Sahn-ı Semân'dan Dârülfünûn'a Osmanlı'da İlim ve Fikir Dünyası Sempozyumu Başladı
Bu yıl 19. yüzyıl temasıyla beşincisi düzenlenen “Sahn-ı Semân’dan Dârülfünûn’a Osmanlı’da İlim ve Fikir Dünyası” sempozyumu, bu sabah saat 09.30 itibariyle Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinde, Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar, İstanbul Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mürteza Bedir, sempozyum katılımcısı isimler ve ilgililerin iştirâkiyle açılışını gerçekleştirdi.
Beş Yıllık Bir Seride, Beş Yüz Yıl Sempozyum açılış konuşmalarında başta İstanbul Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr Mürteza Bedir, “Siyasi ve kurumsal tarih olarak Osmanlı üzerinde çokça konuşulmuştur belki ama özellikle ilmî ve fikrî düzeyde Osmanlı’nın yapısına uygun bir ilim ve fikir birikimine sahip olup olmadığı ile ilgili akademi ve entelektüel dünyanın hissiyâtı ve bilgisinde ciddi problemler mevcuttur. Osmanlı 600 yılı genellikle (İslam kültür ve medeniyetinin taklit çağı olarak nitelendirildiği için) sanki en geri, hiçbir fikrî ve ilmî mesainin, birikimin neredeyse olmadığı; herhangi özgün bir katkının yapılmadığı yüzyıllar olarak tanıtılıyor. Biz de bunun böyle olmayabileceği varsayımından hareketle ve yaptığımız çalışmalar ve gözlemlerimiz neticesinde böyle olmadığına da inanarak, bu alandaki boşluğu tespit ederek, o boşluğa dönük bir katkı; ilmî kamuoyunu bu anlamda bir bilinçlendirme ya da farkındalık yaratma amacıyla bu sempozyum serisini başlattık. Elhamdülillah, beş yıllık bir seride 500 yılı, bugün 19. yüzyıl ile beraber tamamlamış oluyoruz.” sözleriyle sempozyumun varlık sebebine dair geniş bir izahatta bulundu. Daha sonra Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar, konuşmasında “Biz bu toplantı serisiyle Osmanlı tarihinde yüksek öğretim kurumlarıyla ilgili olmak üzere, asırlar itibarıyla ilmî geleneği takip etme fırsatı yakalamış olduk. Ayrıca bu bildirilerin yayınlanmış olması da, bize daha büyük bir imkân tanıyor. Ben bundan sonra da bu toplantıların devam etmesini temennî ediyorum.” ifadelerine yer verdi. Sahn-ı Semân Kelimesi, Kültürümüzün Temel Taşlarından Biridir İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ise yaptığı konuşmada bilhassa sempozyum için seçilen ismin önemine vurgu yaparak, “Sahn-ı Semân kelimesinin hafızalarda hiç unutulmayacak şekilde yer etmesi, bizim kültürümüzün temel taşlarından biri olması sebebiyledir. Çünkü bilindiği üzere Türklerin üzerinde bir göçebe hayat algısı vardır. Halbuki Türkler bulunduğu her yerde ilmî eserler veren, medeniyet izlerini bırakan bir hareketlilik içersinde dünyaya kültür adına çok şeyler kazandırmış olan bir millettir. Sempozyum kapsamında bizlere katkılarından ötürü Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’a gönülden teşekkür ediyoruz. Zaten bu bize mahsus bir iş değildi. Zeytinburnu Belediyesinin Murat Aydın’ın şahsında ortaya çıkan kültür hamlesinden biz yararlanmış olduk. Baktığımız zaman Zeytinburnu Belediyesi hem kültürel faaliyetleri destekleme, hem de kültürel anlamda kaynak eserler sunma işleviyle gerçekten öncü, özenilen, örnek alınacak olan bir kültür çalışması ortaya koydu ki Türkiye adına da bu güzel bir örnek oldu. Ben kendisini ve ekip arkadaşlarını yürekten kutluyorum.” Geçmişle Geleceğin Bağı Kuruluyor Zeytinburnu Belediye Başkanı Sayın Murat Aydın, “Öncelikle bu anlamlı çalışmayı bizlerle sürdürdükleri için değerli İstanbul Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dekanı Mürteza Hocamız ve ekibine canı gönülden teşekkür ediyorum. Biz yetkiyi Zeytinburnu halkından aldık ve onlar adına bu hizmetler sunuluyor. Ben, bu güzel organizasyonları yapma yetkisini bize veren, hem de dört kez veren Zeytinburnu halkına huzurlarınızda canı gönülden teşekkür ediyorum. Zeytinburnu’nun hayallerini onların destekleriyle birlikte gerçekleştirmek nasip oldu.” sözleriyle başladığı konuşmasına, sempozyumun önemi ve değeri hakkındaki görüşlerini ifade ederek, şu cümlelerle devam etti: “Burada geçmişle geleceğin, geçmişle bugünün bağı kuruluyor aslında. Ülkemiz maalesef bu anlamda geçmişini, geçmiş belleğini kısmen kaybetmiş düzeydeydi. Şimdi o geçmişte kaybolmuş bilgileri artık yavaş yavaş hatırlıyoruz; dolayısıyla, ayaklarımız bulunduğumuz yere sağlam basıyor ve gelecekle ilgili daha güzel hayaller, daha güzel projeler gerçekleştirebiliyoruz. Bu organizasyonlar, gelecek yürüyüşü için son derece anlamlı bir adımdır. Bilim insanlarıyla, sizlerle bu çalışmalar gerçekleşiyor. Bizlerce sadece işin bir tarafından tutmuş oluyoruz; ama birlikte, anlamlı bir iş gerçekleştirilmiş oluyor.” Açılış konuşmalarının akabinde, sempozyumun açılış oturumuna geçilerek, Prof. Dr. Mahmut Ak’ın başkanlığında Tokyo Üniversitesinden Jun Akiba, “Muallimhâne-i Nüvvâb’dan Mekteb-i Kuzât’a: Osmanlı Kadı Okulunun Yarım Yüzyıllık Serüveni; İstanbul Şehir Üniversitesinden Abdülhamit Kırmızı, “Osmanlı Ulemâsı, Islahat ve Müsâvât: Gayrimüslimlerin Devlette İstihdamı Meselesi ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinden İlhami Yurdakul ise, “2. Abdülhamid Devrinde Dersiamlık ve İstanbul Müderrisliği Ruusu” konularında ilgili tebliğlerini sundular. Sempozyumun açılış oturumunda sunulan tebliğlerden bazı alıntılar: Muallimhâne-i Nüvvâb’dan Mekteb-i Kuzât’a: Osmanlı Kadı Okulunun Yarım Yüzyıllık Serüveni Jun Akiba / Doç. Dr., Tokyo Üniversitesi 1855 yılında kurulan Muallimhâne-i Nüvvâb, sonraki adlarıyla Mekteb-i Nüvvâb, Mekteb-i Kuzât ve Medresetü’l-Kuzât; Osmanlı İmparatorluğu’nun sonuna kadar Osmanlı şer’î hakimlerini yetiştirmiş bir eğitim kurumudur. Bir anlamda meslekî okul olarak kabul edilmesinden dolayı Osmanlı eğitim tarihi yazımında şimdiye kadar bu kuruma gereken önem verilmemiştir. Ancak Muallimhâne-i Nüvvâb’ın yarım asırlık tarihi bize İslam hukukunun Osmanlı’nın son dönemi uygulamasına ilişkin ilginç detaylar sunarken, hukuk uygulayıcılarının eğitimi sürecinde nelerin nasıl öğretildiğine dair sorularımıza da önemli yanıtlar vermektedir. Osmanlı Ulemâsı, Islahat ve Müsâvât: Gayrımüslimlerin Devlette İstihdamı Meselesi Abdülhamit Kırmızı / Prof. Dr., İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyılı, modernleşmenin batılılaşma ve sekülerleşme ile özdeşleştirildiği akademik paradigmanın hakim olduğu 20. yüzyılın görüşleri doğrultusunda, umumiyetle ulemanın gücünü kaybettiği bir çağ olarak betimlenir. Buna göre modern devletin ihtiyaç duyduğu ıslahat, Avrupa devletlerinin baskısıyla ve ulemanın görüşü alınmadan, ulemaya rağmen gerçekleştirilmiştir. Ancak 21. yüzyılda, modern kurumların eskilerle çatıştığı şizofrenik bir ikilik düzeni tasvir eden bu eski literatürü yeni yaklaşımlarla eleştiren bir tarih yazımı çiçeklenmiştir. II. Abdülhamid Devrinde Dersiamlık ve İstanbul Müderrisliği Ruusu İlhami Yurdakul / Prof. Dr., Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Medreselerde okutulan dersler 19. yüzyıla gelindiğinde daha ziyade camilere kaymıştı. Medrese dersleri “Dersiam” adı verilen müderrisler tarafından camilerde verilmişti. Bu bakımdan son dönem eğitim sistemi ve medreseler incelenirken camilerin bu fonksiyonu ve dersiamlık ihmal edilmemesi gereken önemli bir husustur. Sempozyumda Oturumlar Devam Ediyor “Sahn-ı Semân’dan Dârülfünûn’a Osmanlı’da İlim ve Fikir Dünyası” sempozyumu, gün içinde birbirini takip eden “Âlimler”, “Kelâm”, “Hadis”, “Eğitim”, “Tefsir” ve “Felsefe” üst başlıklı oturumlar ile devam etmektedir. Yine yarın (21 Aralık Cuma) boyunca devam edecek olan sempozyumun oturumları, “Tasavvuf”, “Eğitim”, “Dinler Tarihi” ve “Siyaset” konuları üzerine olacaktır. Aynı zamanda yarın (21 Aralık Cuma) 14.00 ve 14.30 saatleri arasında Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinin sergi alanında, Yalova Üniversitesi İslâmi İlimler Fakültesinden Doç Dr. Süleyman Berk, “İstanbul’da 19. Yüzyıldan Kalma Altı Dilli Bir Kitâbe” konulu bir poster sunumu gerçekleştirecektir.