Zeytinburnu Kültür Sanat Etkinlik Takvimi: 24-31 Ocak 2022
Zeytinburnu Kültür Sanat’ta yine kültür hayatımızda önemli başlıkların açılacağı bir hafta bizleri bekliyor. Sezon boyunca düzenli olarak devam eden söyleşi ve seminerlerin yanı sıra, Zeytinburnu Kültür Sanat, sergi, sinema, tiyatro, çocuk tiyatrosu ve konser kategorilerinde de nitelikli sanatçı ve eserleri, sanatseverlerle buluşturmaya devam ediyor.
SİNEMA: Kirpi Latte ve Büyülü Taş
Gösterim Tarihleri: 24-25-26-27 Ocak
Gösterim Saatleri: 13.30-16.00-19.00
Prenses olan Latte, meraklı olduğu kadar sevimli ve yaramaz bir kirpidir. Hiçbir şeyden korkmayan Latte, bu yüzden başını sürekli derde sokar. Bir gün Latte ve dostları ciddi bir sorunla karşı karşıya kalır. Yaşadıkları yerde kuraklık baş gösterir ve su kuyusu neredeyse kurumak üzeredir. Kuyunun yeniden dolabilmesi için de ormanda bulunan büyülü su taşının getirilmesi gerekir. Latte, yaşadıkları yeri korumak için en yakın arkadaşı Sincap ile birlikte ormana gitmeye karar verir. Büyülü taşı bulmak için yola koyulan Latte ve Sincap kendilerini büyük bir maceranın içinde bulur.
MÜZİKLİ SÖYLEŞİ: Kazlıçeşme Sanat Konuşmaları
25 Ocak Salı // 19.00
Düzenleyen: Murat D. Çekin
Konuk: Süleyman Saim Tekcan
Kazlıçeşme Sanat Kütüphanesinde gerçekleşen “Kazlıçeşme Sanat Konuşmaları” her ay farklı bir sanat dalını gündeme getiriyor. Programımızın müzik bölümünde kemanda Ebru Söylemez, piyanoda Feride Öget bizlerle oluyor. Bu ay konumuz görsel sanatlar. Medeniyetlerin ve toplumların sürekliliğini sağlayan kültürel varlıkların başında yazı ve dilden önce resim gelir. İnsan önce, gördüğünü tasvir ederek varlığını gelecek nesillere aktaracak bir araç inşa eder. Süleyman Saim Tekcan, toplumların kimlik inşasında kültürün, kültürün inşasında görsel sanatların yerini anlatıyor.
SÖYLEŞİ: Mimarlık ve Yaşam
26 Ocak Çarşamba // 19.00
Sunan: Dr. Olcay Aydemir
Konuk: Sırrı Çömlekçi
İnsanoğlunun barınma ihtiyacı ile başlayan mimarlık, fiziksel olarak bugün eğitimden sağlığa, ekonomiden ticarete kadar hayatın tüm kademelerinde karşılık bulur. Bu fiziksel süreci sosyal, kültürel, iktisadî ve çevresel parametrelerden ayrı tutmak imkânsız. Dr. Olcay Aydemir’in sunduğu “Mimarlık ve Yaşam” söyleşisinde özellikle tarihi bir kent olan İstanbul’da mimarlığın farklı boyutları ele alınıyor. Programın ocak ayındaki konuğu Sırrı Çömlekçi ile mimarlık, kent ve arkeoloji ilişkisi üzerinden bir söyleşi gerçekleşecek.
TİYATRO: Aksesuvarcı
Gösterim Tarihleri: 27-28-29 Ocak
Gösterim Saati: 20.00
Josef Bieder, mesleğine âşık bir aksesuvarcıdır. Bir akşam iptal olan temsil saatinde, ertesi günkü oyunun aksesuvarlarını hazırlamak üzere salona gider. İşine başlamak üzereyken temsilin iptal olduğundan habersiz oturan seyirciyi fark eder. İdarenin bu duruma müdahale etmesini beklerken izleyiciyi meşgul etmeye karar verir. Mesleğinin incelikleri, sanata olan aşkı, sanatçılara olan bakışı, hayalleri, umutları ve gerçekleşmemiş arzuları üzerine bir sohbete başlar. Bieder, yıllar sonra şans eseri “seyircisini” bulur ve tüm maharetlerini sergiler.
SİNEMA: Asteriks: Sihirli İksirin Sırrı
Gösterim Tarihleri: 28-29-30-31 Ocak
Gösterim Saatleri: 13.30-16.00-19.00
Asteriks: Sihirli İksirin Sırrı, Asterix ve Oburix ile Büyüfix’in macera dolu yolculuğunu konu eder. Sihirli iksir, Galyalıların gücüne güç katan özel bir karışımdır. Bu iksiri yapmayı bilen tek kişi olan yaşlı Büyüfix, geçirdiği bir kaza sonucu sihirli iksirin tarifini güvenebileceğini birine öğretmesi gerektiğine karar verir. Sihirli iksirin formülünün yanlış kişilerin eline geçmesi büyük bir tehlike oluşturacağı için Büyüfix Galya’yı baştan başa dolaşıp güvenebileceği birini bulması gerektiğini düşünür. Ona bu yolculuğunda Asterix ve Oburix eşlik eder.
SÖYLEŞİ: Bize Şairden Bahset
28 Ocak Cuma // 19.00
Sunan: Zeynep Arkan
Konuk: Nergihan Yeşilyurt
“Bize Şairden Bahset” söyleşi programında, konuk edilen şairin eserleri, poetik görüşü ve şiirlerinden yola çıkılarak edebiyat, mitoloji, toplum, günlük hayat ve insan üzerine birlikte düşünmek ve tartışmak amaçlanıyor. Şair Zeynep Arkan’ın sunduğu söyleşi programında, insanın şiire neden ihtiyaç duyduğu, şairlerin ve şiirlerinin insana ne/ler kazandırdığı sorularına her ay farklı bir konukla cevap veriliyor. Programın ocak ayı konuğu şair Nergihan Yeşilyurt olacak.
NAĞMEDAR: 1 Nefes 7 Diyar
29 Ocak Cumartesi // 14.30
Yer: Merkezefendi Dârulkurrâsı Nağmedâr
Zeytinburnu'nda, geleneksel Türk müziği icracıları ve sevenlerinin düzenli olarak bir araya geldikleri Nağmedar, bu hafta da özel bir dinleti ile müzikseverleri davet ediyor. “1 Nefes 7 Diyar” konserini icra edecek sanatçıların isimleri ise şu şekilde: solist Egemen Sekmen, gitarda Can Yılmaz ve bağlamada Eray Ateş.
ÇOCUK TİYATROSU: Çoço, Çiçi ve Odrik
30 Ocak Pazar
Gösterim Saatleri: 13.00-15.00
Çoço, küçük bir sandıkta yaşayan asosyal, tembel ve aksi bir insan - dır. Kendisi ile devamlı iletişim kurmaya çalışan, hediyeler getiren Çiçi isimli kuş ilk başlarda Çoço’yu rahatsız eder, fakat o farkında olmadan kuşa alışmıştır. Günlerden bir gün kuş kolleksiyoncusu, kötü kalpli Odrik ve uşağı Bırçi’nin, Çiçi’yi kaçırması ile macera başlar. Çoço, küçük konforlu sandığından, başka bir deyişle güvenli bölgesinden çıkmaya cesaret edip Çiçi’yi kurtarabilecek midir? Kötü kalpli Odrik ile başa çıkabilecek midir?
SERGİ: "FORMREFORM" İsmet Yedikardeş Retrospektif Sergisi
Sergi Süresi: 20 Ocak-6 Mart 2022
Yer: Kazlıçeşme Sanat
Ziyaret Saatleri: 10.00-18.00 (Pazartesi günleri hariç)
Küratör: Mehmet Lütfi Şen
Form ve Reform
Yaratıcı bir insanın sanata adanmış ömrü, mensup olduğu medeniyetin ve insanlığın geleceğine ışık tutar. Sanatçılar, coğrafyalarının üst değerleridir. Gerçek sanat eseri etkisini ve kalıcılığını, sonraki zamanlara taşındıkça gösterir. Anadolu’da neşet etmiş kadim medeniyetlerin neredeyse hepsinde toprakla insan ilişkisi başat bir nirengi noktasıdır. Özellikle Selçuklu ve devamında Osmanlı Medeniyetinde “biz insanı kuru balçıktan yarattık” ayeti gereği hayatın en temel referansı; topraktan gelme, toprağa dönme yani hayatla ölümün iç içeliğidir. Bu felsefe Ahlat’ta İstanbul’a uzanan şehirlerde, toprağa verilen insanların üç boyutlu anıtlarında ifadesini bulur. Yaşam toprakla nasıl teşekkül ettiyse beraberinde gelişen pek çok üretim nesnesinin de ana öznesi yine topraktır. Çömlekçiler, su ve toprağı karıştırarak ilk çanaklarını; ustalar, su ve toprağı karıştırarak tuğlalarını; sanatçılar, su ve toprağı karıştırarak ilk eserlerini yapmışlardır. Şüphesiz çamura şekil verme bu yanıyla insanın öğrendiği ilk sanatlardandır.
Sanatçı İsmet Yedikardeş’e ve eserlerine bakarken üst paragraftaki perspektifi kılavuz edinmenin doğru olacağı düşünüyorum. Plastik sanatlar alanında seramik, heykel, resim başta olmak üzere sayısız eseri bulunan sanatçının çalışmalarında ana eksenlerinden biri, insanlığın duvarlara çizdiği ilk mağara resimlerinden yola çıkarak yarattığı çağdaş yorumlardır. Bu ana eksen; ilk etapta seramik çalışmalarını daha sonra da resimlerinin çerçevesini belirliyor. Yedikardeş’in toprakla ilişkisi çocuk yaşlarda, babasının çömlekhânesinde başlıyor. Burada edindiği engin tecrübe ve pratiklik, kendi sanat yaşamında öncü bir rol oynuyor. Çocukluk döneminde çamurla kurduğu kadim ilişkiyi zanaattan sanata taşıyan, okuduğu destanları çağdaş seramik heykellere dönüştüren bir sanatçıdır İsmet Yedikardeş. Bu durum, üniversite yıllarında Almanya Stuttgart Akademisinde aldığı ve birincilikle bitirdiği seramik heykel eğitimi ile bir üst seviyeye ulaşıyor. Yedikardeş, farklı uğraş alanlarını vücuda getirdiği sanat eserleri ile ilişkilendirebilen güçlü bir yöne sahip. Öyle ki deri üzerine yaptığı çalışmalar onun resminin omurgasını oluşturuyor. Yedikardeş’in yol haritasını, Malik Aksel’in deyimiyle “Muhiti iyi tanımak” yani içinden geldiği medeniyeti yeniden yorumlaması ve geleceğe taşıma gayreti çiziyor. Bu sanat yolunun tabii sonucu; bir vefa örneği olarak Mardin şehir resimleri ve Sultanlar serisinde tamamlanıyor.
Yedikardeş Retrospektifi hazırlıklarına iki yıl önce başladık. FORMREFORM kapsamında sanatseverler, sanatçının daha önce hiç sergilenmemiş art serilerini ve Almanya dönemini de kapsayan ilk eserlerini görme imkânı bulacaklar. Pandemi şartları sebebiyle sergi hazırlıklarının meşakkatli bir mesai süreci oldu. Buna rağmen dostum İsmet Yedikardeş ile çalışmalara devam ederek sergiyi ve bu retrospektif katalogu hazırladık, kendisine müteşekkirim. Ayrıca Yedikardeş’in sanatını kavramamızda bize rehber olan yazılarıyla kataloga katkı sağlayan Prof. Dr. Metin Sözen hocamızı ve artık fiziken aramızda olmayan Prof. Dr. Kaya Özsezgin’i saygıyla anmak istiyorum. Yedikardeş’in retrospektif sergisi için kaleme aldığı, sanat geçmişine dair pek çok detayı içeren kritik yazısı için sevgili Samed Karagöz’e, projenin sanat dünyasıyla buluşmasının imkânlarını oluşturan Sayın Ömer Arısoy’a ve emeği geçen tüm dostlarıma gönülden teşekkür ederim.
Mehmet Lütfi Şen
Küratör
***
İsmet Yedikardeş Hakkında
1947'de Mardin'de doğan İsmet Yedikardeş ilk, orta ve lise eğitimini Mardin'de tamamladı. İlk olarak Sakarya İlköğretim Okuluna kaydoldu. İsmet Yedikardeş'in doğuştan gelen resim yeteneğini buradaki ilkokul öğretmeni keşfetti. Yaptığı bir sonbahar resmine hayran olan ilkokul öğretmeni ona "Sen ressam olacaksın" diyerek isabetli ve teşvik edici bir öngörüde bulunmuş oldu. İlkokuldan itibaren baba mesleği olan çömlek atölyesinde öğrenim hayatı boyunca çalışarak ileride zirveye çıkacak olan seramik-heykel kabiliyetini geliştirdi.
Çocukluğundan beri tarih ve arkeolojiye meraklı olan Yedikardeş, çalıştığı çömlek atölyesinde tarih kitaplarında gördüğü eski heykel ve figürleri çalıştı. Bu çalışmaları, onun tarih öncesi döneme olan ilgisini arttırdı. Resim, heykel, çömlek ve tiyatroyla iç içe geçen ilk, orta ve lise eğitiminden sonra İstanbul'da okumak isteyen ve İ.Ü. Arkeoloji bölümüne giren Yedikardeş, dönemin siyasi istikrarsızlık ve öğrenci olayları nedeniyle ancak bir süre okula devam edebildi. Ardından Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisindeki bir Alman hocanın tavsiyesi ile Almanya'ya gitmeye karar verdi. 1972’de Stuttgart Güzel Sanatlar Akademisine, Prof. U. Gunther'in başkanı olduğu Seramik ve Heykel Bölümüne girdi. Bu bölümü 1977'de bitirdi. Almanya'daki eğitimi süresince seramik, resim, heykel çalışmalarına aralıksız devam etti. Almanya'daki çalışmalarını 5 karma ve 4 kişisel sergiyle sanatseverlerle paylaştı.
İlk insanların mağara resimlerinden esinlendiği çalışmalar ve Almanya'da sergilediği seramik eserler bu dönemin ürünleridir. 1979’da 2. İstanbul Sanat Bayramı kapsamında İstanbul Resim ve Heykel Müzesinde Alman sanatçılarla birlikte karma bir sergiye katıldı. Çeşitli konulardaki resim ve seramik çalışmalarının yanı sıra on yıldır Mardin kent dokusunu ve Mardin kültürünü merkez alan resim çalışmaları ile Mardin mimarisini, taş işleme sanatını, kent doku ve kültürünü sanatı aracılığı ile özellikle genç nesillere tanıtmaya çalışan Yedikardeş, evrensel düzeyde Mardin'e dikkat ve ilgi çekmeye çalışmaktadır. Resimlerinde özellikle son elli yılda yaşanan kültür erozyonundan payını alan Mardin'i, mevcut haliyle değil, bozulmadan önceki asli halini dikkate alarak kendine özgü tasavvur ve sanat gücüyle tuvale aktaran İsmet Yedikardeş, özelde Mardin'e, genelde ülkemize ve evrensel düzeyde de dünya kültürüne olan borcunu ödemektedir. Bugüne kadar Almanya’dan ABD’ye birçok ülkede çalıştaylar, karma sergiler ve kişisel sergiler açan sanatçı, çalışmalarını İstanbul’da kendi atölyesinde sürdürmektedir.
SERGİ: “Açık Yüz” Müslüm Teke Resim Sergisi
Sergi Süresi: 24 Aralık 2021-13 Şubat 2022
Sergi Ziyaret Saatleri: 09.00-20.00
Küratör: Mehmet Lütfi Şen
Gizlenen Gerçeklikte Açılan Yüz
Bir sanat eseriyle ilişki kurmanın tek yolu kendimiz olmaktır. Yaşadığımız kapitalizm döneminde üretim ve tüketim kitlesine indirgenmiş bireylerin bu tanımlamayı aşabilecekleri ve kendileri olabilecekleri kestirme yol sanatın yaratıcılığına katılmalarıdır. Gerçek sanat eseri biriciktir, yenidir, daha önce tanığı olmadığımız bir deneyimdir. Sanatla kurulacak ilişki bizi kitle olmaktan birey olmaya, kısaca kendimiz olmaya götürür. Nasıl her gerçek sanat eseri biricikse, bu eserle kurulacak sanat ilişkisi de biriciktir. Bu yaklaşım bütün sanatlar için geçerlidir bence. Bu temayı resim sanatı özelinde düşünürsek ressamın ortaya koyduğu her bir eser özgün ve çağdaş olması kadar, sanatçının bütün eserlerinin de özgün bir ortak paydada buluşması çok değerlidir. Çünkü bu ortak payda zamanla eser özgünlüğünü ressamın özgünlüğüne taşıyan bir işleve dönüşür.
Sizlerle buluşturmaktan heyecan duyduğum “Açık Yüz” projesi resmin başlangıç zamanlarından günümüze vazgeçilemez teması portrelerden oluşuyor. Ressamların zanaat yaptığı yevmiye ile çalıştı yüzyıllardan bugüne her zaman portre var. Her ressamın yolu bir yerde portreden geçiyor aynı zamanda. Bu başat alanda var olmak, özgün olmak, çağdaş bir sanatçı olarak yer tutmak oldukça zordur. Ressam Müslüm Teke’nin portreleriyle karşılaştığımda ötelediği günlük geçeklikte açık edilen çağdaş insan yüzleri beni etkiledi. Projenin ismi “Açık Yüz” buradan doğdu. Müslüm birçok ressamın yaptığı portre resme hiç kimsenin yapmadığı bir biçimde can veriyor. Bu sürreal tattan günümüz insanın reeli peydahlanıyor bir anda. Konunun sonrasını Ressam Dostum Kadir Ablak’ın adeta bir manifesto gibi kaleme aldığı kritik yazısı bırakmak istiyorum.
Ben bu küratör sunumuna sığmayacak yazıyı noktalarken birlikte çalıştığım Ressam Müslüm Teke’ye, Cadde 160’dan Fatih Doğan Ateş’e, andığım harika yazı için Kadir Ablak’a, projenin hayata geçmesini sağlayan Başkanımız Ömer Arısoy’a ve emeği geçen dostlarıma içtenlikle teşekkür ederim.
Mehmet Lütfi Şen
Özgeçmiş
Müslüm Teke
Ressam Müslüm Teke, 1974 Gaziantep’te doğar. Lisans eğitimini Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Ana Sanat Dalında 1999 yılında tamamlar. 2005’te Gaziantep Güzel Sanatlar Lisesine atanır. 2013’te Adana’da çalışmaya başlar. 2021’de İstanbul'a yerleşen ressam, çalışmalarını atölyesinde sürdürmektedir. Yurt içi ve yurt dışında pek çok sergiye katılan sanatçı ödül de almıştır.