Mağaradan Çıkmaya Cesaretin Var mı?
“Asıl soru insan kimdir? Bu soruya cevap bulamazsak diğer bütün sorularımız anlamını kaybeder.” diyen Prof. Ekrem Demirli, Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezindeki Mantıku’t Tayr seminerinde güncel sorunların ciddi soruları her zaman perdelediğini ama asıl meseleyi hiç akıldan çıkarmamamız gerektiğini kaydetti.
Prof. Ekrem Demirli, Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezinde Ferîdüddîn-i Attâr'ın Mantıku't-Tayr adlı eserini şerh etmeyi sürdürüyor. Tasavvuf edebiyatının en güçlü metinlerinden biri olan Mantıku’t Tayr, insanın manevi yolculuğunu kuşların Simurg’u arayışı üzerinden sembolik bir dille anlatıyor. 30 Mart günü gerçekleşen seminerde Mantıku’t Tayr’ın temel meselesini hatırlatan Prof. Ekrem Demirli, “Eser aslında insan kimdir sorusuna cevap arıyor. Müslüman alimlerin de en ciddi meselesi her zaman bu olmuştur. Doğa nedir, nasıl işler ikincil sorudur. Asıl soru insan kimdir? Çünkü bu soruya cevap bulamazsak diğer bütün sorularımız anlamını kaybeder. Bu şekilde düşünerek insan kimdir sorusundan hareket etmişler ve dikkatimizi bu soruya yöneltmişlerdir.” dedi. İnsan kimdir sorusunun ancak bir yolculuğa çıkmakla bulunabileceğini söyleyen Prof. Demirli, Platon’dan beri insanın tekamülü ile ilgili olarak bir mağara benzetmesi yapıldığını bunun da Mantıku’t Tayr’daki ‘yolculuk’ benzetmesi ile çok örtüştüğünü ifade etti. Prof. Demirli, “Yolculuk nedir ve niçin yolculuğa çıkacağız? Çünkü Platon’dan beri bir mağara benzetmesi vardır. İnsanlar bir mağarada yaşıyorlar ve ışığı göremiyorlar. İçeriye bir ışık sızıyor ve dışarıdan geçen varlıkların gölgelerini görüyorlar, onlarla ilgili zanlarda bulunuyorlar, hiçbir zaman gerçekle yüzleşemiyorlar. Ne zamana kadar? İçlerinden biri mağaranın dışına çıkana kadar. Mağaranın dışına çıkınca ötekilere ‘Burası bir mağara ve hakikat dışarıdadır’ diyor. Herkesin bir mağarası var ve mağaradan dışarı çıkmamız lâzım. Mantıku’t Tayr’da da anlatılan bir mağaradan çıkış yolculuğudur. Temel itibarıyla yapmak istediğimiz şey mağaradan çıkıştır. Bu nedenle kitap çok gerçekçi bir kitap.” şeklinde konuştu. İNSAN OLMAK NE DEMEKTİR “Feridüddin Attar sana konuşuyor, bu kitabın muhatabı sensin” diyen Prof. Demirli, sözlerine şöyle devam etti: “Herkesin bir mağarası var. Burada varlığımızı tüketerek insan olamayız. Attar da sana mağaradan çıkmanı söylüyor. Peygamber Efendimiz de aslında aynı şeyi yaptı. İnsanları mağaranın dışına çıkardı; Mekke’nin, bulundukları sosyal çevrenin dışına çıkardı. Onlara hakikati göstererek başka bir noktaya taşıdı. Dolayısıyla İslam içerisinde yolculuk kelimesi kullanıldığı zaman aklımıza gelmesi gereken şey mağaranın dışına çıkmak. Alışkanlığın, adetlerin, zanların dışına çıkmak hakikatle yüzleşmektir, temel mesele budur.” Ancak mağaranın dışına çıkmak için cesaret gerektiğinin altını çizen Prof. Demirli, “Mağara bir zanlar dünyasıdır. Halbuki mağaradayken insanın gördüğü şey gölgedir, gerçek değil. Herkes kendinden sözederken düşüncelerinden bahseder. Halbuki çok az insanın kendine ait bir düşüncesi vardır. Çoğu başkalarının düşüncelerini taklit eder ya da başkalarının düşüncelerini benimserler ve mağara ortamında o düşünceleri yaşarlar. Düşünen insan çok nadirdir. Bu nedenle insana doğru düşünme öğretilir. Hüdhüd’ün görevi bu kuşlara düşünmeyi öğretmektir. Neyi düşünecekler? İnsan olmak ne demektir sorusunun cevabını düşünecekler.” dedi. “Türkiye gibi ülkelerde hep güncel sorunlar vardır. Ve güncel sorunlar ciddi soruları her zaman perdeler. Onları konuşmaya başladığınızda ‘Şimdi sırası değil’ diye bir itirazla karşılaşırsınız.” diyen Prof. Demirli, “Bülbülün güncel sorunu gülle ilişkisidir. Fakat Hüdhüd ona bunun bir yanılsama olduğunu söylüyor. Ona esas meselesinin hakikat olduğunu söylüyor.” şeklinde bir örnekle bu kitapta da güncel ile gerçek arasındaki çelişkinin ortaya konulduğunu kaydetti.