Aykut Ertuğrul: 50 kuşağının öykücülerini aşmalı mıyız?
Gerçek Hayat, Yumuşak Ge dergilerinden tanıdığımız ve Keyfekader Kahvesi, Mümkün Öykülerin En İyisi öykü kitaplarının yazarı Aykut Ertuğrul’un her ay Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirdiği ‘100 Yüze İmza ve Söyleşi’ programına Mayıs ayında iki genç öykücü birden konuk oldu. Ölmüş Oyuncaklar Müzesi kitabının yazarı Akif Hasan Kaya, Gergin Bir Yay kitabının yazarı İsmail Isparta’nın öykü yolculuklarını dinleyicilere aktardığı söyleşide, modern öykücülerin 50 kuşağını aşması gerekli midir sorusunun cevabı da arandı.
Birbiriyle aynı zamanda dostlukları bulunan üç genç öykücünün bir araya geldiği söyleşide okuyucular oldukça doyurucu bir sohbete tanık oldular. Aykut Ertuğrul’un programın başında, daha önce gerçekleştirdiği söyleşilerinde ustaları ağırladığı için çekinerek soru sorduğunu, bu kez kendi kuşağından iki konuğu olduğu için rahat sorular soracak olmanın sevinci ve rahatlığını yaşadığını söyleyemesi ise dinleyicileri kahkahaya boğdu. Aykut Ertuğrul’un ilk soru olarak yönelttiği “Bir öykü nasıl doğuyor? Sizin ilk kitabınıza baktığımda Ortadoğu ile ilgili olduğunuzu görüyorum. Gündemle ilişkili olmanın bir dezavantajı var mı? Ya da şunu niye yazmıyorsun diyenler oluyor mu?” sorusunu öykücülüğünün yanı sıra aynı zamanda Aşkar Dergisi’nde öykü editörlüğü yapan Akif Hasan Kaya yanıtladı: “Öykünün nasıl doğduğu ile ilgili net bir cevabım yok açıkçası. Hayatın içinde gördüğüm, duyduğum şeyleri yazıyorum. Gündemle ilgili yazmak konusunda da, evet bugün gündem olan bir şey ileride gündem olmayabilir. Fakat benim öykülerimde bahsettiğim şeyler genel olarak insanlık mirasına verilen zararlar. İnsanlık mirasına bugün verilen zarar elli yıl sonra da tedavülden kalkmayacak bir şey. İnsanların şu konuyu da yaz diyeceği her şey öykülerimin içinde var zaten. “ Aykut Ertuğrul, İsmail Isparta’ya ise “Sizin kitabınızda fantastik bir damar da var. Bunu neden tercih ettiniz?” sorusunu sordu. İsmail Isparta soruyu yazmaya yeni başlayanlara tavsiyelerde bulunarak yanıtladı: “Fantastiği bizim modern edebiyatımızda yeterince keşfedilmemiş bir alan olarak görüyorum. Biraz da inanç yapımızla ilgili bir durum var. Gotik edebiyatta çok fazla hayalet unsuru vardır mesela. Bunlar bizim değerlerimizle çok bağdaşmıyor. Fakat kadim edebiyatımızda da Dede Korkut, cinler, anka kuşu gibi karakterler de görüyoruz. Bugün Yücel Balku modern edebiyat tekniklerini bir araya getirip güzel örnekler sunuyor. Sizin (Aykut Ertuğrul’un) da böyle örnekleriniz var. Klasik öykü anlayışının miadını doldurduğunu düşünüyorum. Fantastik edebiyat, yeni sözler söylemek için bize yeni bir alan sağlıyor. Özellikle genç yazarların bu alana önem vermesi gerektiğini düşünüyorum.” Aykut Ertuğrul’un “Şiirde modern şiir geleneğimizde çok önemli bir yeri olan II. Yeni diye bir akım var. Sonrasında gelen şairler hep onu aşmak istemiştir. Öyküde de 1950 kuşağından bahsedilir. Onlar da II. Yeni kadar kuvvetli bir topluluktur. Peki sizce öyküde bugün 50 kuşağını aşmak diye bir zorunluluğumuz var mı?” sorusunu iki öykücü de şu sözleriyle cevap verdiler: İsmail Isparta: 1950’ler savaştan yeni çıkıldığı, insanların bunalım yaşadığı ve varoluş sorgulamaları içinde olduğu yıllar. Bu doğal olarak öyküye de yansımış. Bugün hala referans gösterilmelerinde bunların etkisi var. Bugün bizler öykümüzü bir basamak daha çıkarmanın derdinde olmalıyız. Aşmak kısmı edebiyat eleştirmenlerinin yapabileceği bir yorum. Benim şahsi kanaatim ise aştığımız yönünde.” Akif Hasan Kaya: “Borges “Her öykü iyi kurgulanmış bir cinayettir.” diyor. Bu anlamda yazdıklarımız kaliteleriyle bir öncekini aşmıştır zaten. Üç genç öykücünün öykü yolculuklarını hoş bir sohbetle dile getirdikleri söyleşi sonunda yazarlar dinleyicilerin sorularını cevapladılar, İz Yayıncılık’tan yayımlanan öykü kitaplarını imzaladılar…