100 YÜZE İMZA VE SÖYLEŞİ PROGRAMININ HAZİRAN KONUĞU ÖYKÜCÜ VE ELEŞTİRMEN NECİP TOSUN OLDU
13 Haziran’da ZKS’de gerçekleşen 100 Yüze İmza ve Söyleşi programına, öykücü ve eleştirmen Necip Tosun konuk oldu. Aykut Ertuğrul’un sunduğu söyleşi programında; Necip Tosun’un Öykü Terimleri Sözlüğü isimli son kitabı üzerinden bir konuşma gerçekleşti.
Aykut Ertuğrul’un sunduğu programda Türk öykücülüğünün önemli isimlerinden Necip Tosun ile Öykü Terimleri Sözlüğü isimli son kitabı ve genel olarak edebiyat, yazarlık ve özellikle öykü yazarlığı hakkında konuşuldu.
EDEBİYAT HER ŞEY DEĞİLSE HİÇBİR ŞEYDİR
Söyleşinin başında Necip Tosun yazarlık kariyerinin gelişimi ile ilgili şunları söyledi: “Buradan kendi hayatıma baktığımda gerçekten edebiyata adanmış bir ömür gibi geliyor. Orada bir efkar yok. Ben kendim Sayıştay’da çalışıyorum, Sayıştay denetçisiyim. Bu otuz yıl süresince bürokraside pek çok şey yapmam teklif edildi, ben hepsine direnç gösterdim. Edebiyatı hayatımın merkezine koymayı planlamıştım. Yine çok erken bir dönemde bir kitap okumuştum, Sarte’ın ‘Edebiyat Nedir’ diye bir kitap. Onu altını çize çize okumuştum. Orada Sartre’ın bir sözü vardı, diyordu ki; ‘Edebiyat her şey değilse hiçbir şeydir.’ Yani bir insanın edebiyata hayatını adadığında ancak onun güzelliklerini sana açacağını ima ediyordu Sartre. Ben de edebiyatı hayatımın merkezine koydum. Ne bürokratik ilerleme ne akademik kariyer ne farklı bir şey… Sadece, dedim, edebiyat olacak hayatımda ve edebiyat dışında hayatımın şeylerini engelleyeceğim. Birkaç yazardan da şunu okumuştum; edebiyatçı, gündelik hayatla, uğraşla zamanını geçirenlerden çok, büyük edebiyatçılar, bir çilekeş yazar hayatıyla başarılı olabileceklerini söylüyorlardı. Ben de kendimi böyle bir adanmışlık içerisinde edebiyata adadım diyebilirim.”
KENDİ ÖYKÜME ALAN AÇMAK İÇİN BU KİTAPLARI YAZIYORUM
Necip Tosun, öykücü olmasının yanında öykü eleştirileri ve inceleme kitapları kaleme alması hakkında: “Benim edebiyata bakışım; bir öykücünün, bir şairin, bir romancının sadece bu eserlerini yazıp bir kenara çekilmelerini doğru bulmuyorum. Birinci olarak, yaptıkları iş hakkında söz almaları, poetik bir iddialarının olması ve edebiyata hizmet etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Uzun süre şunu düşündüm; ya ben inceleme kitapları yazıyorum, eleştiri kitapları yazıyorum, kuram, biyografi kitapları yazıyorum, burada ne yaptığımı anlamaya çalışırken aslında kendi edebiyatıma, yani öyküme alan açmak için, orada bir yer bulmak için, kendi sesimi çoğaltmak için bu inceleme ve eleştiri kitaplarını yazdığımı fark ettim. Aslında bu eleştiri ve inceleme kitaplarım bir anlamda kanonik girişimler. Yani ben Virginia Woolf’u yazmışsam kendi öykü anlayışım bilinçakışı üzerinden gidiyorsa, Virginia Woolf’u insanlara tanıtmak veya kabul ettirmek. Dolayısıyla bu inceleme ve araştırma kitaplarını kendi ürünümün yani öykümün alanını açmak için yazdığımı görüyorum.” sözlerini söyledi.
Program sonunda Necip Tosun, okuyucuları için kitaplarını imzaladı.
NECİP TOSUN KİMDİR?
Rasattepe İlkokulu (1972) ve Karşıya Ortaokulu (1975)'nun ardından Kırıkkale Ticaret Lisesini bitirdi. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde lisans eğitimini tamamladı. 1984-1988 arasında Devlet Su İşleri ve Tarım Kredi Kooperatiflerinde çalıştı. 1988'den beri Sayıştay denetçiliği yapmaktadır.
Otuzüçüncü Peron adlı öykü kitabı ile 2005 Türkiye Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü'nü, Modern Öykü Kuramı adlı kitabı ile 2011 Türkiye Yazarlar Birliği Edebî Eleştiri Ödülü'nü kazanan Tosun, 2017 Necip Fazıl Hikâye-Roman Ödülü'nr layık görüldü. Ankara'da yaşayan yazar; evli ve bir çocuk babasıdır.
"Yangın" adlı ilk öyküsü 1983 yılında Aylık Dergi'de çıkan yazarın öykü ve sinema yazıları Mavera, Hece, Heceöykü, Dergâh, Eşik Cini, Karagöz, Kitap-lık, İtibar ve Arka Kapak dergilerinde yayımlandı.
Kendisi ile yapılan bir söyleşide öykü ile ilgili düşüncelerini "Günümüzde öykünün diğer yazınsal türlere nazaran pek çok avantajları olduğunu düşünüyorum. Romana göre iktisatlı yapısı (kısa) ve şiire göre anlam açıklığıyla modern insanı rahatlıkla yakalayabilecek bir tür. Yani öykü, kısa ve yoğun yapısı, anlam açıklığı ve gündelik hayata denk düşen yalın, dolaysız anlatımı ile modern insanın beklentilerine cevap verebilecek bir özelliğe sahip. Ayrıca öykü, modern insanın ritmiyle, temposuyla ve yaşadıklarıyla örtüşebilen bir tür. Bu yanıyla bana sıcak ve kendimi ifade edeceğim bir yazınsal tür gibi geliyor." (Kara, 2018). cümleleriyle aktaran yazar; Mustafa Kutlu'nun tespiti ile yazar öykülerinde, imgelere ve çağrışımlara yaslanan bir ifade kullandı (Yalçın, 2010: 1032).
Yazar, Modern Öykü Kuramı, Günümüz Öyküsü, Doğu'nun Hikâye Kuramı, Öyküyü Sanat Yapanlar adlı kitaplarıyla son dönemde öykü eleştirisi hususunda önemli bir boşluğu doldurmuştur. Mesut Uçakan'la bir nehir söyleşi gerçekleştiren ve bu söyleşiyi 1992'de kitaplaştıran Tosun, Rasim Özdenören ve Mustafa Kutlu üzerine biyografik birer monografi neşretmiş, 2005'te yayımladığı Film Defteri adlı kitabında ise sinema ile ilgili yazılarını bir araya getirmiştir.