Barbarosoğlu: Bilgisayar çocuklar için bıçaktır.
Zeytinburnu Belediyesinin her ay düzenlediği Gündeme Bakış söyleşi dizisinin Nisan ayı konuğu Yeni Şafak gazetesi yazarı sosyolog Fatma Barbarosoğlu oldu. Arzu Tozarın sunumuyla gerçekleşen söyleşinin ana konusu, 12 Nisan tarihinin Türkiyede internet kullanımının 20. Yılı olması sebebiyle internetin toplumumuza kazandırdıkları ve kaybettirdikleri oldu.
11 Mayıs Perşembe akşamı Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen ve sunucu Arzu Tozar’ın dinleyicilere “Sizin gündeminiz nedir? Onlar üzerine konuşalım.” hitabıyla başlayan söyleşide, dinleyiciler kendi gündemlerini ifade etti. Kendi kişisel gündemleri üzerinden toplumda gittikçe kaybolan manevi değerler üzerine ortak bir paydada buluştukları gözlenen dinleyicilere Barbarosoğlu “Öyleyse bütün gündemler içerisinde, hepsini etkilediğini düşündüğüm ve pek farkında olmadığımız bir gündem hakkında konuşmak istiyorum. 12 Nisan 1993 Türkiye’de internet kullanımının başladığı tarih. Bu tarihde internet devrimine maruz kaldık. Herkesin bildiği bir söz vardır; bir şey değişince her şey değişir. Hayatımıza radyo girdiğinde, başka insanların hayatlarını görmeye başlayarak bir parça değiştik, televizyon girdiğindede bir parça değiştik, internet girdiğinde ise çok fazla değiştik.” Diyerek internet kullanımının kültürümüzde ve toplumumuzda meydana getirdiği değişimle ilgili tesbitlerini dinleyicileriyle paylaştı.
“Eskiden bir anne beş çocuğa bakardı. Bugün bir tanesine bakmakta zorlandıklarını görüyoruz. Çünkü beş çocuğa bakıldığı dönemlerde mahalle kültürü vardı. Bütün mahalle çocuklara bakardı. Yine de anneler için sokak tehlikeli bir yerdi. Çocukları sokakta olduğunda endişe duyarlardı. Şimdi internet ve televizyon gibi teknolojik vasıtalar sebebiyle bütün çocuklar evde. Ve bize dayatılan gelişmiş ülke psikolojisi sebebiyle üç yaşındaki çocukların dahi bilgisayarları ve internetleri var. Halbuki bilgisayar çocuklar için bir bıçaktır. Üç yaşında bir çocuğun eline bir yerini keser endişesiyle bıçak verilmezken, bilgisayar veriliyor. Bilgisayar onu kestiğinde kan çıkmadığı için bunu yapıyorlar.” diyen Barbarosoğlu, annelerin çocuklarını besleme hususunda ve oyunla vakit geçirmeleri hususunda yalnız teknolojik imkanlardan faydalanmasının çocukların bedensel sağlıklarına da zarar verdiğini anlattı.
Teknolojinin yanı sıra, kentsel dönüşümlerle de mahalle kültürünün ortadan kalktığına değinen Barbarosoğlu, sanayi devriminden sonra toplumlara dayatılan tüketme arzusuna Müslümanların direnmesinin esasında çok kolay olduğunu belirterek zaman yönetiminin öneminden şu sözleriyle bahsetti:
“Makinaların dayattığı bir zamanlama var artık. Reklam arası namaz kılmak diye bir olay var. Oysa Müslüman zaman şuuru ile bunu çok kolay aşabilir. Bizim dinimiz bir zaman medeniyetidir. Peygamber Efendimiz Hicret etmiştir. Müslüman ezan okunan her yerde yaşayabilir. Yahudilik ise mekan medeniyetidir. Müslümanlar olarak, zaruriyet miktarını ölçü alarak yaşamanın idrakine vardığımızda bu problemi aşabiliriz. Örneğin Oruç bize hem zaman, hem zaruriyet miktarını gösterir. Zaman idrakini kazanmanın en önemli temeli bir şeyi vaktinde yapmaktır. Vaktinde namaz kılmak, yemek yemek gibi. İbadetler bize içimizdeki zamanı genişletmeyi öğretirken, teknoloji ise dışımızdaki zamanı örgütlüyor. İç zaman ve dış zaman uyumsuzluğunda ise birçok psikolojik problemle karşılaşıyoruz. Teknolojiyi de zaruriyet ölçüsünde kullandığımız takdirde zararlarından arınabiliriz. Çünkü teknoloji de bizim için bıçak gibidir.”