Komünistlerden Dindarlara Atatürkçülük
Atatürk, Kemalizm, Atatürkçülük, ya da sadece Mustafa Kemal hepsi bir ismi işaret ediyor gibi gözükse de işin aslı böyle mi? Atatürkün Türkiyedeki karşılığı kime ya da neye göre değişiyor?
Tüm bu soruları irdeleyerek direkt taraflarına inen Sosyolog yazar Hilal Kaplan, Atatürkçü düşünce dernekleri ile görüştü; Gençlerin “imkansız” yasını anlatmaya çalıştı. Cesur kalem Kaplan,son çalışması Türkiye’nin “Ölmeyen Babası” Atatürkçü Gençliğin İmkansız Yası isimli kitabı’na dair soruları yanıtladı.Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde Arzu Tozar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide önce, terimler üzerinden anlam farklılığı konuşuldu.
“Atatürkçülük İdeoloji Değildir”
Atatürkçülük ve Kemalizm kavramlarının irdelendiği söyleşide, yazar Hilal Kaplan Atatürkçülüğün Demokratikleşmede bir engel teşkil ettiğini söyledi. Kaplan konuyla ilgili açıklamalarını söyle sürdürdü.“Zira Kemalizm, Atatürkçülüğe nazaran ideoloji olarak tanımlanmaya daha yatkın. Çünkü CHP’nin altı okunda anlam bulan belli bir sabitliği var. Ayrıca Kemalizm, Mustafa Kemal hayattayken ortaya çıkmış bir kavram. Kemalizm terimi, Demokrat Parti iktidarına denk gelen yıllarda, CHP’nin Atatürkçülük’le eşdeğer olduğu algısını kırıp Atatürk’ün daha kapsayıcı bir görünüm alması amacıyla Atatürkçülüğe çevrildi. Atatürkçülüğün bir ideoloji olduğunu düşünmüyorum. Çünkü belli bir sabitliği yok. Komünistlerden dindarlara kadar herkes kendini Atatürkçü olarak tanımlayabiliyor. Atatürkçülüğün, toplumu birarada tutmak için yaratılmış bir egemenlik süreci olduğunu düşünüyorum”
Kitapta dikkat çekilen “imkansız yas”tanımlaması söyleşide konuşulan bir diğer başlık oldu. ‘Atatürk’ gösterenini merkezi kılan en büyük unsur onun ardından tutulan kamusal yas”tır diyen Kaplan, demokrasi için Atatürkçü olmanın da olmamak kadar normalleştiği bir ülke haline gelmenin şart olduğunu söyledi.