Kız yolda ninesinin kuşu ve kedisi ile karşılaşır. Kedi’den ninesine kendisi için yemek getirmekte olduğunu söylemesini ister. Kırmızı Başlıklı Kız ve minik kuş, yolda koyun ve tilki ile karşılaşır. Kurt tarafından gizlice takip edildiğinin farkında olmayan Kız, diğer arkadaşlarıyla oyuna dalar ve sepetini maymuna kaptırır. Aslında iyi niyetli olmayan Kurt durumu fırsat bilerek, Kırmızı Başlıklı Kız’ın güvenini kazanmak için yardım eder.
SERGİ: “Açık Yüz” Müslüm Teke Resim Sergisi
Sergi Süresi: 24 Aralık 2021-13 Şubat 2022
Küratör: Mehmet Lütfi Şen
Gizlenen Gerçeklikte Açılan Yüz
Bir sanat eseriyle ilişki kurmanın tek yolu kendimiz olmaktır. Yaşadığımız kapitalizm döneminde üretim ve tüketim kitlesine indirgenmiş bireylerin bu tanımlamayı aşabilecekleri ve kendileri olabilecekleri kestirme yol sanatın yaratıcılığına katılmalarıdır. Gerçek sanat eseri biriciktir, yenidir, daha önce tanığı olmadığımız bir deneyimdir. Sanatla kurulacak ilişki bizi kitle olmaktan birey olmaya, kısaca kendimiz olmaya götürür. Nasıl her gerçek sanat eseri biricikse, bu eserle kurulacak sanat ilişkisi de biriciktir. Bu yaklaşım bütün sanatlar için geçerlidir bence. Bu temayı resim sanatı özelinde düşünürsek ressamın ortaya koyduğu her bir eser özgün ve çağdaş olması kadar, sanatçının bütün eserlerinin de özgün bir ortak paydada buluşması çok değerlidir. Çünkü bu ortak payda zamanla eser özgünlüğünü ressamın özgünlüğüne taşıyan bir işleve dönüşür.
Sizlerle buluşturmaktan heyecan duyduğum “Açık Yüz” projesi resmin başlangıç zamanlarından günümüze vazgeçilemez teması portrelerden oluşuyor. Ressamların zanaat yaptığı yevmiye ile çalıştı yüzyıllardan bugüne her zaman portre var. Her ressamın yolu bir yerde portreden geçiyor aynı zamanda. Bu başat alanda var olmak, özgün olmak, çağdaş bir sanatçı olarak yer tutmak oldukça zordur. Ressam Müslüm Teke’nin portreleriyle karşılaştığımda ötelediği günlük geçeklikte açık edilen çağdaş insan yüzleri beni etkiledi. Projenin ismi “Açık Yüz” buradan doğdu. Müslüm birçok ressamın yaptığı portre resme hiç kimsenin yapmadığı bir biçimde can veriyor. Bu sürreal tattan günümüz insanın reeli peydahlanıyor bir anda. Konunun sonrasını Ressam Dostum Kadir Ablak’ın adeta bir manifesto gibi kaleme aldığı kritik yazısı bırakmak istiyorum.
Ben bu küratör sunumuna sığmayacak yazıyı noktalarken birlikte çalıştığım Ressam Müslüm Teke’ye, Cadde 160’dan Fatih Doğan Ateş’e, andığım harika yazı için Kadir Ablak’a, projenin hayata geçmesini sağlayan Başkanımız Ömer Arısoy’a ve emeği geçen dostlarıma içtenlikle teşekkür ederim.
Mehmet Lütfi Şen
Özgeçmiş
Müslüm Teke
Ressam Müslüm Teke, 1974 Gaziantep’te doğar. Lisans eğitimini Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Ana Sanat Dalında 1999 yılında tamamlar. 2005’te Gaziantep Güzel Sanatlar Lisesine atanır. 2013’te Adana’da çalışmaya başlar. 2021’de İstanbul'a yerleşen ressam, çalışmalarını atölyesinde sürdürmektedir. Yurt içi ve yurt dışında pek çok sergiye katılan sanatçı ödül de almıştır.