Avrupa, Yahudileri neden sevmez?
Medeniyet Tarihi seminerlerinde Avrupa Medeniyetinin beslendiği dini, toplumsal ve ahlaki temelleri anlatmaya devam eden Prof. Teoman Duralı, Avrupa'da Germen hakimiyeti ile oluşan sınıfsal farklılıklar sonucu alt tabaka olarak görülen Yahudilerin nasıl bir saikle ekonomik ve politik olarak güç kazandıklarına dikkat çekti.
Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi, konferans ve seminer programlarıyla alternatif bir akademi gibi hizmet vermeye devam ediyor. Bu çerçevede Prof. Teoman Duralı'nın Medeniyet Tarihi seminerleri de ilgiyle izleniyor. Nisan ayı programında Avrupa Medeniyeti'nin kökenlerinden sözetmeye devam eden Prof. Duralı, 14 Nisan'da gerçekleşen söyleşisinde Doğu Roma'daki sınıfları, Roma ile bugünkü Yunanlılar arasında bir bağ olup olmadığını anlattı. "Doğu Roma hiçbir zaman kendine Bizans dememiştir. Bu tarihçilerin sonradan verdiği bir addır. Doğu Roma kendisini hep Roma olarak adlandırmıştır ve oradan da Araplar Roma demişlerdir. Arapça'da o harfi olmadığından Rum diye söylenmiştir. Biz de bunu Arapça'dan aldık. Bizans'ta kullanılan Yunanca'ya yine Arapların etkisiyle Rumca demişiz. Ama nedense artık Rumca denilmiyor Yunanca deniliyor. Avrupa ise hiçbir zaman böyle bir ayırım yapmamıştır. Onlar hep Grek diye anarlar. Yunanlılar da kendilerini Helen olarak görürler." diyen Prof. Duralı, ama bildiğimiz o büyük medeniyetin mimarları olan Yunanlıların bugün olmadığını, bugünün Yunanistan'ında apayrı bir kavim yaşadığını kaydetti. "Büyük Yunan medeniyetinin kurucuları Roma'nın istilası ile birlikte milattan önce birinci yüzyılda kayboluyorlar. Ortaçağ'ın başlarında 4. 5. yüzyıllarda artık Avrupa'da Germen hakimiyeti başlıyor. Halklar bu Germen beylerinin hakimiyeti altında yaşamaya başlıyorlar." diyerek sözlerine devam eden Prof. Duralı, bu dönemde ortaya çıkan sınıfsal farklılıklara da dikkat çekti. AVRUPA'DA SERMAYEYİ DOĞURAN KAST SİSTEMİ Prof. Duralı, "Hıristiyanlığın çıkışından itibaren Avrupa'da iki ana zümre belirmiştir. Ruhban yani Tanrı'dan el almış olanlar, İsa'nın havarileri ve oradan neşet eden kardinaller, papazlar, psikoposlar. Bunlar dışında kalanlar rençberler, zanaatkarlar da laikustur. Laikus’un aslı Yunanca'da avam demektir. Latince’den evladı Fransızca’ya laik diye geçiyor o bize intikal etmiştir. Bunlar ruhban olmayanlardır. Beyler de Ruhban’ın ayrıcalığını taklit ediyorlar. Avam'a 'biz sizden çok farklıyız kanımız mavi akar' diyerek kendilerine üstünlük atfediyorlar. Ve bu mavi kanlılar ticaret gibi adi bir işle uğraşamazlar. Bütün haklardan yoksun tü kaka Yahudiler yapar bu adi işi." sözleriyle Ortaçağ Avrupasındaki kast sistemini özetledi. Bu sistemi Yahudilerin zaman içinde nasıl lehlerine çevirdiklerini ise şöyle anlattı: "Beyin ticaret için görevlendirdiği Yahudi, o dönemde henüz para kullanılmadığından malları pazarda bir başka Yahudi ile takas eder, aldığı malı geri götürür bir kısmını da iç eder, biriktirir. O iç edilen mal sermayedir. Bu söylediğim ticari ilişkiye daha sonraları merkantilizm denilmiştir. Bu da kapitalizmin zeminini teşkil edecektir. Bu aşamada henüz mal malla takas edilmektedir. Bu çok önceden beri varolan bir gelenektir. Burada ortaya çıkan malı takas edenlerin bir kısmını bir kenara depo etmesidir. Burada biriken mallar onların servetini teşkil edecektir. Bu mala dayanarak daha sonra iktisatça güçlenecekler ve bu güçlenme siyasete dönüşecektir. Yahudi olmayanlar gün gelip de bu olayı keşfettiklerinde müthiş bir tepki fırtınası kopacaktır. Avrupa’daki tarihi Yahudi aleyhtarlığının iktisadi menşei budur." Prof. Duralı, Avrupa'da Yahudilere karşı bu olumsuz tavrının bir nedeninin de dini menşeili olduğunu ifade ederek "Yahudilerin Hıristiyanlığı kabul etmemeleri en başta muazzam bir öfkeye yol açmıştır. Hak dinine geçmiyorlar. Yahudiler de kendi dinlerini hak dini olarak görüyorlar ve Hıristiyanlığı bir sapma olarak kabul ediyorlar." dedi.