"Aşkı en iyi anlatan yazar" anıldı.
Türk edebiyatının gizli hazinesi Safiye Erol, Zeytinburnu Belediyesi’nin düzenlediği bir programla anıldı. Sunumunu gazeteci-yazar Mehmet Nuri Yardım’ın yaptığı programda, yazar Prof. Dr. Abdullah Uçman ve hikayeci-romancı Muhterem Yüceyılmaz Erol’un kitapları, makaleleri ve yaşamı hakkındaki bilgilerini dinleyicilerle paylaştılar.
online purchase abortion pill abortion pill how to order the abortion pill online Türk edebiyatında kıymeti sonradan anlaşılan ve eserleri 2001 yılında Kubbealtı Neşriyat tarafından yeniden basılan yazar Safiye Erol’un vefatının 50. Yılı münasebetiyle Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde anıldığı toplantıda Muhterem Yüceyılmaz yazarın kitaplarında kullandığı kendine has, zengin dili şu sözlerle ifade etti: “Türkçe’nin şerefini yerine oturttu” “Safiye Erol milli klasiklerimizden olmaya namzet bir yazarımızdır. Türkçenin en büyük yazarlarından. Eserlerini her zaman Türkçeyi en yüksek yere koyarak kaleme almış, Türk edebiyatının yıldızı bir yazardır. Türkçe’nin şerefini yerine oturtmuştur. Almanya’da uzun yıllar yaşamış olmasına rağmen, döndüğünde o dönemdeki batı hayranı diğer yazarların aksine yerli olmaya, yerli kalmaya özen göstermiştir. Makalelerindeki anlatısının yanı sıra, cümlelerinde seçtiği kelimeler de çok güzeldir. Çok geniş bir kültüre sahip olduğu için, birçok konuyla alabildiğine ilgili de bir yazar. Çeviriler yapmış, tasavvuf, tıp, pisikoloji gibi bir çok alanda kalem oynatmıştır. Trakya kökenli oluşu sebebiyle çok iyi bildiği Trakya ağzını metinlerine yansıtmıştır. Bunun yanında, her yazarın başaramayacağı, zeka gerektiren buluşları da vardır. Bir romanında, bir karakteri için “çıngıraklı kahkaha attı” diyor mesela. Bu buluşlar her yazarda bulunmaz.” Kendisi de Edirneli olan Prof. Dr. Abdullah Uçman ise, hemşehrisi olduğunu belirttiği Safiye Erol’da dikkatini çeken özellikleri ve yazarın tarihi eserlere olan ilgisine olan hayranlığını dile getirdi: “Her meseleye ilgili bir yazar” “Tanzimat öncesi başlayan kültürel ve politik anlamda Batı’dan etkilenme sırasında, kimliğini kaybetmeden milli kültürüne sahip çıkarak yazabilen nadir isimler vardır. Yahya Kemal bunlardan birisidir. Safiye Erol’un eserlerinde de bu özelliği görüyoruz. 40’lı yıllarda Samiha Ayverdi vesilesi ile Kenan Rıfai ile tanışmasından sonra, onun sohbetlerinden istifade ederek kimlik bunalımlarını, sorunlarını hallettiğini de görüyoruz. Makalelerinde Doğu ve Batı’dan seçerek ısrarla üzerinde durduğu isimler var. Mevlana, Yunus Emre, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Hasan Sezai Gülşeni, Şehy Şuhayb Efendi, Niyazi Mısri, Shekespeare, Sokrat, Zola, Goethe gibi isimler onu çok ilgilendiriyor ve sıklıkla bahsediyor. Makalelerinde yine üzerinde sıklıkla durduğu şehirler var ki, bunlardan biri de bahar aylarını geçirdiği ve memleketi olan Edirne’dir. Edirne’de bulunan bütün tarihi eserleri dile getiriyor, hatta o dönem Türkiye’de 5-6 üniversite varken, Edirne’de bir üniversite kurulması için yazılar yazıyor. Bu yazılar ciddiye alınıyor ve bir komisyon kuruluyor. Fakat Ankara’dan onay gelmeyince üzüntüsünü de yazılarında dile getiriyor. Ben bütün bunların sebebinin, İstanbul’un fethine kadar 88 yıl baş şehir olmuş Edirne’deki kültüre, medeniyete ve ecdada dikkat çekmek olduğunu düşünüyorum. “ Safiye Erol’un bütün yönleriyle konuşulduğu anma toplantısı, Mehmet Nuri Yardım’ın yazar hakkında aydınların sözlerinden örnekleri dinleyicilerle paylaşmasıyla son buldu. ‘Selim İleri: Aşkı en iyi anlatan yazar’ “Nihat Sami Banarlı, Samiha Ayverdi, Nihal Atsız gibi isimler Safiye Erol hakkında önemli tesbitlerde bulunmuşlar. Nihal Atsız, yazarın Ciğerdelen romanını övdükten sonra “Ciğerdelen sinemaya aktarılmalıdır.” Diyor. Tarihçi Murat Belge, “Safiye Erol piyasa romancısı değil, Halide Edip’ten eksiği yok.” der. Selim İleri ise Safiye Erol’u “Aşkı en iyi anlatan, adı bilinmeyen yazar.” demiştir. Safiye Erol zamanında kıymeti anlaşılmamış yazarlardan, fakat bugün, özellikle 2001 yılından beri Kubbealtı Vakfı olarak bastığımız kitaplardan sonra çok okunduğunu görüyoruz.”