SERDAR TUNCER'LE ZEYTİNBURNU'NDA RAMAZAN PROGRAMINA HAYATİ İNANÇ KONUK OLDU
Serdar Tuncer’le Zeytinburnu’nda Ramazan programının yedinci konuğu Hayati İnanç oldu. 14 Nisan Cuma akşamı gerçekleşen programda Tuncer, Hayati İnanç ile Ramazan ve özellikle Kadir gecesi üzerine bir sohbet gerçekleştirdi.
Programın açılışını programın sunucusu Serdar Tuncer yaptı. Kısaca Kadir gecesi hakkında konuşan Tuncer, konuşmasının ardından sahneye Hayati İnanç’ı davet etti.
İNSAN ÖMRÜ BOYUNCA BUNA ŞÜKRETSE AZ GELİR
Serdar Tuncer’in sunuş konuşmasının ardından sahneye alkışlar eşliğinde gecenin konuğu Hayati İnanç çıktı. Kadir gecesi ve Ramazan üzerine konuşmayla başlayan söyleşide Hayat İnanç, imanın da bir ihsan olduğunu ve şükredilmesi gerektiğini şu sözlerle anlattı: “Sana iman nasip oldu. Sen bunun kıymetini bilmezsen artık ne demeli ya. Yani çok mu kabiliyetlisin de öyle oldu? Hayır. İhsan edildi. Allah-ü Teala ihsan etti. Kabul edilenler sebepsiz kabul edilir. Sen kavuştuğun ihsanı, büyük nimeti kavra da onun şükrü adamın aklını başından alır. İnsan ömrü boyunca buna şükretse az gelir valla.” Hayati İnanç, Serdar Tuncer’in “İmana şükür nasıl olur?” sorusuna ise şu sözlerle cevap verdi: “Vallahi bugüne kadar rastladığım imana şükür için iki şey tavsiye ediliyor: Bir, müminleri sevmek. Mümin olanı sevmek. Kusurludur, kabahatlidir, ayarsızdır olur ya, efendim, patavatsızdır… Ama imanı sebebiyle onu sevmek imanın şükrü için elzem. E tabii küfrü sevmemek… Yani bunun orijinal adlandırması ‘hubb-u fillah, buğz-u fillah.’ Allah için sevmek, Allah için sevmemek. Allah-ü Teala’nın sevdiklerini sevmek, sevmediklerini sevmemek. Birinci şart bu. Bir diğeri de Ehl-i Beyt’i çok sevmek. Efendimiz (a.s.) buna işaret ettiler.”
GÜZELLİKLERİ İNSAN KENDİNDEN BİLMEMELİ
Konuşmasında Abdülkadir Geylani Hazretleri’nden bir menkıbeye de yer veren Hayati İnanç, “Güzellikleri insan kendinden bilmemeli. Asla sahiplenmemeli. Emanet olduğunu bilmeli. İlmin varsa emanet, amelin varsa emanet. Neyin var yahu? Ne güzel bir menkıbeyi bir dostum geçen bana anlattı. İyi de etti yani. Hem bana ikaz hem dostlarımıza hatırlatmak üzere, Abdülkadir Geylani Hazretleri bir sarhoşla karşılaşıyor. Sarhoş, ayakta duramıyor. Tiksinç bir vaziyette. Bir tarafta evliyanın serdarı Abdülkadir Geylani Hazretleri, karşısında da selam verse alınmaz bir adam. Yani öyle sallanıyor, dut gibi sallanıyor. Fakat hâl diliyle konuşma var ya kelime kullanılmadan anlaşıyorlar. Sarhoş bir şey soruyor, evet diyor. İkinci bir soru soruyor, evet, üçüncü soruyor, evet diyor ama yere düşüyor Abdülkadir Geylani. Yere kapaklanıyor. Soruyorlar ne oldu, aranızda ne geçti diye. ‘İlk sorusu şu oldu, dedi ki bana, Ey Abdülkadir, Allah beni affetmeye kadir midir? Evet dedim. İkinci soru, Beni senin yerine koymaya kadir midir? Evet dedim. Üçüncü soru, Seni benim yerime koymaya kadir midir? Evet dedim dayanamadı, düştüm.’ diyor. Yani Allah beni öyle yapabilir, yapmadıysa bu benden değil, diyor. Yani veren O, sahiplenemezsin.” sözlerini söyledi.
Programın sonunda sahneye seyirciler arasında bulunan Prof. Dr. Halit Yerebakan çıktı. Yerebakan’ın selam konuşmasının ardından program son buldu.