ZEYTİNBURNU KÜLTÜR SANAT ETKİNLİK TAKVİMİ: 21-28 Şubat 2022
Zeytinburnu Kültür Sanat’ta yine kültür hayatımızda önemli başlıkların açılacağı bir hafta bizleri bekliyor. Sezon boyunca düzenli olarak devam eden söyleşi ve seminerlerin yanı sıra, Zeytinburnu Kültür Sanat, sergi, sinema, tiyatro, çocuk tiyatrosu ve konser kategorilerinde de nitelikli sanatçı ve eserleri, sanatseverlerle buluşturmaya devam ediyor.
SİNEMA: Buz Devri
Gösterim Tarihleri: 21, 22, 23, 24 Şubat
Gösterim Saatleri: 13.30-16.00-19.00
Buzul çağı, dünyaya hüküm sürmeye başlar. Yaşaması zorlaşan dünyada
bir başlarına olan zavallı hayvanlar, hayatta kalmak için çeşitli
yollar ararlar. Kendi halinde uzun tüylü bir mamut, karizmatik ve dişli
bir kaplan ile muzır bir rakun, bu kaos esnasında bir araya gelirler. Üçü
birbirinden farklı türe mensup bu hayvanların odağında ise bir mevzu
vardır: Buldukları küçük bebeği, ailesine ulaştırıp hayatını kurtarmak.
SÖYLEŞİ: Kazlıçeşme Sanat Konuşmaları
22 Şubat Salı // 19.00
Düzenleyen: Murat D. Çekin
Konuk: Gönül Paksoy
Yer: Kazlıçeşme Sanat
Kazlıçeşme Sanat Kütüphanesinde gerçekleşen “Kazlıçeşme Sanat
Konuşmaları” her ay farklı bir sanatı gündeme getiriyor. Programımızın müzik bölümünde kemanda Ebru Söylemez, piyanoda Feride Öget bizlerle oluyor. Bu ay konumuz tekstil ve mutfak sanatları. Giyim, kuşam ve mutfak kültürü tarih boyunca medeniyetleri ayırt edici özellikler taşımıştır. Günümüzde tekdüzeleşme ile kültürel mirasın, israf ile doğal mirasın kaybına
şahit oluyoruz. Gönül Paksoy, bu kültürel ve doğal zenginliği sürdürülebilir
sadelikle nasıl yaşatabileceğimizi anlatıyor.
SÖYLEŞİ: Kent ve Mekân Konuşmaları
23 Şubat Çarşamba // 19.00
Sunan: Doç. Dr. Murat Şentürk
Konuk: Prof. Dr. Tarkan Oktay
Gün geçtikçe daha fazla sorunla gündeme gelen kenti ve kentteki
gündelik hayatı düşünmeye, anlamaya, yaşamaya ve hissetmeye
ihtiyaç duyduğumuz aşikâr. “Kent ve Mekân Konuşmaları” söyleşisi,
kentsel yaşamın doğasını, kentsel toplumu, mimariyi, mekânı,
gündelik hayatı, kırkent etkileşimlerini vb. birçok konuyu tarihsel
ve toplumsal bir perspektifle ele almayı hedefliyor. Doç.
Dr. Murat Şentürk’ün sunduğu, kent üzerine araştıran, yazan,
düşünen, üreten değerli konuklarla kentte yaşamın konuşulduğu
söyleşinin şubat ayı konuğu Prof. Dr. Tarkan Oktay olacak.
PANEL: “Hep Genç Kalacağım: Sabahattin Ali” Paneli
24 Şubat Perşembe // 19.00
Türk edebiyatının kıymetli yazar ve şairlerinden Sabahattin Ali,
daha çok toplumsal gerçekçi biçimde kaleme aldığı roman ve
öykü türündeki eserleriyle günümüzde de etkisini sürdürmeye
devam ediyor. Zeytinburnu Kültür Sanat, doğumunun 115. yılı
münasebetiyle kıymetli yazarı bir panelle anıyor. Oturum başkanlığını
Prof. Dr. Yakup Çelik’in yapacağı panele Doç. Dr. Bedia
Koçakoğlu, Yusuf Turan Günaydın ve Meryem Selva İnce konuşmacı
olarak katılacak.
SİNEMA: Küçük Ayak
Gösterim Tarihleri: 25, 26, 27, 28 Şubat
Gösterim Saatleri: 13.30-16.00-19.00
Küçük Ayak, bir efsane olduğuna inanılan insanların gerçek olduğunu
keşfeden bir yetinin hikâyesini anlatır. Migo adındaki genç ve zeki yeti,
“küçük ayak” olarak bilinen insanların varlığına inanır fakat kimseyi
kendine inandıramaz. Yeti topluluğu, küçük ayakların sadece bir efsane
olduğunu düşünür. Ancak günün birinde Migo’nun karşısına bir
küçük ayak çıkar. Bu haberi duyurması, ona hem ün getirir hem de sevdiği
kızın kalbini kazanma şansı sunar. Ancak bu yeni keşif; sakin yeti
topluluğunu, karlı köylerinin ötesindeki büyük dünyadaki kargaşaya
sürükler ve macera başlar.
SÖYLEŞİ: Bize Şairden Bahset
25 Şubat Cuma // 19.00
Sunan: Zeynep Arkan
Konuk: Emirhan Kömürcü
“Bize Şairden Bahset” söyleşi programında, konuk edilen şairin
eserleri, poetik görüşü ve şiirlerinden yola çıkılarak edebiyat, mitoloji,
toplum, günlük hayat ve insan üzerine birlikte düşünmek
ve tartışmak amaçlanıyor. Şair Zeynep Arkan’ın sunduğu söyleşi
programında, insanın şiire neden ihtiyaç duyduğu, şairlerin ve
şiirlerinin insana ne/ler kazandırdığı sorularına her ay farklı bir
konukla cevap veriliyor. Programın şubat ayı konuğu Rahat Makine
kitabı vesilesiyle şair Emirhan Kömürcü olacak.
DEVLET TİYATROSU: PROFESYONEL
25 Şubat Cuma / 26 Şubat Cumartesi
Gösterim Saati: 20.00
Dünyaca ünlü Sırp yazar Duşan Kovaçevic, Yugoslavya’daki büyük dönüşümden
önceki ve sonraki toplumsal-politik yaşamı, bir entelektüelin
yaşam öyküsü içinde, kara komedi türünde ve ironik bir üslupla
anlatıyor. 40 yaşlarında bir edebiyat adamı, bir sekreter ve bir gizli polisin
sürprizlerle dolu, soluk soluğa izlenecek hikayesi tiyatroseverleri
bekliyor.
NAĞMEDAR: Kandil İlahileri
26 Şubat Cumartesi // 15.00
Yer: Merkezefendi Dârulkurrâsı Nağmedâr
Zeytinburnu'nda, geleneksel Türk müziği icracıları ve sevenlerinin düzenli olarak bir araya geldikleri Nağmedar, bu hafta da özel bir dinleti ile müzikseverleri davet ediyor. “Kandil İlahileri” dinletisini icra edecek sanatçıların isimleri ise şu şekilde: hânende Erdem Alpsoy, neyde Fatih Yıldız, kanunda Mustafa Tabak.
ÇOCUK TİYATROSU: Kediler Sokağı Müzikali
27 Şubat Pazar
Gösterim Saatleri: 13.00-15.00
Kediler sokağı; kedi şehri ve kedi köy olarak ikiye ayrılır. İki kesim arasında
da savaş başlar. Kedi şehirde yaşayan ev kedileri, sokakta yaşayan
köy kedilerinden kendilerini üstün görür, asil ve yetenekli olduklarına
inanırlar. Kediler sokağının bekçisi dost köpek, iki taraf arasında
anlaşma sağlamaya çalışırken günlerden bir gün ev kedisi Pamuk sahipleri
tarafından sokağa bırakılır. Ve kediler sokağında bir şeyler değişmeye
başlar.
SÖYLEŞİ: Kavramların İzinde
28 Şubat Pazartesi // 19.00
Sunan: Asım Öz
Konuk: Süleyman Güder
“Kavramların İzinde” söyleşi programında, kültürel ortamın yeni ve
eski meseleleri günümüzdeki konumlanışlarıyla ele alınıyor. Bu ay,
Süleyman Güder’in konuk olacağı programda; kurtuluş teolojisinin
mahiyeti, entelektüel değeri, değişen bağlamları, vaatleri ve geleceği
konuşulacak. Temel argümanları dikkate alındığında kurtuluş teolojisi,
yirminci yüzyılda ortaya çıkan en etkili dinî-siyasi hareketlerden
biridir. Farklı bağlamlarda süregelen önemine vurgu yapılan
kurtuluş teolojisine siyaset ve din tartışmalarında kimi zaman temas
edilse de, kavramın tam manasıyla anlaşıldığı söylenemez.
SERGİ: "FORMREFORM" İsmet Yedikardeş Retrospektif Sergisi
Sergi Süresi: 20 Ocak-6 Mart 2022
Yer: Kazlıçeşme Sanat
Ziyaret Saatleri: 10.00-18.00 (Pazartesi günleri hariç)
Küratör: Mehmet Lütfi Şen
Form ve Reform
Yaratıcı bir insanın sanata adanmış ömrü, mensup olduğu medeniyetin ve insanlığın geleceğine ışık tutar. Sanatçılar, coğrafyalarının üst değerleridir. Gerçek sanat eseri etkisini ve kalıcılığını, sonraki zamanlara taşındıkça gösterir. Anadolu’da neşet etmiş kadim medeniyetlerin neredeyse hepsinde toprakla insan ilişkisi başat bir nirengi noktasıdır. Özellikle Selçuklu ve devamında Osmanlı Medeniyetinde “biz insanı kuru balçıktan yarattık” ayeti gereği hayatın en temel referansı; topraktan gelme, toprağa dönme yani hayatla ölümün iç içeliğidir. Bu felsefe Ahlat’ta İstanbul’a uzanan şehirlerde, toprağa verilen insanların üç boyutlu anıtlarında ifadesini bulur. Yaşam toprakla nasıl teşekkül ettiyse beraberinde gelişen pek çok üretim nesnesinin de ana öznesi yine topraktır. Çömlekçiler, su ve toprağı karıştırarak ilk çanaklarını; ustalar, su ve toprağı karıştırarak tuğlalarını; sanatçılar, su ve toprağı karıştırarak ilk eserlerini yapmışlardır. Şüphesiz çamura şekil verme bu yanıyla insanın öğrendiği ilk sanatlardandır.
Sanatçı İsmet Yedikardeş’e ve eserlerine bakarken üst paragraftaki perspektifi kılavuz edinmenin doğru olacağı düşünüyorum. Plastik sanatlar alanında seramik, heykel, resim başta olmak üzere sayısız eseri bulunan sanatçının çalışmalarında ana eksenlerinden biri, insanlığın duvarlara çizdiği ilk mağara resimlerinden yola çıkarak yarattığı çağdaş yorumlardır. Bu ana eksen; ilk etapta seramik çalışmalarını daha sonra da resimlerinin çerçevesini belirliyor. Yedikardeş’in toprakla ilişkisi çocuk yaşlarda, babasının çömlekhânesinde başlıyor. Burada edindiği engin tecrübe ve pratiklik, kendi sanat yaşamında öncü bir rol oynuyor. Çocukluk döneminde çamurla kurduğu kadim ilişkiyi zanaattan sanata taşıyan, okuduğu destanları çağdaş seramik heykellere dönüştüren bir sanatçıdır İsmet Yedikardeş. Bu durum, üniversite yıllarında Almanya Stuttgart Akademisinde aldığı ve birincilikle bitirdiği seramik heykel eğitimi ile bir üst seviyeye ulaşıyor. Yedikardeş, farklı uğraş alanlarını vücuda getirdiği sanat eserleri ile ilişkilendirebilen güçlü bir yöne sahip. Öyle ki deri üzerine yaptığı çalışmalar onun resminin omurgasını oluşturuyor. Yedikardeş’in yol haritasını, Malik Aksel’in deyimiyle “Muhiti iyi tanımak” yani içinden geldiği medeniyeti yeniden yorumlaması ve geleceğe taşıma gayreti çiziyor. Bu sanat yolunun tabii sonucu; bir vefa örneği olarak Mardin şehir resimleri ve Sultanlar serisinde tamamlanıyor.
Yedikardeş Retrospektifi hazırlıklarına iki yıl önce başladık. FORMREFORM kapsamında sanatseverler, sanatçının daha önce hiç sergilenmemiş art serilerini ve Almanya dönemini de kapsayan ilk eserlerini görme imkânı bulacaklar. Pandemi şartları sebebiyle sergi hazırlıklarının meşakkatli bir mesai süreci oldu. Buna rağmen dostum İsmet Yedikardeş ile çalışmalara devam ederek sergiyi ve bu retrospektif katalogu hazırladık, kendisine müteşekkirim. Ayrıca Yedikardeş’in sanatını kavramamızda bize rehber olan yazılarıyla kataloga katkı sağlayan Prof. Dr. Metin Sözen hocamızı ve artık fiziken aramızda olmayan Prof. Dr. Kaya Özsezgin’i saygıyla anmak istiyorum. Yedikardeş’in retrospektif sergisi için kaleme aldığı, sanat geçmişine dair pek çok detayı içeren kritik yazısı için sevgili Samed Karagöz’e, projenin sanat dünyasıyla buluşmasının imkânlarını oluşturan Sayın Ömer Arısoy’a ve emeği geçen tüm dostlarıma gönülden teşekkür ederim.
Mehmet Lütfi Şen
Küratör
***
İsmet Yedikardeş Hakkında
1947'de Mardin'de doğan İsmet Yedikardeş ilk, orta ve lise eğitimini Mardin'de tamamladı. İlk olarak Sakarya İlköğretim Okuluna kaydoldu. İsmet Yedikardeş'in doğuştan gelen resim yeteneğini buradaki ilkokul öğretmeni keşfetti. Yaptığı bir sonbahar resmine hayran olan ilkokul öğretmeni ona "Sen ressam olacaksın" diyerek isabetli ve teşvik edici bir öngörüde bulunmuş oldu. İlkokuldan itibaren baba mesleği olan çömlek atölyesinde öğrenim hayatı boyunca çalışarak ileride zirveye çıkacak olan seramik-heykel kabiliyetini geliştirdi.
Çocukluğundan beri tarih ve arkeolojiye meraklı olan Yedikardeş, çalıştığı çömlek atölyesinde tarih kitaplarında gördüğü eski heykel ve figürleri çalıştı. Bu çalışmaları, onun tarih öncesi döneme olan ilgisini arttırdı. Resim, heykel, çömlek ve tiyatroyla iç içe geçen ilk, orta ve lise eğitiminden sonra İstanbul'da okumak isteyen ve İ.Ü. Arkeoloji bölümüne giren Yedikardeş, dönemin siyasi istikrarsızlık ve öğrenci olayları nedeniyle ancak bir süre okula devam edebildi. Ardından Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisindeki bir Alman hocanın tavsiyesi ile Almanya'ya gitmeye karar verdi. 1972’de Stuttgart Güzel Sanatlar Akademisine, Prof. U. Gunther'in başkanı olduğu Seramik ve Heykel Bölümüne girdi. Bu bölümü 1977'de bitirdi. Almanya'daki eğitimi süresince seramik, resim, heykel çalışmalarına aralıksız devam etti. Almanya'daki çalışmalarını 5 karma ve 4 kişisel sergiyle sanatseverlerle paylaştı.
İlk insanların mağara resimlerinden esinlendiği çalışmalar ve Almanya'da sergilediği seramik eserler bu dönemin ürünleridir. 1979’da 2. İstanbul Sanat Bayramı kapsamında İstanbul Resim ve Heykel Müzesinde Alman sanatçılarla birlikte karma bir sergiye katıldı. Çeşitli konulardaki resim ve seramik çalışmalarının yanı sıra on yıldır Mardin kent dokusunu ve Mardin kültürünü merkez alan resim çalışmaları ile Mardin mimarisini, taş işleme sanatını, kent doku ve kültürünü sanatı aracılığı ile özellikle genç nesillere tanıtmaya çalışan Yedikardeş, evrensel düzeyde Mardin'e dikkat ve ilgi çekmeye çalışmaktadır. Resimlerinde özellikle son elli yılda yaşanan kültür erozyonundan payını alan Mardin'i, mevcut haliyle değil, bozulmadan önceki asli halini dikkate alarak kendine özgü tasavvur ve sanat gücüyle tuvale aktaran İsmet Yedikardeş, özelde Mardin'e, genelde ülkemize ve evrensel düzeyde de dünya kültürüne olan borcunu ödemektedir. Bugüne kadar Almanya’dan ABD’ye birçok ülkede çalıştaylar, karma sergiler ve kişisel sergiler açan sanatçı, çalışmalarını İstanbul’da kendi atölyesinde sürdürmektedir.