Prof. Dr. İsmail Coşkun: "Robinson Crusoe kitabı bir çocuk kitabı değildir."
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Coşkun; Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinde her ay Modern Dünyanın Teşekkülü başlığıyla gerçekleştirdiği söyleşi dizisinde 12 Şubat Salı akşamı Modernleşme, Toplumsal Aktörler ve Devlet konusunu anlattı. Dinleyicilerin ilgiyle dinlediği söyleşinin sonunda Daniel Defeonun Robinson Crusoe kitabı bir çocuk kitabı değildir. sözleri dinleyicilerini şaşkınlığa boğdu.
Zeytinburnu Belediyesi’nin konuğu olarak her ay Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde bir söyleşi gerçekleştiren Prof. Dr. İsmail Coşkun, “Modernleşme, Toplumsal Aktörler ve Devlet” konusunu anlattığı söyleşisinde; haçlı seferleriyle başlayan modernleşme sürecini bütün boyutlarıyla dinleyicilerine aktarmaya devam ediyor. İstanbul’un Fethi ile birlikte Yeni Çağ’ın başlangıç sürecini “1500 yılları belirleyen üç önemli tarih vardır. İlki 1453 yılında İstanbul’un Fethi, ikincisi 1492 yılında Kolomb’un Amerika’yı Keşfi, üçüncüsü ise 1497 yılında Ümit Burnu’nun keşfidir. İstanbul’un Fethi ile başlayan süreçteki hadiseler dünyadaki değişimi tetiklemiştir.” sözleriyle özetleyen Coşkun; daha sonra Osmanlı’nın Akdeniz’de kurduğu hâkimiyet sonrası mecburen değişen batının serüvenini anlattı.
Coşkun; “Paradoksal bir biçimde Osmanlı’nın yükselişiyle, batının gelişmesi birbirine paraleldir. Amerika’nın keşfi de, Ümit Burnu’nun keşfi de Osmanlı’nın yükselişi sonucu mecburen gerçekleşmiştir. İlk Haçlı seferleri ile Doğu’da medeniyetle tanışan ve sosyalleşen batılılar, kendi coğrafyalarına daha fazlasını taşımak istemiştir. İstanbul’un Fethi ile Akdeniz’i kuşatan Osmanlı hâkimiyetiyle dünyanın yuvarlaklığını Osmanlı’dan öğrenenlerin kafasında, sürekli batıya doğru giderek doğunun zenginliklerine ulaşma fikri doğmuştur. Haçlı seferleri ile ciddi bir doğu bilgisine sahip olan İtalya’dan bu mantıkla yola çıkan Kristof Kolomb bilmeden Amerika’yı keşfetmiştir. Osmanlı’nın hâkimiyet alanının etrafından kıyı kıyı doğuya ulaşmaya çalışan Portekizli Dias ise Ümit Burnu’nu keşfetmiş ve böylelikle yeni Hindistan yolu bulunmuştur. ” sözleriyle modernleşme sürecinin zaruriyetler sonucu başladığını ifade etti.
Osmanlı hakimiyetiyle birlikte meydana gelen olaylar sonucu, II.Dünya Savaşı’na yeniden şekillenen dünya düzenini “Osmanlı Devleti’nin siyasetinde bir arka bahçe sorunu yoktur. Fakat Amerika’yı keşfeden batı, elli yılda bulduğu toprakların altından girip, üstünden çıkmış, yerli halkları maddi ve manevi talan etmiştir.” sözleriyle ifade eden Coşkun; batının modernleşmesini sağlayan sömürgecilik mantığını ve bunu sürekli kılarak dünyada yeni bir düzen kuruşunu dinleyicilerine süreci özetleyen örnekler anlatarak izah etti.
Söyleşi sonunda ise konuyu özetlemek mahiyetinde bir örnek daha vererek, bir çocuk kitabı olarak bildiğimiz Robinson Cruose’ye değinen Coşkun’un; “Daniel Defeo’nun Robinson Crusoe kitabı bir çocuk kitabı değildir. 1719’da basılan metin üç ay içerisinde 80.000 adet satmıştır. Bu kitabın aslı üç kitaptan oluşur. Birincisinde Amerika’nın Keşfi anlatılmaktadır. Sömürgenin metnidir. Bir adada nasıl düzen kurulacağını, yerlilerin nasıl kullanılacağını anlatır. Rehberdir. İkinci kitap Ümit Burnu’nun keşfini ve yeni Hindistan yolu üzerinden eski ticaret bölgelerine gelişi anlatır. Yenidünya için belli bir birikim kazandırmaktadır. Üçüncü kitapta ise romanın kahramanı üzerinden Defeo’nun siyaset, din gibi konulardaki felsefi fikirleri aktarılır. Oldukça davetkâr yazılmış bu kitap ise modern dünyanın hangi argümanlarla kurulacağını anlatıyor.” sözleri dinleyicilerini şaşkınlığa boğdu.
Coşkun konuşmasını “Robinson Cruose kitabından Cuma’yı, yani yerliyi çıkardığınızda Robinson’un hiçbir anlamı kalmaz. Yani işbirlikçi olmadan gittiği adada hiçbir şey yapamaz. Kısaca işin başı önce Cuma’yı oluşturmaktan geçer.” sözleriyle sona erdirdi.