Prof. Teoman Duralı: Medeniyet, şehirleşmiş kültür demektir
Dört yıldır Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezinde devam eden Medeniyet Tarihi seminerleri tamamlandı. Prof. Teoman Duralı, son oturumda kültür ve medeniyetin öneminden sözederek “Her kültür bir medeniyete mensup değildir. Ama her medeniyet kültür üzerinde yükselir. Altyapı kültürdür üst yapı medeniyettir.” dedi.
Prof. Teoman Duralı, Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezinde dört yıldır devam ettirdiği Medeniyet Tarihi seminerlerini bu ay nihayete erdirdi. Türkiye’nin en önemli felsefecilerinden olan Prof. Duralı, Avrupa medeniyetlerinin kökenlerini anlattığı derslerinin sonuncusunda şehir devleti ve imparatorluk devlet yapılarından sözetti. “İki çeşit devletten bahsedebiliriz. Biri küçük şehir devleti, kelt. Bir de İmparatorluk devleti vardır. İmparatorluk devletlerini çoğunlukla Asya’da gördük. En şaşalısı Doğu Asya’da Çin, Batı Asya’da Asur ve Pers İmparatorlukları bu devlet yapısının ilk ana örnekleridir. Bunların içinde bir üçüncü çeşit daha var. Türklere mahsus göçerlerin devletleri. Bu çok ilgi çekici bir şey. Devlet dediğiniz yapı yerleşik toplumlara mahsustur. Yerleşik toplumda şehirleşme başta gelen etkendir devletin inşası için.” diye konuşan Prof. Teoman Duralı, sözlerine şöyle devam etti: “Şehirleşme, şehirlilik her medeniyette karşımıza çıkmaktadır. Öncelikle ve özellikle Avrasya medeniyetlerinde şehirleşme çok önemli bir etmendir. İstisna Hunlarla başlayan Türk kavmine mensup devletlerde bu bir devlettir ama yerleşik bir düzen yoktur. Hareket halinde. Ve bu hareket halindeki devlet toplumuna ordu denilmiştir. Asker bu toplumun taşıyıcısıdır. Bütün medeniyetlerde gördüğümüz açık bir olay var o da sivilliktir. Askerlik dışı işlerin öne çıkışı sözkonusu. Bir tek Türk devletlerinde asker olma ana uğraşı alanıdır ve bu bütün medeniyet değiştirmelerine rağmen Türklerde Cumhuriyetin kuruluşuna kadar sürmüş bir gelenektir. Osmanlıda da taşıyıcı sütun askerliktir. Askerlik dışında iş görüyor mu görüyor. Marangozluğu vardır, rençberliği, çobanlığı vardır. Ama arka planda hep askerdir. Halbuki medeniyet toplumlarında askerlik bir meslektir. Roma’da, Atina’da, Çin’de, Hint’te, Yeniçağ Avrupa medeniyetinde askerlik bir meslek koludur. Napolyon’dan itibaren seferberlik ilan edildiğinde bütün vatandaşlar askere çağrılırlar. Ama onların işi savaşmak değildir. Geçici bir süre için askere alınırlar. Türklerdeki askerlik böyle değil. Türklerin dışında bir devlet daha var ama onlar göçebe değil Ispartalılar. Yunanistan’ın Ispartalılar’ı.” “MEDENİYETSİZ YAŞANABİLİR AMA KÜLTÜRSÜZ YAŞANAMAZ” Roma’nın çöküşüyle eski çağ medeniyetinin bittiğini anlatan Prof. Duralı, insanlığın geçirdiği büyük dönüşüm ve kaynağını ise şu sözlerle özetledi: “Eski çağı bitiren insanlık tarihinde yepyeni bir olay var. Vahdet vahiy dininin ortaya çıkması. Bunun ilki Yahudiliktir. Vahdet vahiy dininin en önemli yönlerinden biri tarihte ilk defa insanlık bilincini ortaya çıkarmasıdır. Yahudiliğin ortaya çıkışına kadar insanlık fikri yoktu. İnsanlık bizim teşkil ettiğimiz kandaş insanların topluluğundan ibaretti. Devlet kuran insanlar kandaşlık ilişkisini bir yana bırakmışlardır. Farklı soylardan gelen insanlar şehir dediğimiz yerleşim yerinde kendilerini bulmaya başlamışlardır. Şehirleşmeyle birlikte ve şehirden ortaya çıkan devlet yapısıyla biyolojik değil sosyolojik toplum yapısıyla karşılaşıyoruz. Medeniyet şehirleşmiş kültür demektir.” Bu noktada kültür ve medeniyet ayrımına işaret eden Prof. Duralı, “Kültürle medeniyet anlamdaş değildir. Kültür ayrı bir tarife sahiptir. Medeniyet ayrı bir şeydir. İnsanın olduğu her mıntıka, her ortam kültürdür. Kültürsüz insan mümkün değildir. Kültür ortamında soluk alıp veriyoruz. Başka türlü yaşayamayız. Medeniyet kültürün belli bir basamağıdır. Medeniyet ile kültür anlamdaş değildir. Medeniyetsiz yaşanabilir insan olarak ama kültürsüz yaşanamaz. Her kültür bir medeniyete mensup değildir. Ama her medeniyet kültür üzerinde yükselir. Altyapı kültürdür üst yapı medeniyettir. Medeniyeti kültürler federasyonu olarak da görebiliriz. Belli, benzeşen kültürlerin oluşturduğu bir üst topluluk durumundadır. Kültürler oldum olası üç payandaya dayanır. Dil, din, zanaat. Bu üç sütun vazgeçilmezdir.” dedi.