BİZE ŞAİRDEN BAHSET PROGRAMININ MAYIS AYI KONUĞU ATAKAN YAVUZ OLDU
Zeynep Arkan’ın sunumuyla gerçekleşen “Bize Şairden Bahset” programı bu sezon da şiirseverleri şairlerle buluşturmaya devam ediyor. 26 Mayıs Cuma akşamı gerçekleşen sezonun son programında konuk, şair Atakan Yavuz’du.
BAZI METİNLER BİZİ KENDİNE ÇAĞIRIYOR
Zeynep Arkan’ın sunumuyla başlayan programda Atakan Yavuz’la şiire, şairliğe ve şairlere dair bir söyleşi gerçekleşti. Atakan Yavuz, konuşmasında insanın edebiyatla tanışmasını ve bir edebiyatçı olmaya giden yolu şöyle anlattı: “İlk yarayı aldığımız yerde dünyadan, yani yasalardan, onay mekanizmalarından filan, biz orada bir boşluk hissediyoruz ve bir şeylerin ters gittiğini bizim açımızdan. Bunun farkına vardığımız anlarda da kendi içimize çekiliyoruz ve bir şekilde ve bazı metinler bizi kendine çağırıyor. Ve o metinlerin bize yarenlik ettiğini, bizi iyileştirdiğini ve dünya karşısındaki bu zayıflığımızla baş etmek için bir arkadaş olarak karşımıza çıktığını görüyoruz. Yani ona alıştıktan sonra da, yani böyle bir sığınak bulduktan sonra da hem daha güçlü oluyorsunuz hem de artık gidecek bir yeriniz var. “
BEN BİR BOZKIR ÇOCUĞUYUM
Atakan Yavuz, çocukluğunu ve şiirle olan ilk temasını ise şu sözlerle anlattı: “Evimizde böyle halk şiirleri falan vardı, çok modern şairler falan yoktu, babamın sınırlı da olsa bir kütüphanesi vardı ama… Siyah kaplı bir defteri vardı. Orada bazı şiirleri temize çekmişti. Kendisi temize çekiyordu sevdiği metinleri. Daha belki böyle sekiz-on yaşlarımda Faruk Nafiz’in Han Duvarları mesela beni çok etkilemişti ‘Yağız atlar kişnedi’ diye başlayan… Hâlâ da çok severim. Sonra mesela bir de iki dize vardı sadece Sezai Karakoç’tan. Benim aklımda kalan onlar. Başka şiirler de vardı. Büyük ihtimalle o anki ruh durumunuza ve nereden hayat sizi sıkıştırıyorsa onlar size bir pencere açıyorlar. Yani onlar aklımda kaldı. Daha sonra aslında roman falan daha çok okuyordum. Şöyle oluyor: yani özellikle ben bir bozkır çocuğuyum, sonuçta bozkırda şiir işte dışarıda oluyor. Yani kütüphaneden ziyade dışarısı zaten yaşayan şiir. Geleneğiyle, maceralarıyla… Yani Ülkü Tamer’in ‘Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen’ dizesini ben zaten hep yaşıyordum.”
ATAKAN YAVUZ KİMDİR?
Tokat'ta doğdu. İlk ve ortaokulu Amasya'da, lise eğitimini Ankara'da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldu. Gerçek Hayat dergisinde deneme ve portre yazıları kaleme alan şair aynı zamanda çeviriler yaptı. Dergâh, Hece, Varlık, Karagöz, İzdiham, Nihayet vb. gibi dergilerde şiir, deneme, eleştiri ve şiir üzerine yazıları yayımlandı. Yavuz, İstanbul'da yaşamakta ve Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünde Basın ve Enformasyon Uzmanı olarak çalışmaktadır.
Şiiri "doğru soruyu arama işi", "bir dünya görüşü değil âlem tasavvuru" olarak tanımlayan Yavuz (Süzer, 2014), ilk kitabını 2002'de yayımlar. Kunduz Dersleri adını taşıyan kitap tematik anlamda günlük yaşam içinde insanın farklı hallerini yansıtır. Yalnızca bir beyitten oluşan şiirlerden farklı uzunluklarda yazılan şiirlere kadar çeşitli biçimsel özellikler görülür. Yavuz bu kitapta "yabanıl ve şiirsel bir dil" ile farklı biçim ve biçem arayışındadır (Asiltürk, 2016: 362). Bakış Talimi'nde modern yaşam içinde insanın olaylara ve eşyaya bakışını irdeler. Yer yer bu bakışa paralel olarak dünyaya yabancılaşan insanın serüvenini imgelere dayalı olarak kapalı bir biçimde sunduğu gibi bazı şiirlerinde açık bir dil ile de şiirsel söylemi yakaladığı görülür. Yavuz şiirini besleyen iki temel unsurun ilahi güç ve aşk olduğunu ifade eden Bakır, Bakış Talimi'ni "mistik-metafizik bir algıyla insana ve tabiata bakan şiirlerin toplamı" olarak nitelendirir (Bakır, 2017: 65). Atakan Yavuz denemelerinde daha çok modern hayatın insanı mahrum ettiği hususlara dikkat çeker. Bunu yaparken konuşma diline yakın bir dil ve anlaşılır bir üslup kullanır. Yavuz, halen farklı dergilerde yazı ve şiirlerini yayınlamaya devam etmektedir.