İstanbul kaotik bir durum arzediyor
“Bir medeniyet tasavvuru en güzel, en yalın ve bütüncül haliyle şehrin yapılanmasında ve şehirlinin hayatında, evrenlerinde görülür.” diyen Prof. Sadeettin Ökten, Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezinde gerçekleşen Şehir ve Medeniyet Semineri’nde şehri oluşturan ölçülerde bir karmaşıklık olduğu için İstanbul’un kaotik bir durum arzettiğini söyledi.
Prof. Dr. Sadettin Ökten, Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezinde devam eden Şehir ve Medeniyet başlıklı seminer dizisinde 20 Mart Pazartesi akşamı şehri ve şehirliyi oluşturan medeniyet tasavvurundan sözetti. “Şehirde maddi yapı ve şehirli var. Şehir dediğimiz zaman sadece oradaki maddi hayatı değil şehirlileri de kastediyoruz. Bu anlamda şehirliye baktığımız zaman gerek maddi yapı gerek şehirli eylemlerinde bir kurgu olduğunu, bunların gelişigüzel oluşmadığını görüyoruz.” diye konuşan Prof. Ökten, Türkiye'de şehirlerin bu aralar biraz kaotik gittiğini ama yurtdışında başka şehirlere baktığımız zaman orada bir kurgu olduğunu, caddeleri, sokağı, binalarıyla birbirini bütünleyen bir şehir yapısı kurulduğunu söyledi. “Gerek şehrin oluşumu gerek şehirli eylemleri bir bilinç eseri ortaya çıkmıştır. İnsanın bir şeyi tercih etmesi için bir gerekçesi olması lazım. Bu tercihi yönlendiren bir ölçünün, terazinin, değerler sisteminin bulunması gerekiyor. Maalesef bugün özellikle İstanbul şehrin fiziksel yapısı ve şehirli eylemleri itibariyle kaotik bir durum arzediyor. Çünkü tercih ve eylemi oluştururken arkadaki ölçüde biraz karmaşık bir durum sözkonusu.” diyen Prof. Ökten, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Medeniyet tarihini inceleyen disiplin şehir tarihi üzerinden başlar. Çünkü medeniyetler şehirlerde kurulmuştur. Bir medeniyet tasavvuru en güzel, en yalın ve bütüncül haliyle şehrin yapılanmasında ve şehirlinin hayatında, evrenlerinde görülür. Medeniyet şehirde kendisini gösterir. Benim yetiştiğim 40'ların sonu 1970'lere kadar gelen İstanbul, tarihi yarımada, surların içinde kalan kısım idi. 1970'lerin başına kadar kendini hissettiren o kurgu meğer çok ciddi bir kurguymuş orada kaos yokmuş. Mühim olan hayatın içerisinde bir tenakuz, çelişki var mı, şehrin maddi yapılanması ve şehirli eylemleri bir nizam, bir ahenk içerisinde oluşuyor mu buna bakmamız lazım. Bu tamamlayıcılığı, çelişkisizliği ortaya koyan unsur da medeniyet tasavvurudur.” HAYATİ SORULARIN CEVABI MEDENİYET TASAVVURUNDA Medeniyet tasavvurunu anlamak için bireye bakmak gerektiğine dikkat çeken Prof. Ökten, bireyin akıl, içgüdü, duygu ve vicdan gibi donanımlarını eğiterek şehirli olacağını söyledi. Ökten, her bireyde tüm bu özellikleri yöneten bir inanç sisteminin de kendini ait hissettiği medeniyet tasavvuru çerçevesinde şekillendiğini hatırlatan Prof. Ökten, “Bireyin birtakım evrensel soruları vardır; bu varlık aleminde benim yerim ne? Hayatımın gayesi ne? sorularını sorar. Hayatına anlam katmak ister. Bu anlamı içgüdüde, akılda, vicdanda, duyguda bulamaz. Ona birisinin o anlamı söylemesi lazım. Onun da bu anlama inanıp akıl, vicdan, duygular gibi donanımlarını bu anlamı gerçekleştirmek için kullanması gerekiyor. Bunu da medeniyet tasavvuru bize söylüyor.” şeklinde konuştu. “Medeniyet tasavvurunun birinci öğesi değerler ikinci öğesi eylemlerdir. Değerler bize belli bir davranış biçimi emreder ve belli bir davranış biçimini yasaklar. Değerler sistemi içinde çelişki barındırmaz ve birbirini tamamlar. Eğer siz değerler sistemine göre davranırsanız bütün davranışlarınızda bir tutarlılık görülür. Değerler sisteminin hayata yansıması, bütün aksiyonlarımız, bütün eylemlerimiz, üretimlerimiz kültür adına olur. Kültür; medeniyet tasavvurunun dışa yansıması ve bütün eylemlerimizin toplamıdır.” diyen Ökten, konuşmasına şöyle devam etti: “Her medeniyet tasavvuru benim müntesibim olan insan benim emrettiğim şeyi yapıyor mu diye bir sistem getirir. Bu sistem bütün medeniyet tasavvurlarında ahlak ve hukuktur. İslam medeniyet tasavvurunun da modernist medeniyet tasavvurunun da kendine göre bir ahlakı ve hukuku vardır. Ahlak bütün eylemlerimizi kontrol eder. Cezası kınamadır. İnsan kendi kendisini kınar veya toplum onu kınar. Hukuk daha dar bir alanı kapsar ama müeyyidesi can acıtıcıdır. Medeniyet tasavvuru üç ana başlıktan oluşur; değerler sistemi, bu değerler sistemine göre davranışlar ve bunu kontrol için ahlak ve hukuk sistemi. Medeniyet tasavvurunun değerler sisteminin mutlaka hayata geçmesi gerekir. Hayata geçmeyen bir medeniyet tasavvurunun değerler sistemi sadece bilgi olarak kalır yaşamaz. Bu davranışlar olgun sonuç verirse geri döner değerler sistemini güçlendirir. Değerler sistemine olan toplumsal güven artar. Değerler sistemi giderek zenginleşir.”