ZEYTİNBURNU KÜLTÜR SANAT ETKİNLİK TAKVİMİ: 1 - 6 Mart 2022
Zeytinburnu Kültür Sanat’ta yine kültür hayatımızda önemli başlıkların açılacağı bir hafta bizleri bekliyor. Sezon boyunca düzenli olarak devam eden söyleşi ve seminerlerin yanı sıra, Zeytinburnu Kültür Sanat, sergi, sinema, tiyatro, çocuk tiyatrosu ve konser kategorilerinde de nitelikli sanatçı ve eserleri, sanatseverlerle buluşturmaya devam ediyor.
SEMİNER: İslâm Düşünce Geleneğı̇nde Ahlakı̂ Tefekkürün Kaynakları
3 Mart Perşembe // 19.00
Prof. Dr. Ömer Türker
Prof. Dr. Ömer Türker rehberliğinde gerçekleşen bu seminerde, İslâm düşünce geleneğinde ahlak tefekkürünün kaynaklarına odaklanılıyor. Her ay Kur’an ve sünnet ekseninde kelam, tasav- vuf, fıkıh ve İslam felsefesi disiplinlerinin ahlakî tefekkürün olu- şumundaki etkilerinden, kaynaklarından, temel mevzularından, bu ilmi oluşturan şahsiyetlerden, ahlakî ilke ve faziletlerden bah- sedilecek. Türker, seminerin bu ay gerçekleşecek oturumunda âhlaki müeyyide hakkında konuşacak.
SİNEMA: Küçük Ayak
Gösterim Tarihleri: 1, 2, 3 Mart
Gösterim Saatleri: 13.30-16.00-19.00
Küçük Ayak, bir efsane olduğuna inanılan insanların gerçek olduğunu keşfeden bir yetinin hikâyesini anlatır. Migo adındaki genç ve zeki yeti, “küçük ayak” olarak bilinen insanların varlığına inanır fakat kimseyi kendine inandıramaz. Yeti topluluğu, küçük ayakların sadece bir efsane olduğunu düşünür. Ancak günün birinde Migo’nun karşısına bir küçük ayak çıkar. Bu haberi duyurması, ona hem ün getirir hem de sevdiği kızın kalbini kazanma şansı sunar. Ancak bu yeni keşif; sakin yeti topluluğunu, karlı köylerinin ötesindeki büyük dünyadaki kargaşaya sürükler ve macera başlar.
SİNEMA: Kırmızı Pabuçlar ve Yedi Cüceler
Gösterim Tarihleri: 4, 6, 7, 8, 9, 10 Mart / 5 Mart(13.30)
Gösterim Saatleri: 13.30-16.00-19.00
Kırmızı Pabuçlar ve Yedi Cüceler, cüceye dönüşen prenslerin hikayesini konu ediyor. Kendilerine yapılan büyü sonucu cüceye dönüşen prenslerin eski hallerine dönmenin yolunu arar. Onların yapması gereken tek şey, bir kadının kaybolan kırmızı ayakkabılarını bulmaktır. Ancak ayakkabıları bulmak sandıkları kadar kolay olmaz.
NAĞMEDAR: Saz ve Söz
5 Mart Cumartesi // 15.00
Yer: Merkezefendi Dârulkurrâsı Nağmedâr
Zeytinburnu'nda, geleneksel Türk müziği icracıları ve sevenlerinin düzenli olarak bir araya geldikleri Nağmedar, bu hafta da özel bir dinleti ile müzikseverleri davet ediyor. “Saz ve Söz” dinletisini icra edecek sanatçıların isimleri ise şu şekilde: hânende/kanun Ramazan Söyler, ud Ersin Ersavaş, çello Gökhan Karcebaş.
SİNEMA: Kesişme: İyi ki Varsın Eren
Gösterim Tarihleri: 5, 12, 19, 26 Mart
Gösterim Saatleri: 13.30-16.00-19.00
Ayşe Ana, Eren Bülbül’ü Maçka’da doğururken, aynı zamanda Ankara’da bir asker olan Ferhat Gedik de yeni baba olmuştu. Daha Eren’in hayata adım attığı o ilk günden Ferhat ile kaderleri kesişmeye başlamıştı bile... Film, Trabzon Maçka’da teröristlerle yapılan çatışma sırasında hayatını kaybeden 15 yaşındaki Eren Bülbül ile astsubay Ferhat Gedik’in hikâyesini anlatıyor.
ÇOCUK TİYATROSU: Mükemmel Çocuklar
6 Mart Pazar
Gösterim Saatleri: 13.00-15.00
Çocuklar kimi konulara karşı kendi iç dünyalarında farklı imgelemler geliştirmektedir. Ancak çocuklara her konuda doğruyu anlatabilmek için nasihatlerin yanı sıra; kendi gözlemleri ve yaşadıkları olaylar karşısındaki duruşlarına da dikkat çekmek gerekir. Mükemmel çocuklar oyununda çocukların kendi başlarına planladıkları bir eğlencede karşılaşmış oldukları sevimli korkuluğa dair izlenimleri ve davranışları ele alınmaktadır. Müzikal oyunumuza hepinizi bekleriz çocuklar.
SERGİ: "FORMREFORM" İsmet Yedikardeş Retrospektif Sergisi
Sergi Süresi: 20 Ocak-6 Mart 2022
Yer: Kazlıçeşme Sanat
Ziyaret Saatleri: 10.00-18.00 (Pazartesi günleri hariç)
Küratör: Mehmet Lütfi Şen
Form ve Reform
Yaratıcı bir insanın sanata adanmış ömrü, mensup olduğu medeniyetin ve insanlığın geleceğine ışık tutar. Sanatçılar, coğrafyalarının üst değerleridir. Gerçek sanat eseri etkisini ve kalıcılığını, sonraki zamanlara taşındıkça gösterir. Anadolu’da neşet etmiş kadim medeniyetlerin neredeyse hepsinde toprakla insan ilişkisi başat bir nirengi noktasıdır. Özellikle Selçuklu ve devamında Osmanlı Medeniyetinde “biz insanı kuru balçıktan yarattık” ayeti gereği hayatın en temel referansı; topraktan gelme, toprağa dönme yani hayatla ölümün iç içeliğidir. Bu felsefe Ahlat’ta İstanbul’a uzanan şehirlerde, toprağa verilen insanların üç boyutlu anıtlarında ifadesini bulur. Yaşam toprakla nasıl teşekkül ettiyse beraberinde gelişen pek çok üretim nesnesinin de ana öznesi yine topraktır. Çömlekçiler, su ve toprağı karıştırarak ilk çanaklarını; ustalar, su ve toprağı karıştırarak tuğlalarını; sanatçılar, su ve toprağı karıştırarak ilk eserlerini yapmışlardır. Şüphesiz çamura şekil verme bu yanıyla insanın öğrendiği ilk sanatlardandır.
Sanatçı İsmet Yedikardeş’e ve eserlerine bakarken üst paragraftaki perspektifi kılavuz edinmenin doğru olacağı düşünüyorum. Plastik sanatlar alanında seramik, heykel, resim başta olmak üzere sayısız eseri bulunan sanatçının çalışmalarında ana eksenlerinden biri, insanlığın duvarlara çizdiği ilk mağara resimlerinden yola çıkarak yarattığı çağdaş yorumlardır. Bu ana eksen; ilk etapta seramik çalışmalarını daha sonra da resimlerinin çerçevesini belirliyor. Yedikardeş’in toprakla ilişkisi çocuk yaşlarda, babasının çömlekhânesinde başlıyor. Burada edindiği engin tecrübe ve pratiklik, kendi sanat yaşamında öncü bir rol oynuyor. Çocukluk döneminde çamurla kurduğu kadim ilişkiyi zanaattan sanata taşıyan, okuduğu destanları çağdaş seramik heykellere dönüştüren bir sanatçıdır İsmet Yedikardeş. Bu durum, üniversite yıllarında Almanya Stuttgart Akademisinde aldığı ve birincilikle bitirdiği seramik heykel eğitimi ile bir üst seviyeye ulaşıyor. Yedikardeş, farklı uğraş alanlarını vücuda getirdiği sanat eserleri ile ilişkilendirebilen güçlü bir yöne sahip. Öyle ki deri üzerine yaptığı çalışmalar onun resminin omurgasını oluşturuyor. Yedikardeş’in yol haritasını, Malik Aksel’in deyimiyle “Muhiti iyi tanımak” yani içinden geldiği medeniyeti yeniden yorumlaması ve geleceğe taşıma gayreti çiziyor. Bu sanat yolunun tabii sonucu; bir vefa örneği olarak Mardin şehir resimleri ve Sultanlar serisinde tamamlanıyor.
Yedikardeş Retrospektifi hazırlıklarına iki yıl önce başladık. FORMREFORM kapsamında sanatseverler, sanatçının daha önce hiç sergilenmemiş art serilerini ve Almanya dönemini de kapsayan ilk eserlerini görme imkânı bulacaklar. Pandemi şartları sebebiyle sergi hazırlıklarının meşakkatli bir mesai süreci oldu. Buna rağmen dostum İsmet Yedikardeş ile çalışmalara devam ederek sergiyi ve bu retrospektif katalogu hazırladık, kendisine müteşekkirim. Ayrıca Yedikardeş’in sanatını kavramamızda bize rehber olan yazılarıyla kataloga katkı sağlayan Prof. Dr. Metin Sözen hocamızı ve artık fiziken aramızda olmayan Prof. Dr. Kaya Özsezgin’i saygıyla anmak istiyorum. Yedikardeş’in retrospektif sergisi için kaleme aldığı, sanat geçmişine dair pek çok detayı içeren kritik yazısı için sevgili Samed Karagöz’e, projenin sanat dünyasıyla buluşmasının imkânlarını oluşturan Sayın Ömer Arısoy’a ve emeği geçen tüm dostlarıma gönülden teşekkür ederim.
Mehmet Lütfi Şen
Küratör
***
İsmet Yedikardeş Hakkında
1947'de Mardin'de doğan İsmet Yedikardeş ilk, orta ve lise eğitimini Mardin'de tamamladı. İlk olarak Sakarya İlköğretim Okuluna kaydoldu. İsmet Yedikardeş'in doğuştan gelen resim yeteneğini buradaki ilkokul öğretmeni keşfetti. Yaptığı bir sonbahar resmine hayran olan ilkokul öğretmeni ona "Sen ressam olacaksın" diyerek isabetli ve teşvik edici bir öngörüde bulunmuş oldu. İlkokuldan itibaren baba mesleği olan çömlek atölyesinde öğrenim hayatı boyunca çalışarak ileride zirveye çıkacak olan seramik-heykel kabiliyetini geliştirdi.
Çocukluğundan beri tarih ve arkeolojiye meraklı olan Yedikardeş, çalıştığı çömlek atölyesinde tarih kitaplarında gördüğü eski heykel ve figürleri çalıştı. Bu çalışmaları, onun tarih öncesi döneme olan ilgisini arttırdı. Resim, heykel, çömlek ve tiyatroyla iç içe geçen ilk, orta ve lise eğitiminden sonra İstanbul'da okumak isteyen ve İ.Ü. Arkeoloji bölümüne giren Yedikardeş, dönemin siyasi istikrarsızlık ve öğrenci olayları nedeniyle ancak bir süre okula devam edebildi. Ardından Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisindeki bir Alman hocanın tavsiyesi ile Almanya'ya gitmeye karar verdi. 1972’de Stuttgart Güzel Sanatlar Akademisine, Prof. U. Gunther'in başkanı olduğu Seramik ve Heykel Bölümüne girdi. Bu bölümü 1977'de bitirdi. Almanya'daki eğitimi süresince seramik, resim, heykel çalışmalarına aralıksız devam etti. Almanya'daki çalışmalarını 5 karma ve 4 kişisel sergiyle sanatseverlerle paylaştı.
İlk insanların mağara resimlerinden esinlendiği çalışmalar ve Almanya'da sergilediği seramik eserler bu dönemin ürünleridir. 1979’da 2. İstanbul Sanat Bayramı kapsamında İstanbul Resim ve Heykel Müzesinde Alman sanatçılarla birlikte karma bir sergiye katıldı. Çeşitli konulardaki resim ve seramik çalışmalarının yanı sıra on yıldır Mardin kent dokusunu ve Mardin kültürünü merkez alan resim çalışmaları ile Mardin mimarisini, taş işleme sanatını, kent doku ve kültürünü sanatı aracılığı ile özellikle genç nesillere tanıtmaya çalışan Yedikardeş, evrensel düzeyde Mardin'e dikkat ve ilgi çekmeye çalışmaktadır. Resimlerinde özellikle son elli yılda yaşanan kültür erozyonundan payını alan Mardin'i, mevcut haliyle değil, bozulmadan önceki asli halini dikkate alarak kendine özgü tasavvur ve sanat gücüyle tuvale aktaran İsmet Yedikardeş, özelde Mardin'e, genelde ülkemize ve evrensel düzeyde de dünya kültürüne olan borcunu ödemektedir. Bugüne kadar Almanya’dan ABD’ye birçok ülkede çalıştaylar, karma sergiler ve kişisel sergiler açan sanatçı, çalışmalarını İstanbul’da kendi atölyesinde sürdürmektedir.