Sadık Yalsızuçanlar ile "Aşk ve Edebiyat" Üzerine
Aşk hali bizi rutinin dışına çıkarır. Zamanın kaybolduğu bir haldir. Aşık için gece ve gündüz birbirine geçer. Aslında bu durum normal değildir. Bu nedenle bu hal uzun sürmez. Anormal durum bir süre sonra normale döner. Aşk ikilikten bir`liğe yönelmeyi ister. Bir`leşme ise aşkı öldürür. Çünkü, kavuşmak arzusu ile sürekli yanmaktır aşk.
Allah Gayyur`dur (Kıskanır). Aşık ta öyle. Goethe der ki; "Seni seviyorsam bundan sana ne?
Kuran`da geçen kadınları sınıflandırdığımızda şunu görürüz. Hz. Meryem, saflığın temsilidir. Züleyha, güzelliğin ve dişiliğin sembolüdür. Belkıs ise kamusal alana dahil olan, iktidar ortağı olabilen kadını temsil eder. Erkekler genelde Züleyha`ya aşık olur. Evlendikten sonra ise o Züleyha`dan bir Meryem yontmaya çalışırlar. Patolojik durumlar da burada ortaya çıkmaya başlar.
Kadın ve erkek Allah`ı unutacak kadar birbirine bağlanırsa Allah onları birleştirmez. Leyla ile Mecnun daha küçücükken öğretmenleri sınıftakilerden defterine "Allah" yazmasını ister. Leyla defterine Kays, Kays ise Leyla yazar.
İnsan normal zamanlarda en vazgeçemediği şeylerden aşk halinde vazgeçer. Aşk bir anda başınıza gelir. Şerefinizi terk edebilirsiniz.
Şems, Mevlana`nın aşk mektebi olmuştur.
***
Sadık Yalsızuçanlar`ın, Sezai Karakoç`un Leyla ve Mecnun eserinden, Şeyh Galip`ten okuduğu şiirler için de ayrıca teşekkür ediyor, merkezimizde tekrar konuk etmek üzere edebiyatla ve aşkla iç içe günler diliyoruz.