KAZLIÇEŞME SANAT KONUŞMALARI'NDA BURÇAK EVREN SİNEMA TARİHİMİZİ ANLATTI
Kazlıçeşme Sanat Konuşmaları’nın kasım ayı konuğu Burçak Evren oldu. Kazlıçeşme Sanat’taki program, Murat D. Çekin’in sunumuyla gerçekleşti. Programa kemanda Ebru Söylemez ve piyanoda Feride Öget’in Türk müziği performansları eşlik etti.
SİNEMAYI İLK BENİMSEYENLERDEN BİRİSİ DE OSMANLI
Program müzisyenlerin, bestesi Murat Güneş’e ait olan “Sana da Günaydın” adlı parçayı çalmasıyla başladı. Müzik dinletisinin ardından başlayan söyleşinin ilk bölümünde sinema eleştirmeni olmasıyla ilgili Burçak Evren “Herkesin hobisi benim mesleğim.” diyerek çok şanslı olduğunu ifade etti. Osmanlıdaki ilk sinemanın hangisi olduğu ve sinemamızın doğum aşamasının konuşulduğu ilk bölümde Burçak Evren, sinema sanatının Osmanlıya gelişi ile ilgili şunları söyledi: “Osmanlı, kendisine ne kadar yabancı olursa olsun, yabancı bir sanatı alıp, o hani tıpkı egzotik bitkiler gibi kendi içine alıp, kendisi gibi yapabiliyor. Sinema da bunlardan biri. Yani karşıymış gibi gözüken ama sinemayı belki de ilk benimseyenlerden birisi de Osmanlı oluyor.”
DÜNYA SİNEMASINDA GÖRÜLMEYECEK ŞEY
İkinci bölüm Cahit Berkay’ın Selvi Boylum Al Yazmalım filmi için bestelediği müziği ve Sihirli Ay isimli bestesini müzisyenlerin icrası ile başladı. Osmanlının sonu ile Cumhuriyet Dönemi’nin hemen başındaki sinema faaliyetleri ile ilgili de konuşan Evren; “1922 ile 1938 yılları arasını Tiyatrocular Dönemi veya Muhsin Ertuğrul Dönemi diye anıyoruz. Çünkü Ertuğrul Muhsin belki de dünya sinemasında görülmeyecek bir şeyle, 17 sene sinemada tek adam oluyor. Yani sinemanın her şeyi. Belki onun tek adamlığını bozan iki kişi çıkıyor. Onlar da kendi kadrosunda olan kişiler. Birisi Ferdi Tayfur, tabii ki bugünkü şarkıcı Ferdi Tayfur değil, Adalet Cingöz’ün abisi ve dublaj sanatının en önemli kişiliği. Bir filmde aynı anda beş kişiyi, kendi şiveleriyle konuşan bir kişi. Diğeri ise Bursa Senfonisi, İstanbul Senfonisi, Düğün Gecesi gibi, Güneş’e Doğru gibi filmleri yapan Nazım Hikmet Ran.” sözleri ile bu dönem hakkında bilgi verdi.
TÜRK SİNEMASINDA TAKMA SAKAL DEVRİ
Programın üçüncü bölümü müzisyenlerin önce Evanthia Reboutsika’dan “Biz Bir Aileyiz” adlı parçayı ve sonra 1975’te Halit Refiğ tarafından çekilen Aşk-ı Memnu dizisinin müziği olan Yalçın Turan’ın kürdili-hicazkâr bestesini icrası ile başladı. Üçüncü bölümde Türk sinemasının “geçiş dönemi” denilen 1940’lı yıllar konuşuldu. Tarihçilerin bu dönemde çekilen tarihî filmler dolayısı ile döneme aynı zamanda “Takma Sakal Devri” dediğini de söyleyen Burçak Evren; “Her şeyin denendiği, sinema ile tiyatronun arasında o karma-melez çağ diyebiliyoruz.” sözleri ile bu dönemi özetledi.
SİNEMA TABİİ Kİ ÖLMEYECEK
Programın son bölümü müzisyenlerin Toygar Işıklı’dan Tebessüm ve Aşk-ı Memnu dizisinin tema müziğini icrası ile başladı. Son bölümde sinemamızın bugünü ve yarını konuşuldu. Evren; “Bugün matbu olarak basılan bir sinema dergimiz yok. Ama buna karşılık yüz küsur üniversitede sinema eğitimi veriyoruz. Bu insanlar nereye gidecek, hangi sektörde çalışacak? Tam çelişkiler, bir karmaşa dönemi. Sinemacılar ne yapacağını bilmiyor. Bir pandemi, arkasından gelen ekonomik konumla sinemanın pahalılaşması, azalan seyirci… Ama sinema tabii ki ölmeyecek. Ölmeyecek. Hiçbir zaman da ölmedi. Ne kadar değişim, dönüşüme uğrarsa da… Gidecek ama bu biraz iyi bir gidiş değil.” sözleri ile mevcut sinema dünyamızla ilgili yorumlarını paylaştı.
Program, müzisyenlerin Çalıkuşu ve Sultan-ı Yegâh Sirto müziklerini icrası ile son buldu.