Korkularımız Cehennemimiz Oluyor
Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezinde önceki gün sahnelenen 01.55 adlı oyun ayakta alkışlandı. Tiyatro Retorik prodüksiyonu olan Ayça İnci ve Hakan Bilgin’in rol aldığı, Ali Yaylı’nın yönettiği oyunun yazarı ise Şirin Gedikli.
Şubat ayında seyirciyi birbirinden güzel oyunlarla buluşturmaya hazırlanan Zeytinburnu Kültür Merkezi 5 Şubat akşamı 01.55 oyunuyla Tiyatro Retorik’i ağırladı. Bildik bir karı-koca hikâyesi anlatır gibi başlayan oyun, çok temel toplumsal sorunlarımızdan biri olan iletişimsizliği konu alıyor. Birbirimizi anlayıp, dinlemekten ne kadar uzak kaldığımızı sorgulayan oyun, bir kadının çocukluğunda yaşadığı travmaların tüm yaşamına ve evlilik hayatına nasıl etki ettiğini anlatıyor. Oyunda Ayça İnci ile başrolü paylaşan Hakan Bilgin, “Hayatta herkesin yaşadığı birçok travmasının olduğunu, insanların geçmişiyle yüzleşmedikçe de bu olumsuz tecrübelerinin başka sorunlara yol açabileceğini anlatmaya çalışıyoruz” dedi. Bilgin, “On senedir tanıdığınız bir insan bir anda ummadığınız bir şey yaptığında ‘Bu adam niye bunu yaptı’ dediğimizde onun o davranışının çocukken yaşadığı bir olaydan kaynaklandığını anlayabiliyoruz. Yani hiçbir şey göründüğü gibi değil. Başka yerden baktığında işin çok başka boyutunu görebilme ihtimalin var. Meseleye psikolojik olarak derinlemesine bakan bir oyun. Ama aynı zamanda bunu eğlenceli bir şekilde seyirciye anlatmaya çalışıyoruz. Finalde de seyirciyi şaşırtıyoruz. Herkesin haklı ve aynı zamanda haksız olabildiğini anlatan bir oyun 01.55.” şeklinde konuşuyor. HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL “Bu sezon evlilik oyunları çok fazla. Ama çoğu ‘eğlencelik’ işler. 01.55’in farkı nedir?” sorumuza ise Ayça İnci şöyle cevap veriyor: “Çocukken yaşadığımız bir şeyi çok gerilere atıyoruz ve o travmayı unuttuğumuzu zannediyoruz. Ama yaşadığımız bir sorunda o travmanın etkisiyle farkında olmadan çok başka tepkiler verip, farklı bir şekilde davranabiliyoruz. Oyunda söylendiği gibi çocukken hepimiz düşüyoruz, dayak yiyoruz, bir çoğumuzun anne babası boşanıyor ama o yaralarımızı kendi kendimize sarabilmemiz ve kendimizi hayattan zevk alır hale getirmemiz gerekiyor. Aksi halde korkularımız cehennemimiz oluyor. Başkalarını eleştirirken bir yandan da onlara benzediğimizi fark edemiyoruz.” “Dört dörtlük insan yok. Herkesin bir eksiği var.” diyen Hakan Bilgin, “Seyirci oyunu izlediğinde erkeğin ya da kadının davranışlarıyla kendini özdeşleştiriyor. Erkekler adamın hatalarını görüp ‘benim de şunu düzeltmem gerekir’ diyecek. Kadınlar da aynı şekilde ‘haklı da olsam o haklılığı bağırıp çağırarak değil de daha insancıl anlatmayı başarmalıyım’ diyebilecek.” şeklinde konuştu. Dünyanın en büyük probleminin iletişimsizlik olduğuna dikkat çeken Ayça İnci, hırçınlaşmak yerine sakin bir şekilde ‘yaramı sar’ da diyebilirsin sözleriyle oyunun gündelik hayatımızdaki davranış biçimlerimizi sorgulayan yanına da dikkat çekiyor. Bilgin de oyundaki iki karakterin seyirciyi kendi haklılıklarına inandırmaya çalıştıklarını hatırlatarak “Ben acı çektim, neler yaşadım, diye yola çıktığımızda herkesin yaşadıklarını hiçe sayıp kendi yaşadıklarımız sebebiyle yaptığımız bütün hatalardan dolayı kendimizi haklı görüyoruz. Bu haklı görmek de karşımızdakini ezmek için bir gerekçeye dönüşüyor.” dedi. Yerli bir oyun olmasından dolayı 01.55’te yer almaktan heyecan duyduklarını söyleyen ikili, evrensel olabilecek özelliğe sahip olan oyunun aynı zamanda seyirciye çok tanıdık gelecek bir anlatıma sahip olduğuna da dikkat çektiler.