KONUŞMALAR | 09.02.2021
Konuşmalar programının şubat ayı oturumunda Bünyamin Yılmaz, Türk süper kahramanlar hakkında yapımlar çıkarmaya başlayan T-World Entertainment and Productions şirketinin üreticisi ve kurucusu olan Bülent Turgut’u misafir etti.
Bünyamin Yılmaz fantastik bir dünyanın kapısını aralayan Bülent Turgut’a bu dünyayı gerçek hayata nasıl taşıdığını sorarak programı başlattı. “Aslında çok fantastik bir dünyadan bahsedeceğiz ama hiçbir şey hayal değil hepsi bir gerçek. Gerçekten de fantastik bir dünyada mı yaşıyoruz yoksa anlattıklarınız mı fantastik?” Yılmaz, ayrıca uluslararası dünyada bize ait olan fantastik dünyayı kurgulayarak, farklı pencerelerin açılabileceğini gösterdiklerini, T-World’un bu dünyanın mekânı olduğunu söyledi. Bu dünya bize yabancı gelmiyor çünkü Amerikan filmleri üzerinden süper kahramanların dünyasının görünüşü hakkında fikrimiz var. Bülent Turgut ve ekibi kendilerine ait başka bir dünya mı izletecek yoksa daha önceden sunulan düşüncelerden mi istifade edecek?
Bülent Turgut öncelikle projenin tarihçesine bakmak gerektiğini belirtti. Fantastik ve bilim kurgu gibi evrenlerle her zaman ilgilendiğini, neden bizim de kahraman evrenimiz yok sorusu üzerine düşündüğünü söyledi. Bununla ilgili iş yapılacaksa öncelikle çok parametrede ciddi ekosistem yaratılması gerek. İlk düşünülmesi gereken bu coğrafyada süper kahraman nasıl olmalı, coğrafyamızda nasıl bir hikâye anlatıcılığı ile süper kahraman yaratılabilir gibi soruların cevaplanması mühim. Bunların yanında işin teolojik, mitolojik, kahramanların dayanacağı arketiplerle birlikte prodüksiyonel olarak Türkiye’de bu işin yapılabilmesi için gerekli enstrümanların neler olduğu tespit edilmeli. Turgut ekibiyle birlikte bunun üzerine iki buçuk yıl çalıştıktan sonra izlekler oluşturduklarını söyledi.
Amerika’ya bakıldığında bu alandaki başarılarının temelinde çizgi romanlar var. Turgut’a göre Amerikalılara öykünmektense, onların üretim teknolojilerini kullanarak bu coğrafyanın süper kahramanlarını anlatan bir evren ortaya çıkarmak asıl maharet. Bu işi üretebilmek için aksiyon ekipleri hakkında, sanat üzerine, kostümlerin tasarlanması üzerine çalıştılar. İşin dijital yönünde bilgisayar efektleri ve başka teknolojik ihtiyaçlar kendini gösterdi. Bir başka husus da üretilen ürünlerin hangi tasarımda ve alanda sunulacağı; oyun, kitap, çizgi romanlar.
Turgut, Raif İnan’la beraber T-World’ü tasarlarken kanalı bu coğrafyanın temsilcisi olarak kurguladıklarını belirtti. Hikâye kurgulamak ayrıca zor, çünkü bu coğrafyada ölümsüz kahraman yaratılması mümkün değil. Yüzlerce yıldır milyonlarca insanın öldüğü bu topraklarda, ölümsüz birini sahneye taşımak algıda problemlerin doğmasına neden olabilir. Bu coğrafyanın gerçekliği çerçevesinde karakter dünyası geliştirmek ve yaratmak gerekir.
Coğrafyamızda Süper Kahramanlar İçin Fantastik Dünya Kurgulamak
Bünyamin Yılmaz, fantastik dünyayı bizim coğrafyamızda anlatmamızın hayal olmadığını vurgulayarak, konuğunun konuyu genişletmesi için kapı araladı.
Bülent Turgut Filinta dizisini çekerken Amerikalı ekiplerle çalışır. Çünkü fantastik dünyayı anlatırken kullanılabilecek teknoloji ve enstrümanların onlarda olduğunu söyledi. Türkiye “turkish drama” denilen alanda çok iyi. Melodram denilecekse Türkiye’de bu konu hakkında çok yetenek var. Ama üzerine çalışmak istedikleri türün, bilgisayar efektleri, özel efektleri, kostümleri ve daha başka ihtiyaçları söz konusu; yüksek teknolojik bilgi lazım. Bu alanlarla ilgili Türkiye merkezli ama Amerikalı yapımcı, yönetmen ve diğer branşlardaki isimlerle görüşüp, fakat Türkiye’de yapabilecek modelde süreci ilerletmeye çalışmaktalar.
Yılmaz konuğuna Hollywood’daki insanlarla bir araya geldiğinde, onlara bu projeden bahsettiğinde aldığı tepkilerin veçhesini sordu.
Bülent Turgut yabancı basının konuya oryantalist yaklaştığını belirtti. Süper kahramanla ne yapacağımız hakkında fikir üretemiyorlar. Filinta’nın fragmanını gönderdiği basından arkadaşları, bu işi gerçekten yapıp yapamadıklarını sorgular ve yapmış olduklarına inanamazlar. Bu konuda komplekse girmemek gerektiğini söyleyen Turgut, artık her şeyin satın alınabilir durumda olduğunu, iyi bir hikâye varsa ekonomisi oluşturularak gerçek hayata taşınabileceğini belirtti. Amerikalılara karşı bir eksiklik varsa o da iş tecrübesi, bu yüzden iş modelleri geliştirmeliyiz. Elimizde eksilerimiz kadar artılarımız var; mesela işe çok çabuk adapte olmak bunlardan biri. Onlar hazırladıkları planlara göre hareket ederler, biz işin gidişatına göre pratik çözümler ve farklı yollar üretebiliriz. Ama bizde süper kahraman evreni kurmak için yeterli ekip maalesef hala yok.
Yeni bir şey ortaya koyulacağı için bunun senaryo ayağının güçlü olması gerekir dedi Bünyamin Yılmaz. Turgut’tan bu konu hakkındaki çalışmalarından bahsetmesini istedi.
Turgut dinamik ve sosyolojik bir iş yapıldığı için günceli sıkı takip etmek gerektiğini söyledi. Senaryo uygulama alanına geçtiğinde hayatın gerçekliğini fantastik dünyada doğru yansıtmalı. Süper kahramanın dünyası günümüz olabilir ama kendi yarattıkları bir evren daha var. Bu türün ihtiyacı olan her şeyi kendi ekosistemlerinde gerçekleştirmek için gerekli hazırlıkları yaptıklarını artık sahneye çıkmak için hazır olduklarını belirtti.
Süper kahramanların dünyasını temsil eden karakterler hakkında bilgi edinmek isteyen Yılmaz, kahraman hazırlıklarının kaynağını sordu.
Turgut, karakterlerin ayrıntısından değil de onları tasarlarken nerelerden esinlendiklerinden bahsetti. Bizim coğrafyamız zaten kahraman dolu. Türk mitolojinden başlayarak bu coğrafyadan geçmiş tüm kültür ve medeniyetlerin kadim anlatılara yayılmış kahramanlarının hepsi bu projeye dâhil. Kahramanlar çok katmanlı.
“Bir tarafıyla insan bir tarafıyla bu coğrafyanın kahramanı nasıl olsun sorusuna cevap vermeye çalıştık.”
Bünyamin Yılmaz Turgut’a yaptıkları işin maske ve pelerinle sınırlı olup olmadığı, daha farklı noktalara temas edip etmedikleri yanında süper kahraman evrenini Türkiye’de daha önce yaratılmadığını, sektörün gerçekten böyle bir dünyaya hazır olup olmadığını sordu.
Turgut’a göre süper kahramanların hepsinin evreninde maske ve pelerin var. Süper kahramanlar her zaman savunmada olan karakterler ve kendilerini korumak için kalkan, silah, miğfer gibi aletler kullanır. İşin önemli noktası bunların günümüze nasıl taşındığı.
Piyasanın buna hazır olup olmamasını ya da birinin size bu şartlarda şu projeyi hayata geçirmen imkânsız demesini çok önemsememeliyiz. Çünkü Turgut’a göre bir işi yapmayı denemeden sonucu hakkında fikir yürütülemez. Pandemi nedeniyle ülkemizde üç tane dijital platform açıldı, üç tanesi de yolda. Dönüşüm ve uyum artık çok hızlı gerçekleşmekte. Bu yüzden denemeden ne olacağını bilinemez.
“Dijital mecralarda arasındaki mücadelede belirleyici etken rekabet olacak.”
Süper kahraman evrenini kurgularken dikkat edilmesi gereken incelikler var. Çalışmaların çoğunda derin felsefi anlayışlar sezilir bu yüzden bir cümle ile izleyiciye seslenebilmek gerekir. Ayrıca insan fıtratını iyi anlamak lazım. Netflix çalışmalarıyla aslında din felsefesi anlatır. Fantastik bilim kurgu filmlerin dayanması gereken nokta burası. Yoksa kült ve kalıcı olmaktan bahsetmek zor. Coğrafyamız düşünsel arka plan oluşturmak için çok zengin, kaynaklarını iyi kullanabilmeliyiz.
Teoride olan bir şeyi pratiğe dökmek üzeresiniz. Belirttiğiniz derin düşünsel alt yapıları dizi ya da filmlerde tam olarak görüldüğünü söylemek zor. Bu problem nereden kaynaklanıyor? diye sordu Yılmaz. Ayrıca ekledi, konu hakkında iletişime geçtikleri farklı ülkeler, Turgut ve ekibinin girişimlerini uygulanabilir buluyor mu?
Turgut’a göre Türkiye’de problemin kaynağı sektörün bu konudaki pratiğinin az olması. Düşünsel alt yapısı kuvvetli olan çalışmaların içeriğinin stratejisi çok iyi belirlenmeli. Amerika bu konuda çok başarılı, yapımcılığını yaptıkları birçok bilim kurgu filmlerinden sonra icatlar yapıldı. Çünkü arkalarında teknolojik bakımdan gelişmiş büyük bir ordu var.
Ülke temsilcileri ise Turgut ve ekibinin çalışmalarına pozitif yaklaşmaktadır. Hatta bu projenin neresinde yer alabiliriz diye soranlar da vardır. Mesela Amerikalılar çalışmalarının evrensel tanıtım işlerini takip etmek istemektedir. Pandemi çok hızlı içerik tüketilmesine neden olduğu için avantajları olduğunu belirtti Turgut, çünkü beş yıllık içerik sekiz ayda tüketildi. Bu da haliyle içerik açığını kapatmak için alan açmaktadır.
Edebiyat dünyasında sinemaya katkı sağlayabilecek ciddi bir potansiyel var. Fakat bu iki dünyanın tam olarak birleştiği söylenemez. Edebiyat ve sinema arasında orta nokta yakalanabilir mi? diye sordu Yılmaz.
Turgut en büyük hayallerinden birinin bu iki alanı birleştirerek, çeşitli projeler hayata geçirmek olduğunu belirtti. Ama T-World işine girdikten sonra haliyle öncelikleri değişir. İhsan Oktay Anar’ın tüm kitaplarının filmlerini çekmek istediğini, edebiyatın sinemanın beslendiği damarlardan biri olduğunu dile getirdi. Ama iki alanı bir araya getirecek endüstri ve ekonomi tam oluşmadığı için projeler henüz hayata geçememektedir.
“Bana kendi hikâyeni anlat.”
Biz de uyarlama yapıyoruz. Duyguyu daha yoğun yaşayabilen bir dil bulduk. Amerikalılar “bize gelip bizim yaptığımız işi yapmayın. Kendi hikâyenizi bizim tekniğimizle çekin” diyorlar. Bugün asıl başarıyı yakalayan işler de zaten kendi hikâyeni anlatabildiklerindir. Coğrafyamız bilginin geliştiği bir yer, bunu vurgulamıştık dedi Turgut. Dolayısıyla biz bunun malzemelerini görmezden gelemeyiz. Kamerayı nereye tutarsan orayı anlatırsın. Kamerayı kendimize çevirmeli ve kahramanlarımızı anlatmalıyız. Kahraman filmlerinde ise aksiyon değil, aksiyonun sonunda neler olacağı, hikâyesi önemlidir. Amerikan süper kahramanlarıyla bizimkiler arasındaki en büyük farklardan bir tanesi; onlar dünyanın koruyucuları ve bunu anlatırlar. Hâlbuki bizim kahramanlarımız geleceği inşa etmektedir.