ZEYTİNBURNU KÜLTÜR SANAT, 100 YÜZE İMZA VE SÖYLEŞİ PROGRAMINDA YAZAR MONA A. TUFAN’I AĞIRLADI
Sunuculuğunu Samed Karagöz’ün üstlendiği ve 26 Mayıs Çarşamba günü gerçekleşen söyleşide, Mona A. Tufan’ın İnsan, Hakikat ve Anlam kitabı ele alındı.
Mona Tufan, eserini Rene Guenon ve Gelenekselci Ekol’ün görüşleri çerçevesinde modern insanın anlam ve hakikat arayışı, bunun neden kaynaklandığı ve nasıl çözülebileceği çerçevesinde hazırladığını belirtti. “Rene Guenon’un merkezinde gelişen Gelenekselci Ekol’e göre, ister duyu verilerinde temellensin isterse rasyonel akla dayandırılsın, salt insan aklıyla nesneler arasında gelişen ilişki biçimi anlamı vermiyor. Gelenekselcilerin ifade ettiği biçimiyle anlam, nesnelerin dış özelliklerinde ya da rasyonel akılda bulunan yahut nesne akıl karşılaşmasından doğmaz. Anlam nesneye maddesi ve niceliği tarafından değil, özü ve niteliği tarafından veriliyor ve nesnenin özü metafizik bir ilkeye bağlı. Anlam bütünüyle metafiziktir.”
Modern İnsanın Varlığı Anlamlandırma Problemi
Tufan, modern insanın varlığa anlam verme problemi yaşadığını söyledi. “Gelenekselci perspektiften bakıldığında bu problemi nedeni, varlığın özüne, hakikatine ilişkin bir metafizik ilkeden yoksun olmasıdır. Modern bilim ve felsefe, fenomenal alanla sınırlıdır ve metafizik bilgi imkânını reddeder. Gelenekselcilere göre metafizik bilgi kavramı aşkın kaynaktan edinilen bilgidir. Anlam oluşta değil Varlık’tadır. Modern insan, rasyonalite ve duyularla ve bu ikisinin bağlı bulunduğu fenomenal alanla sınırlanmıştır, nesneye verilen anlamın ya sadece zihin temelli olduğunu belirtir; böylece “Ben”in nesneye atfettiğinden başka bir anlam ve hakikatin olmadığına ya da en iyimser ifadeyle bilinemeyeceğine hükmetmek zorunda kalır.”
Gelenekselci Ekol’ün adlandırmasıyla medeniyetler “Geleneksel Medeniyetler”dir dedi Mona Tufan. “Modernlik öncesi dönemde insanlığın “Geleneksel medeniyetler” içinde yaşadığı görülür. Geleneksel bir medeniyet Guenon’a göre vahye dayalı medeniyettir. Vahye dayalı medeniyetler anlam ve hakikati Tanrı’dan alırlar. Bu nedenle özleri birdir. Guenon’a göre anlam ve hakikat, tarihsel bir olgu değil, her medeniyette içkin biçimde sembolik olarak taşınıp korunan içsel ve entelektüel öz, soyut bir ilkedir.”
Tufan, Guenon’a göre modern insanın arada kaldığı durumlardan bahsetti. “Guenon, modern insanın hümanizmle başlayan ve rasyonalizmle devam eden süreçte birey-üstü bir otoriteyi, rasyonel akıl-üstü bir melekeyi, fenomenal alan-üstü bir bilgiyi reddeder hale gelmesini, onun manadan maddeye, nitelikten niceliğe, özden görünüşe, hakikatten aldanışa düşüşü olarak ele alır. Bu düşüşle birlikte metafizik imkânın yitiriliş, modern insanın elinde dayanak noktası olabilecek iki unsur kalmıştır: bilimselcilik ve ahlakçılık. Bu durumu modern insanın rasyonel akılla duygu arasında sıkışmışlığı olarak izah eder. Modern insan bilimselcilikle rasyonel aklın kalıpları içine girmekle, ahlakçılıkla duygu dünyasını tatmin etmeye çabalar.”
Gelenekselci Ekol’ün Modern İnsana Yaklaşımı
Mona Tufan, Guenon’a göre hakikatin belli bir düzlemde görünen fragmanından ibaret olduğunu zikretti. “Onun için varlığın bilgisi olan metafizik bilgi değişmeyen külli ilkelerin bilgisidir. Modern insan ise varlığı asla “olmaya” ya da “kendini ifşa”ya bırakmaz. Modern insanın anlam ve hakikat problemi çözülmemiş biçimde bir varoluşsal sızı olarak durmaktadır. Guenon düşüncesinde yalnızca Gelenek insanın anlam problemini çözebilir, çünkü Gelenek hakikati ve anlamı ihtiva eden metafizik ilkeye sahiptir. Guenon, anlamın metafizik bilginin insana intikali ile ortaya çıktığı kanaatindedir. Metafizik bilgi ise insanın kendisini fethe çıktığı ve ele geçirdiği bilgi değildir. O kendini insana gösterir ve karşısında bu bilgiye muhtaç olduğunu idrak eden ve varlığın kendini ifşa edişine hazır durumda olan insanı arar. Gelenekselci anlayışta anlam, aşkın bir ilkeyi kabulde Tanrı ve insan arasındaki ilişkide ortaya çıkar ve insandan tüm varlığa yayılır. İnsanlık tüm Geleneksel medeniyetlerde, anlam ve hakikat problemini, insanı Tanrı önünde edilgen ve alıcı, evren önünde Tanrı’dan aldığı metafizik bilgi ile etken ve verici durumda kabul ederek çözmüştür. Gelenek’te insan, evrenle Tanrı arasında ara durumda kabul edilir. Ona göre metafizik bilgi imkânından söz edildiğinde, insanda bunu kabul edecek meleke olarak rasyonaliteden değil entelektüaliteden bahsedilir. Onun düşüncesinde rasyonalite de duyum ile müdrike arasında yer alır ve aracı rolü üstlenir. Guenon, entelektüalitenin modern dünyada ya yok sayıldığı ya da anlam kaymasına uğradığı kanaatindedir. Gelenekselci görüşte entelektüalite irfani bir bilgiye erişim imkânı olan bir melekeyi temsil eder. Rasyonalite ise her şeyin temeli olmadığı gibi, Geleneksel bir medeniyette ancak entelektüalitenin alıp kabul ettiği metafizik bilginin beşeri alana aktarılması ve uygulanması söz konusu olduğunda devreye girer. Gelenek insana hem ilk düşüşle kaybedilen asli mükemmelliğe dönüş imkânı hem de hakikat ve anlamı içinde bulunduran irfanı temin eder.”