ZKS’DE, TÜRK TARİHİNİN ÖNEMLİ İSİMLERİNDEN ORD. PROF. MÜKRİMİN HALİL YİNANÇ VEFATININ 60. YILINDA ANILDI
Türk tarihçisi, özellikle Selçuklu tarihi üzerine olan çalışmalarıyla bilinen, Türk Tarih Kurumunun kurucularından Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç vefatının 60. yılında Zeytinburnu Kültür Sanat’ta anıldı. 21 Aralık’ta gerçekleşen panele Prof. Dr. Fahameddin Başar, Beşir Ayvazoğlu, Ömer Hakan Özalp konuşmacı olarak katıldı.
Beşir Ayvazoğlu, Mükrimin Bey’in hatıralarından bahsetti. “Türk tarihinin kutuplarından Ordinaryüs Profesör Mükrimin Halil Yinanç’ı Zeytinburnu'nda anmamızın nedeni Merkezefendi kabristanının ebedi sakinlerinden biri olmasından kaynaklanır. Mükrimin Bey, büyük bir tarihçi, kültür ve sohbet adamıdır. Ahmet Hamdi Tanpınar, bazı dostları hakkında, “hayatı daraltarak yaşamayı seven tipler” olarak bahsederdi. Bu, Mükrimin Halil ve arkadaşları için de geçerlidir. O ve arkadaşları Şehzadebaşı, Aksaray, Beyazıt ve Sultanahmet sınırlarında yaşar, tüm ilmi ve entelektüel sohbetlerini bu çerçevede gerçekleştirirlerdi. Eskiden kültür merkezi ve seminer salonları tarzında buluşma mekânları olmadığı için bu veçhedeki insanlar kahvehanelerde buluşur ve sanatkârlar kalbi mahallelerde sohbet ederlerdi. Mükrimin Halil, tam bir sohbet adamıdır, belki bu yönünden dolayı az yazmıştır. Onun az yazmasından her zaman sitayişle bahsedilir tabii bu menfi anlamda değil, hocanın engin bilgisinden az istifade edilmesinden dolayıdır.”
Prof. Dr. Fahameddin Başar, Mükrimin Halil Yinanç’ın hayat hikâyesini; ilk eğitiminden vefatına kadar geçen süredeki ilmi ve entelektüel çalışmaları özelinde anlattı. “Hoca ilk eğitimini memleketi Elbistan’da alır ve daha sonra İstanbul’a gelir. İstanbul'da Mektebi Mülkiyetin 2. sınıfını bitirip son sınıfına geçtiği yaz İbni Bibi’nin tarihini tercüme eder. O, daha genç yaşta ciddi çalışmalar içerisindedir. Türk Tarih Encümenliğinde çalışmaya başlar ve bu kurum tarafından Fransa’ya gönderilir. Paris’te Selçuklu tarihiyle ilgili yabancı kaynakları tarama fırsatı bulur. 1933 yılına geldiğimizde Üniversiteler Kanunu ile Darülfünun lağvedilir. Hoca, İstanbul Üniversitesinde Orta Zamanlar Şark Tarihi Doçenti olarak göreve başlar ve bu kürsünün kurucu başkanı olur. Hocanın ilmi çalışmaları o kadar şahsına münhasırdır ki üniversite senatosu tarafından “ordinaryus” sıfatı verilir. Bu künyeyi almasında hocanın uluslararası çalışmaları da etkilidir. Hayatı kütüphanelerde geçen hocamız için “herkes kitap okur, Mükrimin kütüphane okur” denmiştir.”
Ömer Hakan Özalp konuşmasında Mükrimin Halil Yinanç’ın daha ziyade bilim adamlığı yönüne vurgu yaptı. “Gerek İstanbul kütüphaneleri gerek Paris, Madrid, Londra gibi Batı ülkelerindeki bütün kütüphanelerden Selçuklu tarihiyle ilgili kitapları bulunduğu şehre ister ve inceleyip yerlerine tekrar gönderir. Yurt dışındayken Türkiye’de bulunmayan Selçuklu tarihiyle ilgili eserleri de istinsah ederek ülkeye getirir. Hoca sadece okulda ve kütüphanelerde ders vermez. Anadolu’dan gelen her davete icabet eder ve İzmit’ten Diyarbakır’a kadar pek çok şehirde hem ders verir hem de saha çalışmaları yapar. Anadolu’daki kitabeleri kaydeden bir projede yer alır ve heyetin kurucu başkanlığını yapar. Bu proje ile topladıkları malzeme hala Türk Tarih Kurumundadır ve bir kısmı yayımlanmaya hazırdır.”